Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, papaz Andrew Brunson'un tutukluluğu nedeniyle Türkiye'ye büyük yaptırımlar uygulanacağını açıklayan ABD'ye tepki gösterdi. Çavuşoğlu, "Türkiye'ye kimse dikte edemez, tehdidi tolere etmeyiz" dedi. Çavuşoğlu'nun ardından Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise "Türkiye’ye kimse emir veremez ve tehdit edemez. Türkiye’ye karşı tehditkar bir dil kullanılması kabul edilemez" denildi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıklamasının ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile telefonda görüştü.
Terör ve casuslukla bağlantılı suçlar nedeniyle 35 yıl hapsi istenen ve 2016'dan bu yana tutuklu bulunan ABD'li papaz Andrew Brunson'un ev hapsine kararı verilerek tahliye edilmesinin ardından ABD'den peş peşe yaptırım açıklaması geldi. İlk olarak ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Brunson'ın serbest bırakılmaması halinde, ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulayacağını açıkladı. Pence'in hemen ardından açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump ise Brunson'ın uzun süre gözaltında tutulması nedeniyle Türkiye'ye yönelik yaptırım uygulayacaklarını söyledi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Trump ve Pence'in açıklamalarına sosyal medya hesabından tepki gösterdi. Çavuşoğlu, "Türkiye'ye kimse dikte edemez, tehdidi tolere etmeyiz. Hiç kimsenin tehdidine müsamaha edemeyiz. Hukuk kuralları herkes istisnasız için geçerlidir" dedi.
Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın Rahip Brunson'ın serbest bırakılmaması halinde Türkiye'ye yaptırım uygulayacağı şeklindeki tehdidine şu yanıtı verdi:
"Türkiye hukukun üstünlüğünü esas alan köklü bir demokratik geleneğe ve siyasi düzene sahip egemen bir devlettir. Türkiye’ye kimse emir veremez ve tehdit edemez. Türkiye’ye karşı tehditkar bir dil kullanılması kabul edilemez. Ülkemiz ABD ile ilişkilerini düzeltmek için bugüne kadar gereken siyasi iradeyi ortaya koymuş ve üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. ABD Yönetimi’nin ülkelerimiz arasındaki müttefiklik ve dostluk ilişkilerini hiçe sayan tehditkar mesajlarını kabul etmemiz mümkün değildir. Brunson davası hakkında Amerikalı muhataplarımıza çeşitli vesilelerle gerekli açıklamalar yapılmış ve konunun bağımsız Türk yargısının yetki alanında olduğu açık bir şekilde vurgulanmıştır. ABD Yönetimini biran önce bu yanlış söylemi bir kenara bırakarak bugüne kadar sürdürdüğümüz yapıcı diyalog çerçevesine dönmeye davet ediyoruz."