T24 Dış Haberler
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ortak basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında Türkiye'de meydana gelen depremlerin yanı sıra F-16, F-35, uluslararası terörizm ve Suriye'deki gelişmeler konuşuldu. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Biden yönetiminin Türkiye'ye F-16 satışı ve modernizasyonu konusunda desteklediğini söylerken Çavuşoğlu, yönetimin bu konuda Kongre'ye resmi bildirim yapmasını arzu ettiklerini açıkladı.
Göreve başladığından bu yana ilk resmi Türkiye ziyaretini gerçekleştiren ABD Dışişleri Bakanı Blinken, dün Kahramanmaraş merkezli 7,.7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen bölgeleri ziyaret etmesinin ardından bugün Ankara’da temaslarda bulunuyor. Çavuşoğlu ile görüştükten sonra Anıtkabir’i ziyaret edecek olan Blinken, ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek.
Blinken, Ankara’daki temasları kapsamında ilk olarak Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüştü. Çavuşoğlu ve Blinken, görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenledi.
"Tek taraflı yaptırımlar nedeniyle zorluklarla karşılaşıyoruz"
Çavuşoğlu, yaptığı konuşmada, "Ortak amacımız ilişkilerimizde var olan fırsatları çoğaltarak somut kazanımlara dönüştürmek. Sorunları ve sınamaları etkin bir şekilde yönetmek istiyoruz. Stratejik mekanizmanın temel felsefesi de budur. Ekonomi ve ticaret olumlu gündemimiz, en önemli başlıklarından bir tanesi. Geçen yıl ikili ticaret hacmimiz 32 milyar dolara ulaştı. 100 milyar dolar hedefi için çalışıyoruz. Karşılıklı yatırımlar da artmaya devam ediyor.
Askeri ilişkilerimiz stratejik ortaklığımızın önemli boyutlarından biri. Ancak tek taraflı yaptırımlar nedeniyle savunma sanayii işbirliğimizde zorluklarla karşılaşıyoruz. Artık bunların aşılması gerekiyor, yaptırımların da en kısa süre içinde kaldırılmasını bekliyoruz" dedi.
"F-16 talebimizle ilgili son durumu da ele aldık" diyen Çavuşoğlu, "ABD yönetimi talebimize güçlü destek veriyor. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Bu konuda Kongre'ye resmi bildirimin bir an önce yapılmasını arzu ediyoruz. Bu sürecin de süratle tamamlanması her iki tarafın yararınadır. Kongre'de her zaman zorluklar çıkabiliyor. Bazı çevrelerce bu sürecin Kongre'de geciktirilmemesi ya da engellenmemesi gerekiyor. Kongre'nin de engelleyici değil destekleyici bir rol üstlenmesini bekliyoruz. Talebimizin karşılanması ikili ilişkilerimiz açısından da önemli ama NATO'nun da savunma kabiliyetleri açısından da son derece önemli. Zaten Kongre'yle diyaloğunda ABD yönetimi de bunu açık net bir şekilde söylüyor" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, "Terörle mücadele her zaman ortak gündemimiz. Öncelikli gündem maddelerinden bir tanesidir. PKK, YPG'ye verilen desteğe ve FETO'nun mevcudiyetine son verilmesi hususundaki beklentilerimizi de bugün vurguladık. ABD tarafı bunu biliyor" diye konuştu.
Görüşmede bazı konsolosluk meselelerini de ele aldıklarını belirten Çavuşoğlu, "Özellikle vatandaşlarımızın vize başvuru süreçlerinde ciddi bir gecikme var. Bir ara hızlanma olmuştu ama yine altı aya kadar bekleme süreleri var. Hızlandırılması konusunda talebimizi ilettik. Bir de güvenlik duyuruları konusunda özellikle duyurulardan önce kendi aramızda daha iyi bir iş güdüm olması gerektiğini vurguladık" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Güney Kafkasya'yı da görüştüklerini belirterek, şöyle konuştu:
"Hem Azerbaycan hem Ermenistan taraflarıyla temaslarımız oldu. Amacımız kalıcı bir barışın, istikrarın tesis edilmesi. NATO'nun genişlemesini de her zaman olduğu gibi değerlendirdik. Türkiye olarak iki aday ülkeden beklentilerimizi değerlendirdik. Önümüzdeki süreçte Daimi Komite'nin toplantısı, daha önce ara vermiştik, NATO'da Brüksel'de gerçekleşecek. Arkadaşlarımız orada hangi adımların atılıp atılmadığını muhataplarıyla birlikte açıkça şeffaf bir şekilde değerlendirme imkanı olacak. İsrail-Filistin meselesini de değerlendirdik. Son zamanlarda atılan adımlardan endişe duyuyoruz. Özellikle illegal yerleşim ve Filistin topraklarını işgal çabaları sona erdirilmelidir. ABD'nin bu doğrultudaki açıklamalarını da olumlu buluyoruz."
