Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü herkesten daha fazla desteklediğini ve muhtemelen hükümetin de diğer Suriyelilerin de muhalefetin de bunun farkında olduğunu" ifade ederek, "Biz rejime yönelik bir tehdit değiliz ama rejim de Guta ve İdlib bölgesindeki ihlalleri bir an önce durdurması lazım ki sağlıklı bir şekilde siyasi sürece gidebilelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TSK'nın Fırat Kalkanı Harekâtı'nda düzenlediği "El Bab" operasyonu sırasında "Oraya Esed'i devirmek için girdik" demişti. Erdoğan'ın açıklamaları Rusya ve Suriye tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Eski ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, "Türkiye'nin IŞİD'den petrol aldığı" yönündeki suçlamalarının anımsatılması üzerine Çavuşoğlu, "CIA'den bir belge geldi. Verdik bizim istihbaratımıza, incelediler. Kilis Belediyesinin asfalt şantiyesi. Bunun yazısını, raporunu gönderdik. CIA, bizden yazılı özür diledi" ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, yaklaşık bin YPG'linin etkisiz hale getirildiğini belirterek, bugüne kadar herhangi bir sivil kaybın olmamasının, harekatın başarısı için önemli olduğunu ve Türkiye'ye karşı sivillere yönelik uyarılarda bulunanlar için iyi bir ders niteliği taşıdığını söyledi.
Çavuşoğlu, "Nedense PKK/YPG terör örgütüne karşı biz ne zaman bir operasyon başlatsak her an herkes 'Teröre karşı bir operasyon başlatmayın' diyemiyor, siviller üzerinden bu harekatı önemsiz hale getirmeye çalışıyor ya da o kanaldan eleştiri getirmeye çalışıyor" dedi.
Çavuşoğlu, "Afrin'den sivillerin ve PYD/PKK üyelerinin çıkarılması konusunda Türkiye ile ABD arasında herhangi bir temas ya da pazarlığın olup olmadığı" sorusu üzerine, "ABD ile bir pazarlık ya da temasımız olmadı. Zaten ABD'nin burada bilinen bir mevcudiyeti yok. Belki istihbarat elemanları vardır. Onlar da sahada zaten gizli bir şekilde dolaşırlar ama ABD'nin böyle bir mevcudiyeti yok. Dolayısıyla ABD ile konuşacağımız bir konu da değil. Bizim ABD'den isteğimiz zaten bellidir: Bu terör örgütüne desteği kessinler, silah vermesinler, bir de gölge etmesinler. Bizim beklentimiz gayet açık ve nettir" diye konuştu.
Eski ABD'nin Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, "Türkiye'nin terör örgütü IŞİD'den petrol aldığı" yönündeki suçlamalarını anımsatan Çavuşoğlu, Kerry'den söz konusu iddialara ilişkin delilleri istediğini birkaç defa kendisine hatırlattığını anlattı.
Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"En son dedim ki 'bak ben delil veremedin diye açıklayacağım'. Sonra bize bir belge gönderdiler. CIA'den bir belge geldi. Verdik bizim istihbaratımıza, emniyetimizdeki arkadaşlar incelediler. Kilis Belediyesinin asfalt şantiyesi. Bunun yazısını, raporunu gönderdik. CIA, bizden yazılı bir şekilde özür diledi. Şimdi böyle iftira atmak öyle kolay bir şey değil ama şimdi YPG/PKK'ya verilen silahların kayıtları ortada. ABD veya başka ülkeler bunu inkar etmiyor."
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Afrin'de 30 kilometrelik güvenli bölge kurulması önerisini değerlendiren Çavuşoğlu, bunun teknik ekiplerin görüşeceği bir konu olduğunu ancak Türkiye'nin önceliğinin ABD ile güvenin yeniden tesis edilmesi olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, "Dolayısıyla böyle bir durumda gelen teklifi değerlendirmem çok mantıklı olmaz" diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Suriye'de hükümetle temasın olup olmadığına yönelik bir soruya karşılık, hala herhangi bir diplomatik temasın olmadığını belirtti.
Çavuşoğlu, "Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü herkesten daha fazla desteklediğini ve muhtemelen hükümetin de diğer Suriyelilerin de muhalefetin de bunun farkında olduğunu" ifade ederek, "Biz rejime yönelik bir tehdit değiliz ama rejim de Guta ve İdlib bölgesindeki ihlalleri bir an önce durdurması lazım ki sağlıklı bir şekilde siyasi sürece gidebilelim. Sanırım YPG konusunda da farklı düşünmüyoruz. Yani YPG'nin de Suriye'yi bölmek isteyen bir terör örgütü olduğu konusunda rejim de aynı şeyi düşünüyor. Rejimi destekleyen ülkelerin bize söylediği de bu zaten. İlişkilerimiz yok diye belli konuda da zıt düşünecek değiliz. YPG'nin oluşturduğu tehdit sadece bize yönelik değil, Suriye'nin geleceğine de yönelik" görüşünü dile getirdi.
Suriye hükümetiyle Kudüs konusunda da aynı çizgide olduklarını hatırlatan Çavuşoğlu, "Herhangi bir temasımızın olmaması her konuda hem fikir olmamamızı gerektirmez" dedi.
Rusya ile ilişkilere yönelik bir sıkıntı olmadığını belirten Çavuşoğlu, temasların sürdürüldüğünü vurguladı. Çavuşoğlu, Astana sürecine ilişkin olarak da "Ruslar bir sonraki Astana toplantısının bakanlar düzeyinde olmasını önerdi. Biz de 'olabilir' dedik detaylarını arkadaşlarımız görüşecek. Mart ayının ikinci haftasının başında Astana toplantısı olacak" ifadelerini kullandı.
Türkiye ile AB zirvesi 26 Mart'ta Varna'da yapılacak Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Konseyi Dönem Başkanı olan Bulgaristan'ın Başbakanı Boyko Borisov'un, 26 Mart'ta Bulgaristan'ın Varna kentinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir araya geleceğinin belirtilmesi üzerine şunları söyledi:
"AB ile her ne kadar fasılların açılması konusunda bir sorun yaşasak da onlar da bizimle ilişkileri belli bir seviyede tutmak istiyor. Esasen onlar Türkiye elimizden gitmesin derdindeler. Biz de onlara 'bize samimi yaklaşın' diyoruz. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi ve güvenlikle ilgili göç ve diğer konularda işbirliğinin devam etmesinde fayda var."