T24 Haber Merkezi
Dışişleri Bakan Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunan mevkidaşı Nikos Dendias, Ankara'daki görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu, Dendias'ın açıklamalarına "Basının önünde ülkemi ve milletimi itham ederseniz bunun da cevabını vermek durumundayız" sözleriyle tepki gösterirken, "Bizim arzumuz iki komşu ülke olarak görüşmelere devam etmek" dedi.
İki ülkenin ilişkilerinde yapıcı bir diyalogu savunduklarını söyleyen Çavuşoğlu, "Provokatif söylemlerden uzak durulmalıdır" değerlendirmesinde bulundu. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias da, "Türkiye ile pozitif bir gündem oluşturmak istiyoruz" düşüncesini dile getirdi.
Dendias, açıklamalarında Türkiye'nin Yunanistan'ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini söylerken, "Türkiye eğer bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman yaptırımlar gündeme gelecektir. Biz inanıyoruz ki komşu üyeler olarak her iki taraf ve biz Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Ancak buna karar verecek olan biz değiliz" diye konuştu.
Çavuşoğlu, Dendias'ın bu açıklamalarına "Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici ifadede bulunmadım. Niko Dendias maalesef ülkeme dönük olarak son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu" tepkisini gösterirken, Türkiye'nin kimsenin egemenlik hakkını ihlal etmediğini belirtti. Çavuşoğlu, "Gerginliği sürdürürseniz biz de sürdürürüz" açıklamasını yaptı.
Dendias, "Tahmin ettiğim kadarıyla sen ve çalışma arkadaşların kraldan daha fazla kralsınız" ifadesiyle Çavuşoğlu'na yanıt verirken, "Siz bunları ilk defa duymuyorsunuz. Benim bunları Ankara'ya gelip söylemem mi gerekiyordu. Yunanistan'ın görüşleri gayet açık. Türkiye hem Ege'de hem Doğu Akdeniz'de uluslararası deniz hukukuna aykırı davranıyor. Yunanistan toprakları üzerinden 400'den fazla uçuş gerçekleştirip, toprak bütünlüğümüzü ihlal etmekte. Azınlıklar konusunda bunu Lozan Anlaşması söylüyor, biz söylemiyoruz. Bu Türkiye'nin hoşuna gidebilir, gitmeyebilir" şeklinde konuştu.
Bunun üzerine "Bu gerginliği tartışmayı sürdürmek istiyorsanız, sürdürebilirsiniz, biz de sürdürebiliriz" diyen Çavuşoğlu, "Burada ikili şekilde konuları çözebiliriz. Yaşanan süreçte medet umduğunuz AB ülkelerinin bu konuda bir fayda sağlayamayacağını da görmüş olduk. Görüşmeye devam mı edeceğiz, böyle kavga mı edeceğiz? Bizim arzumuz komşu ülke olarak tüm bu meseleleri diyaloglarla çözmek" dedi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün gerçekleştirme konusunda anlayış ve esneklik için Niko'ya çok teşekkür ediyorum. Bu ziyaretin anlamı büyük. İstanbul'da 5 yıl aradan sonra gerçekleştirilen Atina'da 62. istişari hem de iki bakanlık arasında siyasi istişareler toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantıların pozitif bir şekilde samimi bir şekilde gerçekleştirilmesinden büyük memnuniyet duyuyorum.
Sorunların yapıcı diyalogla çözülebileceğine inanıyoruz. Sorunlara üçüncü taraflar üzerinden çözüm aramak doğru yaklaşım değildir. Bugünkü görüşmelerimizde ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarıyla ele aldık. Bugün Ege ve Doğu Akdeniz sorunlarımızı kapsamlı, samimi bir şekilde değerlendirdik.
Evet Ege'de görüş ayrılıklarımız var. Geçmişte istikşafi görüşmelerle ele alıyorduk. Sürecin başlaması önemli. Doğu Akdeniz'de biz her zaman hakça paylaşımdan yana aldık. Bununla ilgili detaylı tekliflerimizi AB'ye ilettik, şimdi cevap bekliyoruz.