"Dostum Tony'e teşekkür etmek istiyorum"
Çavuşoğlu, "Suriye konusunu da değerlendirdik. Depremden sonra Suriye halkına yapılacak ABD'nin de yardımları var. Diğer Suriye'de genel anlamdaki durumu da kısaca değerlendirme imkanımız oldu.
Bugünkü son derece açık, verimli toplantılar için çok teşekkür etmek istiyorum. Bu zor zamanımızda bizi yalnız bırakmadıkları için, bu ziyaretleri için de değerli dostum Tony'e teşekkür etmek istiyorum" dedi.
"ABD halkı yanınızdadır"
ABD Dışişleri Bakanı Blinken de bu ziyaretin kendisi için çok önemli olduğunu belirterek, "Özellikle ihtiyacınız olan bir anda. Başkan Biden'ın mesajını getirmek istedim: 'Amerikan halkı bu anda sizi desteklemek üzere yanınızdadır ve her zaman ne yapmak gerekiyorsa toparlama ve yeniden inşaat çalışmalarında yanınızdayız" diye konuştu.
Blinken, deprem bölgesindeki izlenimleri ile ilgili de şunları söyledi:
"Dün ilk durağım olarak İncirlik Hava Üssü'ne gittim. Şu an ABD'nin yardım merkezi durumunda. Hatay ili üzerinde gezdik ve yıkımı yakından gördüm. Sözlerle ifade etmek çok zor. Binalar, mahalleler, yollar tamamen hasar görmüş durumdalar. Müdahalecilerle de tanıştık, Amerikan yardım kurtarma ekipleriyle tanıştım. Hepsi bu felaketin ne kadar büyük bir miktarda olduğunu biliyorlar. Ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Depremden sonra birkaç saat içinde Başkan Biden federal kuruluşların yöneticilerine emir verdi, anında yardım etmeleri için. Yüzlerce hükümet yetkilisini alana gönderdik. Paramedikler, tehlikeli madde uzmanları, mühendisler hepsini bölgeye gönderdik. Yardım malzemeleri gönderdik. Dün şu anki 85 milyon dolar üzerine ek 100 milyon dolar daha yardım geleceğini söyledik.
Şu anda Türkiye uzun bir dönemden geçecek evsiz kalanlara yardım etmek, yeniden inşa açısından. Şu anda BM Genel Sekreteri 1 milyar dolarlık bir yardım talebinde bulundu."
Blinken, Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili de, "Her zaman yan yanayız bu ortak güvenlik konularında ve tabii ki Rusya'nın agresyonunda. Şu anda Türkiye'nin Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğü desteğini anlıyoruz ve destekliyoruz. Dışişleri Bakanı'nın Karadeniz Tahıl Operasyonu destek konularındaki, ihtiyacı olan insanların gelmesi konusunda yardım çok önemli. Montrö Sözleşmesi'nin uygulamaya alınması da çok önemli. Türkiye'nin Ukrayna'daki insani ve ekonomik desteği çok önemli. Özellikle elektrik kesintisi olan şehirlere yardım edip insanların hayatını kurtarmaya yardımcı oluyor. Enerji güvenliği çok önemli. Kafkaslardaki gaz akımının tedarik edilmesi çok önemli" dedi.
"Finlandiya ve İsveç'in katılımıyla bu müttefik daha da güçlenecektir"
ABD'nin, Türkiye'nin uzun süredir NATO'ya katılımını takdir ettiğini söyleyen Blinken, şöyle devam etti:
"Finlandiya ve İsveç'in katılımıyla bu müttefiklik daha da güçlenecektir. Türkiye ve ABD'nin aynı zamanda uluslararası terörizm, Balkanlarda ve diğer bölgelerdeki çalışmaları devam etmektedir. Şu anda Türkiye'nin Yunanistan ve Ermenistan ile ilişkileri çok önemli. Bu konuda Türkiye'deki arkadaşlarla yan yana birlikte çalışıyoruz. En yakın savunma işbirliği devam ettirmek üzere. Türkiye'nin NATO ittifakı içerisinde hava gücü çok önemli. Son derece güçlü ekonomik ilişkilerimiz devam etmektedir. Geçen yıl yaklaşık 30 milyar doları aşan bir ekonomik ilişkimiz oldu. Özellikle yenilenebilir enerji sektöründe Türkiye şu anda 16 milyar dolarlık yatırım yapmış. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu çalışmalar devam edecek. İş yaratma ve özellikle her iki ülkede ekonomik gelişmeyi sağlama konusunda birlikte çalışmaya devam ediyoruz.
