DIŞİŞLERİ ABD'DE "TÜRKİYE"Yİ KONUŞTU NEW YORK/WASHİNGTON (A.A)

-DIŞİŞLERİ ABD'DE "TÜRKİYE"Yİ KONUŞTU NEW YORK/WASHİNGTON (A.A) - 24.08.2010 - Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu'nun ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde, Türkiye ile ABD'nin gündeminde yeralan ve iki ülkeyi ilgilendiren tüm konuların detaylı bir şekilde ele alındığı bildirildi. Washington'da bulunan diplomatik kaynaklar, Sinirlioğlu ve beraberindeki Dışişleri Bakanlığı heyetinin, ABD Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığında yaptıkları görüşmelerle ilgili olarak basına bilgi verdi. Görüşmelerin ABD ile yapılan "olağan siyasi istişareler" kapsamında olduğunu belirten kaynaklar, görüşmelerde İran'ın nükleer programı, Irak'taki durum, İsrail ile ilişkiler, Orta Doğu, Balkanlar, Afganistan'da Türkiye'nin neler yapacağının ve Türkiye-ABD arasındaki ikili ilişkilerin gündeme geldiğini belirtti. Türkiye'nin ABD ile ilişkilerin çok çeşitli alanları kapsadığını ifade eden kaynaklar, görüşmelerde tüm konuların etraflıca ele alınması fırsatının bulunduğunu vurguladı. Görüşmelerde ele alınan konularla ilgili olarak bundan sonra hangi alanlarda işbirliği yapılabileceğini ve şu ana kadar görülen herhangi bir eksiklik varsa bunların nasıl giderilebileceğinin üzerinde durulduğunu ifade eden kaynaklar, Amerikalı yetkililere ABD'de son zamanlarda Türkiye hakkında bir takım yanlış yargıların ve değerlendirmelerin bulunduğunun vurgulandığını da belirti.  Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımlar konusunda kullandığı oyun ve İsrail ile ilişkilerde son dönemde yaşanan gelişmelerin ardından, ABD'de Türkiye hakkında bazı yanlış değerlendirmeler yapıldığını belirten kaynaklar, bu değerlendirmelerin ABD yönetimi tarafından değil, ABD Kongresi ve bazı medya kuruluşları tarafından yapıldığını ifade etti. Washington'daki görüşmelerde dışişleri heyetinin, ABD yönetiminden bu kapsamda daha fazla yardım talebinde bulunduğunu bildiren diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin ABD yönetimiyle çok yoğun ve yakın bir işbirliği içinde bulunduğunu, önümüzdeki dönemde Türkiye'nin ABD ile daha da yoğun  işbirliği yapmayı öngördüğünü belirttiler. Ekim ayında Washington'da Amerikan-Türk Konseyi (ATC) toplantısının yapılacağını ve toplantıya Devlet Bakanı Ali Babacan ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın gelmesinin öngörüldüğünü bildiren kaynaklar, bu bakımdan görüşmelerde ABD ile sadece siyasi ve askeri alanlarda değil, ekonomik ve ticari alanlarda da ikili ilişkilerin geliştirilmesinin önemi üzerinde durulduğunu belirttiler.  Özellikle Kongre'yi bilgilendirme çalışmalarında Türk tarafının ABD yönetiminden daha fazla katkı istediğini belirten kaynaklar, ABD tarafının da bu talebe olumlu yanıt verdiğini, bu yönde çaba sarfedeceklerini söylediklerini aktardılar.  Kaynaklar, bu ziyaret kapsamında Dışişleri Bakanlığı heyetinin Washington'da olağan siyasi iştişarelerde bulunulduğunu yinelediler. -İRAN'IN NÜKLEER MESELESİ- İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak Türk heyetinin, ABD yönetiminde Türkiye'nin tutumuyla ilgili olarak herhangi bir yanlış anlama olmaması için son derece açık şekilde görüşlerini dile getirdiği, Türkiye'nin İran ile P5+1 grubu (BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasında ya da İran ile Viyana Grubu (ABD, Rusya, Fransa) arasında