Bugün Niko ile ay sonunda Cenevre'de buluşmak üzere teyitleştik. Herkesin toplantıya açık fikirlerle gelmesi bundan sonraki ilişkilerin sağlıklı işlemesi bakımından önemli. Ticari ve ekonomik ilişkilerimize iki komşu ülke olarak önem veriyoruz.
Uçak seferlerinin başlamasını önemli buluyoruz, sınır kapılarının açılması ticaret ve turizmin geliştirilmesi bakımından önemlidir. Son zamanlarda TIR şoförlerimizin yaşadığı sorunlar vardı. Bu konuda beklenti ve taleplerimizi Niko ve heyetine aktarma imkanımız oldu.
Terörle mücadele konusunu da bugün sayın Cumhurbaşkanımızın kabulü ve kendi aramızda samimi bir şekilde ele aldığımızı söyleyebilirim. Özellikle PKK, FETÖ ile mücadelede daha işbirliği görmek arzumuzdur. Göçler hem Türkiye'yi, AB'yi ilgilendiren sorun. 18 Mart mutabakatımız vardı. Bu mutabakatın güncellenmesi konusunda AB ile görüşüyoruz.
İkili konuları değerlendirirken hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da azınlıklarımız var. Batı Trakya ve Yunanistan'da yaşayan soydaşlarımızın sorunlarını gündeme getirdik. Biz Türkiye olarak özellikle AK Parti iktidara geldiği günden bu yana Rum vatandaşlarımızın sorunlarında pek çok uygulamayı hayata geçirdik. Elbette aynı yaklaşımı Batı Trakya'daki Türkler ve soydaşlarımız için beklememiz gayet doğaldır.
Her iki ülkede azınlıkların huzur ve refah içinde olması elbette yaramızadır. Yunanistan'da Osmanlı eserlerinin restorasyonu konusunda Türkiye olarak desteğe hazırız. Niko bu konuda çalışmaların olduğunu söyledi. Bizde de çok sayıda ortodoks eserleri var. Bu eserlerin restorasyonu konusunda işbirliği yapabiliriz."
Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Uzun yıllar önce biz tanıştık ve dost olduk. Ayrıca bu akşam beni iftar yemeğine davet ederek onurlandığı için teşekkür etmek istiyorum. Bu vesile ile sayın Başbakanımızın tüm Müslüman aleminin Ramazan ayını kutlama mesajını sizinle paylaşmak istiyorum.
Bizzat sayın Başbakanımız kendisi Atina'da cami açılmasını taahhüt etti. Bu taahhüt geçtiğimiz Kasım ayında pratiğe dönüştü. Bugün görüşmelerin açık ve samimi ortamda gerçekleştiğini söyleyebilirim. Samimiyetle ifade isterim ki, uzlaşamadığımız bütün konuları masaya yatırma fırsatı bulduk. İki ülke arasında iletişim kanallarının açık tutulması gerekli.
Hedefimiz öncelikle barış içinde varolmayı tesis etmemiz gerekiyor. Yunanistan'ın üye olduğu AB ilkeleri çerçevesinde birlikte yaşamayı sürdürebiliriz. İstikşafi görüşmelerin başlamasının iki ülke Dışişleri Bakanları arasındaki siyasi görüşmelerin başlamasını memnuniyetle karşılıyorum. Bugün birçok ikili konuya değindik. Sevgili dostum Mevlüt'le mutabık kaldık.
Bu çerçevede ümit ediyoruz ki, geçmiş yıllarda varolan ekonomik işbirliğini daha da ileriye götürmeliyiz. Türkiye ile birlikte pozitif gündem oluşturabiliriz ekonomik anlamda. İlişkilerimizi ilerletebiliriz. Olumsuz havayı ortadan kaldırabiliriz diye düşünüyoruz. Pandeminin sonunda iki ülke halkları arasındaki iletişimi yeniden tesis edebiliriz.