Ortak çıkarlarımız var. Ortak değerler üzerine kurulu ilişkimiz var. İnsan hakları ve bütün bu prensipleri her zaman konuşma fırsatı buluyoruz. Türkiye'de her zaman aynı konuda aynı fikirde olmayabiliriz ancak dost ve müttefik olarak her zaman yan yana durmaya devam edeceğiz. Birbirimizle açık açık konuşabiliyoruz."
"F-16 konusunda Biden yönetimi, Türkiye'yi desteklemektedir"
Blinken, basın toplantısının ardından Türkiye'ye F-16 satışı ve modernizasyonu konusundaki bir soruya şu yanıtı verdi:
"F-16 konusunda Biden yönetimi son derece hem yükseltilmesi hem de yenilerini sunmak konusunda Türkiye'yi desteklemektedir. Ulusal çıkarlarımız ve ittifakın çıkarları konusunda Türkiye'nin en yüksek standartlarda faaliyet göstermesi çok önemli. Bu konuda özel olarak şunu söyleyebilirim ki bir değerlendirme yapamam şu anda bu resmi olarak bizim Kongre'yi bilgilendirmemiz gerekiyor. Biz yönetim olarak bu desteği sağlamak için çalışmalarımız devam ediyor. Uzun zamandır süregelen savunma güvenlik bağlarımız var. Başkan Biden'ın her zaman söylediği gibi Türkiye ve NATO'nun ortak hareket kabiliyeti bizim için çok önemli."
"Şartlara bağlanarak F-16 almamız mümkün olmaz"
Çavuşoğlu ise, aynı soruyu şöyle yanıtladı:
"F-16'larla ilgili beklentilerimizi açıkça söyledim. Yönetimin iradesi var. Kongre'de bazı senatörlerin yazdığı mektuptan haberdarız. Biz bir taraftan heyetlerimizle birlikte Kongre üzerinde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ABD yönetimi de kararlı bir duruş sergiler ve Kongre üzerinde birlikte çaba sarf edersek bunu aşabileceğimizi düşünüyorum.
İki birbirinden bağımsız iki konunun yani özellikle iki ülkenin (Finlandiya-İsveç) NATO üyeliğinin F-16 alımına şart koşulması doğru olmaz. İkisi farklı konu. İkisinin de şartları var. Kendi temelinde devam eden müzakereler var. Dolayısıyla ikisini birbirine şart koşmak doğru bir yaklaşım olmaz. Şartlara bağlanarak F-16 almamız mümkün olmaz. Elimiz ve kolumuzun bağlanmaması lazım. Bu konuda ortak duruş sergilemek yani Türkiye ve ABD yönetimi olarak bence kritik öneme haizdir.
F-35 konusunda biz F-35 programının ortağıydık. CAATSA yaptırımları sebebiyle Türkiye F-35 programından çıkarıldı. Bu tek taraflı bir karardı. Dolayısıyla ödediğimiz 1,4 milyar dolarlık bir rakam var. Türkiye bu programda olmadığına göre paranın geri ödenmesini beklemek en doğal hakkımız. Bu konuda da müzakereler devam ediyor. Tony'le 18 Ocak'ta DC'de görüşürken uzmanlarımız da bu konuda görüşmeler gerçekleştirdi."
"Zor günleri beklememize gerek yok"
Çavuşoğlu, Türkiye-ABD ilişkileri ve Finlandiya ile İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin soruya ise şu yanıtı verdi:
"Elbette zor zamanlarda gösterilen dayanışma her zaman ilişkilere olumlu etki yapar. Katkı sağlar. ABD ile görüş ayrılığı içinde olduğumuz konular zaten belli ama pozitif gündemimiz ve buna odaklanarak ilişkilerimizi geliştirme arzumuz da ortada. Roma'daki görüşmede Biden ve Erdoğan bu stratejik mekanizmanın kurulmasını kararlaştırdılar. Buradaki amaç pozitif gündeme odaklanmak ve ilişkilerimizi farklı alanlarda geliştirmek, bölgesel ve küresel konularda işbirliğimizi güçlendirmek. Var olan sonuçları yine bu mekanizma sayesinde nasıl çözebileceğimizi konuşmak. Bu doğrultuda iki defa bir araya geldik. Bu toplantıların son derece faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bizim ilişkilerimizi geliştirmek için illa bir felaketi beklememize gerek yok, zor günleri beklememize gerek yok.