sadece yardımcı rol üstlendiği, Türkiye'nin hiçbir şekilde taraf tutmak, taraf olmak niyetinde olmadığı bildirildi. Türkiye'nin komşusu olan İran'daki gelişmelere ilgisiz kalamayacağını, ama taraf da tutmadığını vurgulayan kaynaklar, Türkiye'nin amacının P5+1 grubu ve İran'ı biraraya getirebilmek olduğunu belirttiler. Türkiye'nin ne P5+1 grubuna ne İran tarafına ne de Viyana Grubu'na dahil olmayacağını ifade eden kaynaklar, Türkiye'nin hep ortada kalıp mümkün olduğu kadar bu iki grubu biraraya getirmeye çalışacağını söylediler.  İran'ın ancak Ramazan ayından sonra bir görüşmenin olabileceği yönünde açıklama yaptığını anımsatan kaynaklar, Türkiye'nin bu görüşmenin yapılmasına yardımcı olmayı öngördüğünü, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ve İran'ın nükleer başmüzakerecisi Said Celili arasında yapılması öngörülen toplantının İstanbul'da ya da New York'ta yapılabileceğini bildirdiler.  Türkiye'nin İran'ın nükleer meselesi konusunda stratejisinin hep bu yönde olduğu, Türkiye'nin bu konuda hiçbir tarafı savunmadığını belirten kaynaklar, Türkiye'nin İran'ın komşusu olarak bölgenin istikrarsızlaşmasını istemediğini belirttiler. İran'a yaptırımlar konusunda, Türkiye'nin sadece BM yaptırımlarına bağlı kaldığını, bu yaptırım kararına uyacağını bildiren kaynaklar, bunun dışında AB ya da ABD'nin tek taraflı yaptırımlarının Türkiye'yi bağlamadığını ifade ettiler. ABD'nin İran'a uyguladığı yaptırımların İran'la ticaret yapan şirketlerin ABD ile ticaret yapmasını engellediğini, bunun da Türkiye'yi fazla ilgilendirmediğini, çünkü Türkiye'nin İran'la ticaretinin yüzde 80'nin enerji alanında olduğunu vurgulayan kaynaklar, bu kapsamda geri kalan yüzde 20'lik ticaret alanında, özellikle özel şirketlerin ABD yaptırımına girebileceklerini, bu konuya da sözkonusu şirketlerin kendilerinin karar vereceğini belirttiler. Kaynaklar 25 Temmuzda İstanbul'da Türkiye, Brezilya ve İran dışişleri bakanları toplantısının sonunda İran'ın nükleer yakıt konusundaki olumlu söylemlerinin ABD yönetimi tarafından da olumlu karşılandığını belirttiler. Türkiye'nin İran'ın barışçı amaçlarla nükleer enerjiye sahip olmasına karşı çıkmadığını, ama nükleer silah üretmesini istemediğini bir kez daha vurgulayan kaynaklar, Türkiye'nin ne İran'ın bölgeyi istikrarsızlaştırmasını, ne de herhangi bir askeri müdahaleyle İran'ın istikrarsız hale gelmesini istediğini dile getirdiler. -TÜRKİYE-İSRAİL İLİŞKİLERİ VE MAVİ MARMARA SORUŞTURMASI- Görüşmelerde Türk heyetinin Amerikalı yetkililere, İsrail ile son dönemde yaşanan olayları geçmişiyle birlikte ayrıntılı şekilde anlattığı, Gazze'ye yardım götüren gemilerin yola çıkmasından önce de Türkiye'nin İsrail ile sürekli temas içinde kaldığını, gemilere müdahale edilmemesi gerektiğinin de İsrail'e önceden söylendiğinin görüşmelerde ABD tarafına aktarıldığı bildirildi. Mavi Marmara olayının "iki dost arasında" yaşandığını, İsrail'in ilk kez bir dost ülkeyle bu şekilde bir olay yaşadığını bildiren kaynaklar, Mavi Marmara'nın etkilerinin bu yüzden daha sarsıcı olduğunu ifade ettiler. Türkiye'nin İsrail'den özür ve tazminat istediğini anımsatan kaynaklar, bunun olmaması durumunda uluslararası soruşturma heyetinin (uluslararası panel) kurulmasını istediğini ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından kurulan uluslararası soruşturma heyetinin de çalışmalarına başladığını  