Dış basından özetler

Dış basından özetler

İngiliz basın özeti

 

İngiltere basınında bu sabah Kraliçe II Elizabeth'in tahta çıkışının 60. yıl kutlamalarının görkemini anlatan haber, fotoğraf ve analizler öne çıkıyor.

Times ve Daily Telegraph Kraliçe'nin tam sayfa fotoğrafını birinci sayfalarına taşırken, tüm gazetelerde bin teknenin katıldığı ve bir milyondan fazla kişinin izlediği geçit töreninden fotoğraflara, izlenimlere ve ülke çapında yapılan kutlamalara geniş yer verilmiş.

Guardian manşetine "Elmas Armada" başlığını çıkarmış.

Fotoğrafta savaş gemilerinden kayıklara ve yatlara irili ufaklı çok sayıda tekne Thames nehri üzerinde Kraliçe'nin tahttaki 60 yılını kutlarken görüntüleniyor.

Gazetenin haberinde Başbakan David Cameron'un monarşinin ülkede birlik ve istikrar sağladığı sözleri aktarılırken, monarşi karşıtı grupların protesto gösterilerinden de bahsediliyor.

Öne çıkan diğer bir yorum yazısında ekonomik kriz ortamında kutlamaların, Kraliyet ailesinin gücü ve zenginliği ile kemer sıkma önlemleri sonucu giderek derinleşen eşitsizlik ve yoksulluk arasındaki kalın perdeyi gösterdiği vurgulanıyor.

Financial Times geniş kapsamlı kutlamaları, yaklaşan Olimpiyatlar öncesi güvenlik ve ulaşım önlemlerinin bir sınaması olarak değerlendiriyor.

Times ve Daily Telegraph gazetelerinde ağırlıklı olarak ülke çapında yapılan kutlamalardan ayrıntılara, kutlamaların tarihsel önemine, Kraliyet ailesinin fotoğraflarına ve geçmiş geçit törenlerine yer verilmiş.

Times, kendisine ayrılan bir tekne ile katıldığı geçit töreninden izlenimler aktarırken, monarşinin İngiltere için nasıl birleştirici bir unsur olduğuna işaret ediyor. Daily Telegraph gazetesinin iç sayfalarında ise Kraliçe'nin torunları Prens William ve Harry'nin fotoğrafları ve kırmızı giysisiyle günün konuşulan isimlerinden Kate Middleton dikkat çekiyor.

Independent gazetesi ise törenden izlenimlerin yanısıra monarşi yanlıları ve karşıtlarının görüşlerine yer vermiş. Gazete başyazısında Kraliyet ailesinin meşruiyetini ve ne zamana dek varlığını sürdüreceğini sorgularken, monarşinin hiyerarşi ve eşitsizliği sürekli kıldığının altını çiziyor.

Murdoch davası koalisyonu böldü

Daily Telegraph ve Times gazetesinde öne çıkan bir diğer haber ise İngiltere'de koalisyon hükümetinde Kültür Bakanı Jeremy Hunt'ın Murdoch soruşturmasındaki rolü konusunda yaşanan bölünme.

Başbakan Cameron, BSkyB kanalının satışı ile ilgili doğrudan Murdoch yöneticileri ile iletişim kuran Hunt'ın görevde kalmasını isterken, Liberal Demokratler aksini düşünüyor.

Euro bölgesi ekonomik krizi

Financial Times gazetesi İspanya ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ekonomik krizden çıkma çabalarına dikkat çekiyor.

Gazete İspanya'da daha kısa süre önce iş başına gelen merkez sağ hükümetin bir açmazla karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor.

Bunların başında uluslararası kurtarma paketi talep etmesi geliyor. Ama bu olasılığın, dış müdahaleye muhtaç olmanın yaratacağı mahcubiyet,n yanı sıra, daha da önemlisi, yardım paketi ile birlikte yerine getirmek zorunda kalacakları katı kemer sıkma önlemleri gibi riskler taşıdığı kaydediliyor.

Financial Times, bu katı koşulların Avrupa'nın bazı ülkelerinde hükümetleri kolktuklarından ettiğini hatırlatıyor.

Gazete bir başka haberinde de Kıbrıs'ın karşı karşıya kaldığı krizden çıkabilmek için Avrupa Birliği'nin yardımına muhtaç olabileceğini aktarıyor.

