Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı'nda Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos ile başbaşa ve heyetlerarası görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin Suriye'nin Türkiye sınırındaki Rasulayn kasabasında muhalefet güçleri ile PKK'nın uzantısı PYD ile çatışmalar yaşandığını ve Beşşar Esed yönetiminin bölgeye özerklik verebileceği şeklinde iddiaları hatırlatması üzerine Davutoğlu, sadece Rasulayn değil tüm Suriye'deki gelişmeleri büyük bir kaygı ve dikkatle izlediklerini belirterek, "Bundan sonra sınır güvenliğimize dönük her türlü tehdide karşı en etkin yöntem alınacak ve anında cevap verilecek" dedi.
Davutoğlu, gerek Humus'a yönelik hava bombardımanı ve saldırılar, gerek Rasulayn ve birçok diğer bölgedeki değişik gruplar arasındaki çatışmaların bu ülkedeki krizin sadece Suriye içindeki güvenliği değil, uluslararası ve bölgesel güvenliği, bu arada Türkiye'nin güvenliğini de yakından etkileyebileceğini ortaya koyduğunu kaydetti.
'De facto durumları kabul etmek mümkün değil'
Davutoğlu, Suriye sınırında meydana gelebilecek emri vakiler konusunda uyarıda bulunarak, şunları kaydetti:
''Bundan sonra da kimden hangi gruptan ve hangi gerekçeyle olursa olsun sınır güvenliğimize dönük her türlü tehdide karşı en etkin yöntem alınacak ve anında cevap verilecektir. İkinci olarak Suriye içindeki gelişmeler bağlamında, Humus'ta yoğunlaşan çatışmalar dolayısıyla ortaya çıkan boşluk, Rasulayn'da bir şekilde bu boşluğu doldurmak isteyen gruplar tarafından istismar edilmeye çalışılmaktadır. Zaten Suriye'de son derece kırılgan ve gerilimi yüksek savaş durumu var. Herhangi bir yeni emri vakiyle ya da de facto bir durum yaratma çabası bu kırılganlığı daha da artırır ve çok daha olumsuz neticeler doğmasına sebep olur. Tabii rejim, Kürtleri Araplara, Arapları Türkmenlere değişik etnik ve mezhebi grupları birbirine düşürmek için bazı taktik adımlar atabilir. Hiç kimsenin bu tür emri vakilere yönelmemesi, bu oyuna gelmemesi lazım. Bu emri vakinin tanınmasını, bırakın aksine çok daha yoğun çatışmalara sebebiyet verir. Suriye içinde herhangi bir mezhep ya da etnik temelli de facto durumları kabul etmek mümkün değil ve daha büyük krizlere sebep olur."
Suriye'nin geleceğinin, siyasi yapısının ne olacağı orada hangi birimlerin olacağı konusunun Suriye halkı tarafından seçilmiş parlamento oluştuğunda o halkın temsilcileri tarafından kararlaştırılacağını dile getiren Davutoğlu, "Bu o aşamada Suriye'nin iç meselesidir. Ama o seçilmiş parlamento oluşana kadar herkesin bu tür emri vakilerden ve de facto yaratma çabalarından uzak durması lazım. Bunun doğuracağı risk çok büyüktür" şeklinde konuştu.