Ortamı dinamitleyen, kışkırtıcı söylemden uzak durmamız gerekiyor. İlişkilerimizi geliştirmek için koşul budur. Son dönemde ihlal eylemleri dramatik şekilde arttı. Bu ihlaller güven ortamının önünde engel teşkil etmekte. İstanbul Partriği ile Türkiye'de yaşayan Yunanların sorunlarıyla ilgili bilgi aldım. Yunanistan'da müslüman azınlık var. Lozan Anlaşması'na göre buradaki azınlık müslüman. Ayrıca yapmış olduğumuz görüşmelerde yalan haber, kışkırtıcı söylemlerden uzak durulması çağrısında bulundum.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik haklarını ihlal eden eylem ve davranışlardan vazgeçilmesi gerekir. Türkiye eğer bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman yaptırımlar gündeme gelecektir. Bir kere daha ifade etmek isterim Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyor. Biz inanıyoruz ki komşu üyeler olarak her iki taraf ve biz Türkiye'den çok fazla şey kazanabiliriz. Ancak biz buna karar verecek değiliz.
Avrupa Konseyi'nde belirtildiği gibi vize serbestisi gibi önemli konuları ele almaya hazırız. Bu konuda her zaman olumlu tavır takındık. İnkar edilemez bir kural var. Avrupa müktesabatı da dahil, ilkelere saygı duymak gerekir. Bu da üye ülkelerin toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarına saygı duymaktan geçer.
Yunanistan uluslararası hukuktan kaynaklanan bir hakkı kulanması çerçevesinde savaş tehdidiyle karşı karşıya. Bu tabii ki ne iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmakta. Türkiye deniz hukukuyla ilgili BM sözleşmesini kabul etmiyor. Ancak bu sözleşme AB tarafından da onaylandığı için AB müktesebatını da göstermektedir. Göçmen ve mülteci konusuyla ilgili olarak ise bunun Avrupa ile Türkiye arasında bir konu olduğunu söylemek istiyorum. 2016 yılında imzalanan anlaşmadan kaynaklanmakta. Mevlüt'le görüşmemizde yeni bir anlaşma imzalanmasından bahsetmek. Yeni bir anlaşma da imzalansa bunun başarılı olması için uygulanabilir olması için gerekli eylemlerin yapılması gereklidir, irade gereklidir.
Mülteci konusunun Türkiye tarafından kullanılmasını gündeme getirdim. Ayasofya'nın camiye değiştirilmesi konusunu gündeme getirdim. Aynı şekilde Kariye manastırının da dönüştürülmesini ifade ettim. Yemekte de görüşeceğimiz gibi hem Türkiye hem Yunanistan uluslararası hukuk temelinde, BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde toprak bütünlüğünü, egemenliğine, bağımsızlığını koruyarak çözümden yana.
Her iki ülkenin ortak çıkarınadır bizim işbirliği yapmamız. Miçotakis hükümetinin görüşü bu şekildedir. Ben bu görüşü Ankara'Da ifade etmek fırsatı buldum. Umudumuz ilişkilerin daha da ileri gitmesi yönünde. Biz bugün adım attık ve bunun halklarımızın menfaatine adım olduğunu düşünüyoruz. Bugün sevgili dostum sayın Mevlüt'ü Atina'ya davet ediyorum. Biz yapacağımız görüşmeler çerçevesinde Başkan Erdoğan ile Başbakan Miçotakis arasında görüşmeyi planlıyoruz."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:
"Ben konuşmamda Yunanistan'ı itham edici ifadede bulunmadım. Dostane bir şekilde tüm konuları konuşmaya çalıştık, konuştuk, olumlu mesajlar verdik; basının önünde ülkemi ve milletimi itham ederseniz bunun da cevabını vermek durumundayız. Niko Dendias maalesef ülkeme dönük olarak son derece kabul edilemez ithamlarda bulundu. Yunanistan'ın egemenlik haklarıyla ilgili konuştu, bunu kabul etmem mümkün değildir. Bizim attığımız adımlar da haklarımızı korumaya yöneliktir. Bu konuyu kendi aramızda mutabık kaldığımız halde buraya gelip Türkiye'yi suçlarsanız bunların cevabını vermek durumunda kaldım. Ayrıca biz Rum Ortodoksları kabul ediyoruz. Ama sizin Yunanistan'daki Türk azınlığıa 'Sen Türk değilsin Müslümansın demeniz' uluslararası hukuka aykırıdır. Üç tane mahkeme kararı var. Peki bunlar Rum müslüman mı? Bunlar kendisini Türk olarak ifade ediyorsa Türk'tür.