Kıbrıs Merkez Bankası Başkanı ile konuşan Financial Times muhabiri, Yunan krizinin adanın güneyini etkilediğini belirterek ülkenin önde gelen bankalarından birinin sermaye yapısının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Kıbrıs Halk Bankasının üst düzey yetkilisi, sermayenin güçlendirilmesi girişiminin AB'nin katkısı olmadan başarıya ulaşma şansını düşük görüyor. Financial Times muhabiri, Kıbrıs'ın yine de İrlanda, Yunanistan ve Portekiz'in uyguladığına benzer kemer sıkma önlemleri ile karşı karşıya kalmayacağının umulduğunu aktarıyor.

Mısır'da siyasi belirsizlik

Independent gazetesinin başyazısında Mısır'daki siyasi belirsizliğe yer verilmiş.

Hüsnü Mübarek ve eski rejimin üst düzey yetkililerin yargılandığı davadaki sonuçtan memnun olmayan binlerce insanın katıldığı protesto gösterilerinin ardından, önde gelen iki Cumhurbaşkanı adayının durumu nasıl kendi lehlerine çevirmeye çalıştıkları aktarılıyor.

Gazeteye göre, Ahmed Şefik, İslamcılık korkusunu kullanmaya çalışırken, Muhammed Mursi de, Mübarek rejiminin kalıntılarına karşı devam eden protestoları kendi lehine çevirmeye çalışıyor.

Gazetenin Ortadoğu muhabiri Robert Fisk de, Mısır, Suriye ve Lübnan'ı saran siyasi belirsizliği satırlarına taşımış. Fisk, İsrail ile yeniden iyi ilişkiler kurulmasını ve Mübarek diktatörlüğünü geri getirmeyi isteyenlerin, Cumhurbaşkanı adayı Ahmed Şefik'i desteklediğini belirtiyor. Independent yazarı, Şefik yanlılarının, Batı'yı, "Hristiyanların tehdit altında olduğu ve köktenci İslamın yayıldığı" söylemiyle korkuttuklarını savunuyor.

Fisk'e göre Müslüman Kardeşler'den Mursi de iktidara gelip, Müslüman bir hükümetin ekonomiyi nasıl yöneteceğini gösterebilir. Suriye halkının karşı karşıya kaldığı acıları ve katliamları hak etmediğinin altını çizen Fisk, "Esad ülkesinin uluslararası komplocularca yok edilmekte olduğunu iddia ediyor. Suudi Arabistan ve Katar'ın rejim muhalifi direnişçilere sağladığı yardım dikkate alındığında haklı olabilir" diyor.

Times, iç sayfalarında Suriye'deki çatışmaların Lübnan'a sıçrama riskine dikkat çekerken hafta sonu Lübnan'daki çatışmalarda 12 kişinin hayatını kaybettiğini aktarıyor. Times, bu olayın 1975-1990 yılları arasında yaşanan iç savaştan bu yana Lübnan'ın kuzeyindeki en şiddetli çatışmalardan birini tetikleme kaygısı yarattığına işaret ediyor.

Türkiye'de kürtaj protestoları

Guardian ve Financial Times gazetelerinde Türkiye'de dün yapılan kürtaj protestolarına da yer verilmiş.  

Guardian gazetesinde Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın, tecavüze uğramış ve hamile kalmış kadınların doğurmaları gerektiğine dair sözlerine yer verilirken, hükümetin Haziran sonuna kadar bir yasa tasarısını Meclis'e sunacağını aktarıyor.

Aynı haberde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in "annenin hatasından dolayı suçu niye çocuk çeksin. Anne kendini öldürsün" şeklindeki sözlerine yer veriliyor.

Bu açıklamaların, kadın örgütlerinde büyük tepki yarattığını vurgulayan Guardian İstanbul Feminist Kolektifi'inden Tuba Özay Baki'nin, "Kürtaj Türkiye'de yasaklansa bile kadınlar yaptırmaya devam edecek; ama bu kez sağlıksız ve tehlikeli koşullarda. Karanlık kişiler insanların bu çaresizliğinden para kazanmaya başlayacaklar" dediğini aktarıyor.

Haberde görüşleri aktarılan Jinekolog Doktor Mustafa Ziya Günenç'in verdiği bigiye göre, kürtajın 1983'te yasal hale gelmesinden önce her 10,000 hamilelikten 250'si annenin ölümüyle sonuçlandı ve bu ölümlerden 225'i kadınların tüy, tel ve kimyasal maddelerle bebeği kendi kendine düşürme girişimi sonucunda meydana geldi.

Doktor Günenç, kürtajın işte bu nedenle yasalaştığını, Türkiye'nin bu konudaki sıkıntılardan birinin, cinsel eğitimin okullar, üniversiteler ve medyada yer almaması olduğunu söylüyor.