Finlandiya ve İsveç'in NATO üyeliği konusunda üçlü bir mutabakat muhtıramız var. Burada kim ne yapacak açıkça belirtilmiştir. Finlandiya ile ilgili sorunumuzun göreceli daha az olduğunu her zaman vurguluyoruz. Sizin verdiğiniz takvim yani Litvanya'daki NATO Zirvesi'yle ilgili atılacak adımlar aslında özellikle İsveç'in atacağı adımlara bağlı. Evet bazı olumlu mesajlar verdi, kanun değişikliği yaptı, anayasa değişikliği ama maalesef İsveç'te PKK terör örgütü yandaşlarının finansman, insan devşirme, terör propagandası dahil her türlü faaliyetlerini devam ettirdiğini biliyoruz. Hem de şehrin merkezinde. Onların amacını da biliyoruz. İsveç'in NATO üyeliğini engellemek istiyorlar ama bu tür faaliyetleri engellemek İsveç'in elinde. Başbakan'ın iyi niyetini Cumhurbaşkanı'mız gördü. Dışişleri Bakanı Ankara'ya geldi. O da Meclis'teki tüm partilerin tutumunu gördü. Bu sadece iktidar meselesi değil. Tüm partilerin tutumu burada aşağı yukarı ortaktır. İsveç ne kadar hızlı adım atarsa biz de Meclis ve halkımızı ikna edersek öyle adımlar atılır. Finlandiya konusunda farklı bir tutum sergileyebileceğimizi Sayın Cumhurbaşkanımız da söylediler. Herkesin İsveç'i teşvik etmesi gerekiyor."
Blinken, Çavuşoğlu'nun, "İlişkilerimizi geliştirmek için illa bir felaketi beklememize gerek yok" sözlerine, "Ben ilişkimizin seviyesi konusunda söylediğinize katılmıyorum. Daha önce söylemiştim. Türkiye ve ABD uzun zamandır dünya çapında küresel olarak ortak bir şekilde çalışmaktayız. Aynı değerleri paylaşıyoruz" diye karşılık verdi.
Blinken, F-16'ların satışı konusunda ise şöyle konuştu:
"F-16 konusunda size bir zaman takvimi çizemiyorum, ancak ben aktif olarak Kongre'yle temaslardayım. Bu bizim için çok önemli bir konu. Bu fikri ben sizinle paylaştım. Bu çok önemli bir konu bizim için. NATO'nun ortak harekat kabiliyetinin artırılması açısından. Bu ABD'nin de çıkarlarına uyuyor.
Finlandiya ve İsveç'in katılımıyla bu ikili bir konu değil. Bildiğiniz gibi biz onların katılımını güçlü bir şekilde destekliyoruz. NATO olarak onların katılımı gerçekleştiği zaman ülkelerin hepsinin güvenliği artırılacaktır. Finlandiya ve İsveç şu anda önemli adımlar atmışlar üçlü mutabakata uygun bir şekilde. Bu adımları biz gerçekten değerli buluyoruz."
Blinken, Suriye'deki gelişmelere ilişkin soru üzerine şunları söyledi:
"Suriye konusunu görüştük. Söylemiş olduğunuz gibi daha önce şu ana kadar biz Türkiye'nin gerçek güvenlik endişelerini anlıyoruz güney sınırıyla ilgili olarak. Eminim Türkiye de bizim güvenlik sorunlarımızı, DAEŞ konusunu anlıyordur. Şu anda birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Her iki konuya da, endişeye de biz aynı şekilde yanıt veriyoruz.
Şu anda insani yardım çok önemli Suriye için. İki ülke olarak en kısa zamanda yardımı en büyük şekilde ulaştırmaya çalışıyoruz. BM Güvenlik Konseyi kararı sonucu olarak Rusya'nın faaliyetinden dolayı sınırdan geçiş sadece tek bir kapıda. Şimdi Esad rejimi iki yerde daha sınır açacağına söz verdi. Suriye halkına yardımı artırmamız gerekiyor. Suriye'deki savaşından bu yana ABD Suriye halkına yardım yapıyor."