Anlaşmalar konusunda biz farklı düşünebiliriz. Libya ile olan anlaşmalarda tabii ki aynı düşünmüyoruz. AB Komisyonu'nun bunu kınaması bir şey ifade etmez. AB Komisyonu'nun ne dediği bizim umrumuzda değil. Göç konusunu ne Avrupa ne de Yunanistan'a karşı kullanmadık. Sizin 4 yılda 80 bin insanı geriye ittiğinizi, Türkiye üzerinden gitmeyenleri nasıl denize attığınızı anlattık. Buraya çıkıyorsunuz basının önünde Türkiye'yi suçlamaya kalkıyorsunuz. Bunları kabul etmem mümkün değil.
Türkiye olarak biz üçüncü taraflar yerine iki ülke olarak bu meseleleri konuşmaya, samimi diyalog çerçevesinde görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Basının önünde ülkemi ve milletimi ağır bir şekilde itham ederseniz benim cevap vermem gerekiyor, teşekkür ediyorum."
Dendias ise Çavuşoğlu'na şu cevabı verdi:
"Teşekkürler sevgili Mevlüt. Bana da cevap verme fırsatı tanıdığın için. Tahmin ettiğim kadarıyla sen ve çalışma arkadaşların kraldan daha fazla kralsınız. Yunanistan'ın görüşleri malum. Siz bunları ilk defa duymuyorsunuz. Benim bunları Ankara'ya gelip söylemem mi gerekiyordu. Yunanistan'ın görüşleri gayet açık. Türkiye hem Ege'de hem Doğu Akdeniz'de uluslararası deniz hukukuna aykırı davranıyor. Yunanistan toprakları üzerinden 400'den fazla uçuş gerçekleştirip, toprak bütünlüğümüzü ihlal etmekte. Azınlıklar konusunda bunu Lozan Anlaşması söylüyor, biz söylemiyoruz. Bu Türkiye'nin hoşuna gidebilir, gitmeyebilir.
Göç konusunda Şubat ve Mart ayında yaşanan olaylardan sonra Türkiye Yunanistan'dan şikayet etmemeliydi. Biz yeni bir sayfa açmak istiyoruz. Açacağımız sayfa her iki tarafın yanlış ve doğrularını ortaya koymak olmalı. Yunanistan pozitif bir gündeme doğru ilerlemek istiyor Türkiye ile. Müsaadenle şunu söylemek isterim ki, AB, Avrupa Komisyonu üçüncü taraf değil. Biz bu komisyonda, burada yer alan ülkelerle aynı değerleri, aynı ortak geleceği paylaşıyoruz. Yunanistan AB üyesi olduğu için son derece gururlu, AB müktesabatının bir parçası olduğu için son derece gururlu. Cevap verme fırsatı verdiğin için teşekkkür ediyorum."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Yunan mevkidaşına şu cevabı verdi:
"Türkiye özgür bir ülkedir, herkes düşüncesini söyleyebilir. Türkiye Doğu Akdeniz'de kendi belirlediği BM'ye kaydettirdiği alan içinde haklarını arıyor. Biz Kıbrıs'ta hakça paylaşımdan, uluslararası hukuktan bahsediyoruz. Kendinize göre yorumlayabilirsiniz Lozan ve diğer anlaşmalarda silahsızlandırılmış adaların statüsü var, bunları da ihlal ediyorsunuz. Ege konularında, hava sahası konusunda, adaların silahsızlandırılmış statüsü konusunda mahkemenin yetkisini tanışmıyorsunuz. Burada karşılıklı suçlamalara girdiğimiz zaman birbirimize anlatacağımız çok şey var.
Burada mesele iki ülke arasında. Bunları çözmek için istikşafi görüşmeler başlatılmış. Bu gerginliği tartışmayı sürdürmek istiyorsanız, sürdürebilirsiniz, biz de sürdürebiliriz. Burada ikili şekilde konuları çözebiliriz. Ama yaşanan süreçte medet umduğunuz AB ülkelerinin bu konuda bir fayda sağlayamayacağını da görmüş olduk. Görüşmeye devam mı edeceğiz, böyle kavga mı edeceğiz? Bizim arzumuz komşu ülke olarak tüm bu meseleleri diyaloglarla çözmek."