Financial Times ise aynı eylemi aktardığı haberinde göstericilerde "benim bedenim, benim kararım" sloganlarının öne çıktığının altını çiziyor. Financial Times, Reuters ajansından aktardığı haberinde, 2023 yılında Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olmasını isteyen Recep Tayyip Erdoğan'ın "üç çocuk politikası"ndan bahsediyor.

Alman basınından özetler

Mısır’daki devlet başkanlığı seçimleri, devrik Devlet Başkanı Mübarek’in yargılanması ve Almanya’daki Sol Parti Kongresi öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

Frankfurter Allgemeine Zeitung’un Mısır’daki seçimlere ilişkin Wolfgang Günter Lerch imzalı yorumunda özetle şu görüşlere yer veriliyor:

“Mısır’daki ilk tur başkanlık seçimleri iki şeyi gözler önüne serdi: Sandık başına giden Mısırlılar seçimlere büyük bir istek ve şevkle katıldıklarını ortaya koydular. Ve seçmenin büyük çoğunluğu, ülkede bir biçimde güvenliği tesis edeceklerine inandıkları adaylara oy verdi. Seçmen, Mübarek’e yakınlığıyla tanınan emekli General Ahmed Şefik’in, eski ilişkilerini kullanarak, ülkede güvenliği yeniden sağlayacağına, ekonomiye düzelteceğine inanıyor.  Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mursi ise örgütün yıllarca baskı altında tutulmuş olmasını ve halk arasındaki sosyal faaliyetleri kullanarak puan topluyor. Ancak Mursi devlet başkanlığına seçildiği takdirde ordunun nasıl tavır alacağını kestirmek zor. İktidardaki askeri yönetimin lideri Mareşal Tantavi’nin iktidarı kendiliğinden bırakacağına kimse inanmıyor. İslamcı bir politikacının Mısır’da devlet başkanlığına gelmesi, askerlerin iktidarda kalması için bir bahane olurdu. Ancak bu da muhalefeti yeniden Tahrir Meydanı’na çıkarırdı. Ama devlet başkanı demokratik yoldan seçilir, askerler de iktidar olmakta diretmezlerse, muhalefet de durumdan memnun kalırdı.”       

Heilbronner Stimme gazetesinin aynı konudaki yorumunda ise şu görüşler savunuluyor:

“Mısır’da eski iktidar kalıntılarının bağlantıları o kadar yoğun ki, bu, polisin şiddet kullanmasının ve devlet makamlarının keyfi tavırlarının masaya yatırılmasını önlüyor. Devrik Devlet Başkanı Mübarek’e bağlı yargıçlar bile devlet makamlarının gerekli yardımı esirgediklerinden şikâyetçi oluyor. Yolsuzluklar kol gezmeye devam ediyor, halk siyasi bakımdan derin biçimde bölünmüş durumda. Devrimciler işin içinden çıkamamanın rahatsızlığını yaşıyor. Eğer eski başbakanlardan Ahmed Şefik başkanlık seçiminin ikinci turunu kazanacak olursa, o durumda Mısır’ı çalkantılı günler bekleyecektir.”

Berliner Zeitung adlı gazete ise Mısır’da devrik devlet başkanı Hüsnü Mübrek'in ömür boyu hapse mahkûm edilmesine ilişkin şunları yazıyor:

“Göründüğü kadarıyla bu son mahkeme kararı tamamen siyasidir. Bu kararın hukuk devleti prensipleriyle bir ilgisi yok. Mısır’da hâlâ eski sistem iktidar iplerini elinde tutuyor ve eski iktidar odaklarının geri kalanını muhafaza etmek için Mübarek’i kurban ediyor. Bu durumda Mısırlıların sokaklara dökülmesi kimseyi hayrete düşürmemeli!”

Hafta sonunda Almanya’da Sol Parti’nin Kongresi vardı. Kongrede seçilen iki eş başkan ile Alman solunda iktidar mücadelesi sona ermiş gibi görünüyor. Son dönemlerde eyalet seçimlerinde büyük gerileme yaşayan partinin eş başkanları, parti içindeki bölünmeyi giderme, solu birleştirme hedefinde olduklarını açıkladılar. Frankfurter Rundschau gazetesinin Kongre’ye ilişkin yorumu şöyle:

“Sol Parti doğru konuları gündemine alıyor; ama parti 21. yüzyılın dilini bulmakta zorlanıyor. Birbiriyle yarışan adaylar, eski işçi önderlerinin düşünce yapılarıyla büyük paralellikler gösteriyorlar. Sendikal hareket içerisinden gelenler de, yıkılan Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde yetişmiş olanlar da, daha ziyade 20. yüzyılın ilk dönemlerinin ruhundan beslenen görüşlere ve sembollere sahip çıkıyorlar.”