"NATO için bugün iki tehdit var. Birinci tehdit Rusya, ikinci tehdit terörizm"
Çavuşoğlu ise Suriye'deki gelişmeler ve deprem sonrası Suriye halkına yardım konusunda şöyle konuştu:
"Biz herhangi bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütüyle işbirliği yapmanın yanlış olduğunu, ölümcül bir hata olduğunu her zaman söylüyoruz. Dolayısıyla PKK/YPG'nin de DAEŞ'le mücadele ettiği iddiasının doğru olmadığını her zaman kanıtladık. Bizim güçlü NATO müttefikleri olarak her türlü terör örgütüyle, ideolojisi, amacı, kastı ne olursa olsun, kimi hedef alırsa alsın mücadele etmemiz lazım. Siyasi irade varsa mücadele edecek kapasitemiz de var. Türkiye olarak, ABD olarak, birlikte.
NATO için bugün iki tehdit var. Birinci tehdit Rusya, ikinci tehdit terörizm. NATO ülkeleri olarak kendimiz mücadele edemeyip de DAEŞ'e karşı bizim düşmanımız olan terör örgütüyle işbirliği yapmamız doğru değil. Bu doğrultuda ABD ile geçmişte Suriye temelinde bazı mutabakatlarımız oldu. Bir tanesi Menbiç yol haritası ikincisi de 2019 yılında Ankara'da yaptığımız ortak açıklama. Bu mutabakata göre ABD'nin özellikle sınırlarımızın 30 kilometre güneyinde bu terör örgütü mensuplarını temizlemesi ya da daha güneye göndermesi gerekiyordu fakat bu konuda maalesef, Washington'daki görüşmemizde de söyledim, somut bir adım göremedik. Terörün her türlüsüne karşı birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.
Bir deprem oldu, bu siyasi bir konu değil, insani bir konu. Depremden etkilenen Suriyeli insanlara yardım etmek bizim insanlık görevimiz. Birçok uluslararası kuruluş ve bazı ülkeler bizim üzerimizden bize yardım getirirken bir kısmını Suriye'ye göndermek istediler. BM aynı şekilde bu yardımları yapıyor. Bu yardımları kolaylaştırmak da bizim insani görevimiz. Var olan bu Cilvegözü Sınır Kapısı'na ilaveten Kilis'te şu anda zaten açık olan kapıların da insani yardımlar için BM tarafından kullanılabileceğini söyledik. BM bunu olumlu değerlendirdi. Buradan da bazı tırlar insani yardım götürmek için Afrin'e de geçti."
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin tutumu
Çavuşoğlu, Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin tutumuyla ilgili de şunları söyledi:
"Savaş öncesi ve savaşın başlamasından. bu yana Türkiye ilkeli bir tutum sergilemekte. Bir taratan savaşı reddediyoruz. Ukrayna'nın sınır bütünlüğünü güçlü bir biçimde destekliyoruz. Uluslararası toplumda yine birlikte kararlar alıyoruz. Sonuçta Türkiye'nin tutumu net, açık. Montrö Sözleşmesi'ni katı bir biçimde uyguluyoruz. Hatta ötesine de geçiyoruz. Bugüne kadar hiçbir savaş geçmesinin geçmesine izin vermedik. Bir taraftan Türkiye yaptırımlara katılmıyor. Tek taraflı yaptırımlara katılmıyoruz biz. BM tarafından alınan kararlara uyuyoruz elbette. Diğer taraftan da biz ABD ve AB yaptırımlarının Türkiye üzerinden delinmesine, baypas edilmesine izin vermeyeceğimizi söylüyoruz. İzin de vermiyoruz. ABD Hazine Bakan Yardımcısı Türkiye'deydi. AB'den de ara sıra bize bilgiler geliyor. Hepsini dikkate alıyoruz. AB ürünlerinin Türkiye'den tekrar Rusya'ya ihraç edilmesi konusunda olmaması için tedbirler de alıyoruz. Rusya'yla ikili ticaret hacmimiz arttı ama bunun yüzde 60'tan fazlası bizim Rusya'dan aldığımız gaz ve enerji. Maalesef savaş nedeniyle ödediğimiz gaz bedeli üç katına çıktı. ABD'li dostlarımıza da AB'ye de herhangi ellerinde bilgi varsa bize vermelerini söylüyoruz. İhlal varsa gereğini yaparız. "