Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Rusların Boğaz'dan füzeyle geçmesiyle ilgili gerekli girişimleri yaptık

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu:  Rusların Boğaz'dan füzeyle geçmesiyle ilgili gerekli girişimleri yaptık

Rusya'nın boğazdan füzeli geçişi ile ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yaşanan olay için gerekli girişimlerin yapıldığını söyledi.

Çavuşoğlu’nun açıklamalarından satır başlıkları şöyle:

Rusya nezdinde gerekli girişimler yapıldı. Rus gemisinin boğazdan bu şekilde geçmesi bir askerin omzunda bir füzeyle geçmesi alışıldık bir durum değil bugüne kadar olmamıştır dolayısıyla provakasyon olduğu çok nettir.

Çavuşoğlu ayrıca, Mesut Barzani'nin 9 Aralık'ta Türkiye'ye geleceğini açıkladı.

Rusya'nın İstanbul Boğazı'ndan geçen bir savaş gemisinin üzerindeki bir askerin elinde füzeyle görüntü vermesi konusunda Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve uluslararası anlaşmalara göre Türkiye'nin yapabileceği bir şey var mı?" sorusuna, "Her şeyden önce Rus gemisinin boğazdan bu şekilde geçmesi, bir askerin omzunda bir füzeyle geçmesi alışık bir durum değil. Bugüne kadar olmamıştır.

 

"Provakasyon olduğu çok nettir"

 

Dolayısıyla provokasyon olduğu çok nettir. Rusya'nın bundan vazgeçmesini istiyoruz. Gerekli girişimleri de zaten yaptık. Savaş gemilerinin boğazdan nasıl geçeceği belli. Montrö Antlaşması bunu düzenlemiş. Bu gemiler tabii ki bize de tehdit değil ama bugüne kadar boğazdan geçen gerek Rusya'nın gerekse başka ülkelerin gemilerine yönelik Türkiye'den de herhangi bir engel ya da tehdit oluşturmamıştır. O nedenle geminin bu şekilde geçmesi apaçık tahrik edici bir geçiştir. Bunun sonlandırılması gerekiyor.

Türkiye'nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin yanı sıra bir de uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, "Montrö'nün düzenlediği kurallar belli. Biz bugüne kadar Montrö'ye tamamen riayet ettik. Sadece Rusya için değil başka ülkelerin gemileri için. Durdurulması gereken gemilerde de o kuralları tamamen uyguladık.

Geçişler konusunda da Montrö'nün elverdiği şartlarda hiçbir engel çıkarmadık. O nedenle Rusya'nın bu tür tutumlardan vazgeçmesi lazım. Genel anlamda zaten tahrik edici söylemlerinden, tutumlarından vazgeçmesi lazım.

Dolayısıyla sınırımızı ihlal etti. Daha önce de üç defa ihlal etmişti. Daha önceki Rusya'nın yaptığı ihlallerden dolayı Rusya özür dilediyse bizzat Putin özür dilediyse demek ki hata yaptılar.

 

"Böyle olsun istemezdik"

 

Uluslararası hukuku, bizim hava sahamızı ihlal ettiler. Biz de böyle olmasını istemezdik. Bunu da samimi bir şekilde söylüyoruz, kimseden korktuğumuz için değil. Böyle bir olayın olmasını istemezdik. O nedenle olmaması için Rusya'ya uyarılar yaptık. Hatta prensip anlaşmalar yaptı. 15 Ekim'de askeri yetkililer bir araya geldi. Rus uçaklarının Türk hava sahasına, sınırlarımıza en fazla 5 mil yaklaşması konusunda da bir anlaşma yapıldı. Ama buna rağmen Rusya ısrarla bu uyarılara, anlaşmalara, angajman kurallarımızın açık, net bir şekilde bilinmesine rağmen, defalarca hatırlatmamıza rağmen böyle bir olay oldu.

Ama bu olayı biz diplomasi yoluyla çözmek istiyoruz. Kendilerine de söyledik. Sayın Lavrov'a hem telefonda hem de Belgrad'daki görüşmemizde açık, net bir şekilde söyledik. Ama bugüne kadar ki sabrımızın sebebinin de bu olduğunu söyledik. Sürekli böyle gitmeyeceğini de söyledik. Gerek çirkin iftiraları, Sayın Cumhurbaşkanımız ve ailesine yönelik gerekse Türkiye'ye yönelik ithamlarından vazgeçmelerini söyledik. 'Bugün sabırlıyız ama ilelebet böyle gitmez' diye de söyledik.

Aynı şekilde Türkiye'ye karşı aldıkları kararlardan da vazgeçmeleri gerektiğini de başından beri söyleyegeldik. O nedenle Rusya'nın daha olgun bir devlet gibi davranmasını bekliyoruz. 'Suhuletle bu olaya yaklaşık her şeyi açık konuşalım, ondan sonra bu işin üstesinden gelelim' diyoruz. Çünkü bu gerginliğin Rusya'ya bir faydası yok. Öyle görülüyor ki zaten rahatsızlıklar var. Rusya'da da var, tüm dünyada da var bu gerginlikten dolayı. O nedenle Rusya'nın böyle boğazdan geçen bir geminin üzerine bir asker çıkartıp üzerine bir füze koymasının bir anlamı yok. Olgun bir tutum değil bu.