hatırlatan kaynaklar, İsrail'in özür dileyip tazminat ödeme yolunu kabul etmiş olması durumunda ise işlerin daha çabuk yoluna girmiş olabileceğini, ancak İsrail'in bu yolu tercih etmediğini ifade ettiler. Mavi Marmara baskınının ardından İsrail ile yaşanan krizin aşılmasında Türk tarafının ABD'den İsrail üzerinde baskı yapmasını ve bu kapsamda Türkiye'ye biraz yardımcı olmasını istediğini, BM uluslararası soruşturma heyetinin ilk raporunu 15 Eylülden önce sunacağını belirten kaynaklar, soruşturma heyetinin çalışmalarıyla ilgili olarak önyargılı olunmaması gerektiğini, Türkiye'nin Mavi Marmara olayında yaşananların net şekilde ortaya çıkmasını istediğini, bu kapsamda İsrail'in ne kadar kabahatli olacağının ortaya çıkacağını, İsrail tarafının ne kadar erken özür dilerse ve tazminat öderse, sorunun daha çabuk çözüleceğini, işin gecikmesinin Türkiye ve İsrail'in lehine olmadığını vurguladılar. İsrail'le Türkiye arasında kamuoyuna yansımayan basına kapalı ikili görüşmelerle ilgili olarak ise bu tür deneme görüşmelerin Belçika'da yapıldığını, ancak İsrail'in bu konuda kendi içinde görüş birliği içinde olmaması nedeniyle karışıklık çıktığını, görüşmelerin medyaya yansıdığını hatırlatan kaynaklar, İsrail'de koalisyon hükümeti içinde farklı görüşler olduğunu, bu yüzden Türkiye'nin bu tür görüşmeler konusunda daha çekingen davrandığını, ABD'nin de bu kapsamda da daha fazla yardımcı olması gerektiğini vurguladılar. - ABD İLE İLİŞKİLER VE KONGRE'NİN TUTUMU- ABD yönetiminin yeni Ankara Büyükelçisi adayı Francis Joseph Ricciardone'nin göreve başlamasıyla ilgili olarak Türk heyetinin Amerikalı muhataplarına, ABD'nin büyükelçisinin Ankara'da olmamasının doğru olmadığının ve biran önce göreve başlamasının önemini anlattıklarını belirten kaynaklar, bunun ABD yönetiminin elinde olmadığını, ABD Kongresi'nin tutumundan kaynaklandığını, Türk heyetinin temaslarında, Eylül ayında Kongre açılır açılmaz bu konunun çözümleneceği yönünde izlenim edindiği bildirildi. Yeni ABD büyükelçisiyle ilgili gelişmelerin Türkiye'de yapılacak halkoylamasıyla ilgisinin bulunmadığını vurgulayan kaynaklar, görüşmelerde iç politika meselelerin gündeme gelmediğini ifade ettiler. Türkiye'nin ABD'den askeri teçhizat konusunda bazı talepleri olduğunu belirten kaynaklar, ABD yönetiminin bunu vermeyi arzu ettiğini, ancak bu konuda onayın Kongre'ye ait olduğunu Türk heyetine söylediğini bildiren kaynaklar, ABD yönetiminin bu konuda Kongre'yi ikna etmede bazı zorluklar yaşadığını ve bunları aşma yönünde Türkiye'den yardım talebinde bulunduğunu belirttiler. İsrail ile yaşananlar ve İran nükleer meselesinin gündemde olduğu bu dönemde Türkiye'nin sürekli olarak Kongre'yi bilgilendirdiğini, önümüzdeki dönemde Kongre'ye daha da fazla bilgi verileceğini ve Kongre üyeleriyle daha sıkı temasa geçileceğini bildiren kaynaklar, Türkiye'nin, Irak, Afganistan, Balkanlar, Orta Doğu'da son derece yoğun ve yakın çalıştığı ABD ile yaptığı ortak faaliyetlerin de kamuoyunda daha fazla ön plana çıkarılacağı mesajını verdi. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde ABD Kongresi'yle temasların sadece Ermeni tasarılarıyla sınırlı kalmayacağı ve Türkiye'den çok daha fazla heyetin ABD Kongresi'ni ziyaret edeceği bildirildi. Bu arada 1915 olaylarına yönelik Ermeni iddialarını savunan tasarıların görüşmelerde gündeme gelmediği de öğrenildi.  -DIŞ POLİTİKA- Türkiye ile ABD'nin dış politika hedeflerinin aynı, yalnız zamanlama ve yaklaşımlarının farklı olabileceğine işaret eden kaynaklar, Türkiye'nin İran meselesinde hiçbir tarafı savunmadığını, kendi çıkarları doğrultusunda kendi politikalarını uyguladığını, ancak Türkiye'nin soğuk savaş döneminde kendine özgü politikalar izlemesinin bazı çevreleri şaşırttığını belirttiler.  Özellikle Türkiye'nin İran yaptırım kararıyla ilgili BM'de kullandığı oy ve İsrail ile ilişkilerdeki gelişmelerin art arta yaşanmasının ardından bazı uluslararası çevrelerde Türkiye'de "eksen kayması" bulunduğu gibi son derece yanlış algılamaların olduğunu, bunun kesinlikle doğru olmadığının pekçok çevre tarafından bilindiğini vurgulayan kaynaklar, ancak bazı menfi çevrelerin bu olayları kötü şekilde kullanmak istediklerine dikkati çektiler. Görüşmelerde iki ülke arasında her konudaki işbirliğinin, temasın arttırılmasının ve çeşitlendirilmesinin kararlaştırıldığı da bildirildi. Diplomatik kaynaklar, Bakanlık heyetinin, "gönül alma" amacıyla ABD'ye gelmediğini, heyetin, Türkiye'nin kendi politikalarını olağan siyasi iştişareler çerçevesinde ABD tarafıyla görüşmeye geldiğini belirttiler.  -IRAK VE ORTA DOĞU- Kaynaklar, Irak konusunda ABD ile Türkiye'nin görüşlerinin büyük ölçüde örtüştüğünü, Irak'ta seçimlerin ardından hala bir hükümet kurulamadığını, Türkiye'nin ülkede tüm kesimleri kapsayan geniş tabanlı bir hükümetin biran önce kurulmasını istediğini belirttiler. Türkiye'nin Irak'taki tüm gruplarla temasta ve diyalog içinde olduğunu hatırlatılan kaynaklar, Irak'tan ABD askerlerinin çekilmesi kapsamında ise ABD'nin Türkiye'den asker, ya da askeri teçhizat konusunda herhangi bir talebinin olmadığını bildirdiler.  Orta Doğu barış süreci çerçevesinde Türkiye'nin rolüyle ilgili olarak ise kaynaklar, Türkiye'nin Gazze'deki olaylardan önce, Suriye ile İsrail arasındaki görüşmelerde ön planda olduğunu ve görüşmelerde epey mesafe katedildiğini hatırlatarak, ancak şimdi Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerde yaşananların Türkiye'nin bu kapsamdaki rolünü engellediğini, Suriye'nin Türkiye'nin arabulucuğunu istediğini, ama bunun için Türkiye ile İsrail'in arasının düzelmesini gerektiğini vurguladılar. Bu kapsamda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesinin başta iki ülke ve ABD olmak üzere herkesin yararına olacağı ifade edildi. -TERÖRLE MÜCADELE- Görüşmelerde terörle mücadele konusunun da gündeme geldiğini belirten kaynaklar, Amerikalı yetkililerin ABD'nin bu konuya çok önem verdiğini, Türkiye'yi her zaman kuvvetle destekleyeceğini söylediler.  Türk tarafının bu kapsamda ABD tarafından yardım talebinden bulunduğunu belirten kaynaklar, terör örgütü PKK'nın parasal kaynaklarının bulunduğu Avrupa ülkeleri üzerinde ABD'nin etkisini ve baskısını kullanmasını, Avrupa ülkelerini PKK terörüyle mücadele konusunda Türkiye'ye daha çok destek vermeleri konusunda teşvik etmesini istediği bildirildi. -AFGANİSTAN- Afganistan konusunun da görüşmelerde gündeme geldiğini, ABD tarafının Türkiye'den Afganistan'daki faaliyetlerini sürdürmesinin, bunun içinde Afganistan askerlerinin ve polislerinin eğitilmesi faaliyetlerini olduğunu belirten kaynaklar Türk tarafının da buna olumlu baktığını, Türkiye'nin Afganistan'daki askerlerinin okul, hastane inşası gibi sosyal alanlarda görev yaptığını, muharip birlik askerleri olmadığını anımsattılar.