Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Suudi Arabistan'ın Türkiye'deki üslerde keşif çalışması yaptığını belirterek, Suudi uçaklarının İncirlik’e geleceğini açıkladı. “Türkiye ve Suudi Arabistan’la Suriye’de kara operasyonuna girebiliriz” diyen Çavuşoğlu, “Kaç uçak gelecek sayısı belli değil” diye konuştu.
PYD'yi terör örgütü olarak görmediğini açıklayan ABD'ye de "Tercihini yap, ortağın kim?" diye soran Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "Terör örgütüyle mi yola devam edeceksin Türkiye ile mi? " dedi. Suudi Arabistan'la Suriye’de aynı düşündüklerini belirten Çavuşoğlu, "Suudi Arabistan şimdi Türkiye’ye uçak gönderiyor. Geldiler, üslerde keşif çalışması da yaptılar. “Gerekirse asker de gönderebilirim” dedi. Bu Suudi Arabistan’ın Suriye’deki terörle mücadele konusundaki kararlılığının bir göstergesi" diye konuştu.
Uluslararası Suriye Destek Grubu’nun “ateşkes kararı” toplantısı için Almanya’nın Münih kentine giden Çavuşoğlu’nun yolda Milliyet’ten Abdullah Karakuş’un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
“PYD’nin bir terör örgütü olduğunu başından beri Amerika’ya söylüyoruz. Suriye’de PYD ve YPG dışındaki Kürtlere bakışımız belli. PYD, YPG, PKK aynı. İçinde kilit noktalarda çok sayıda Kandil’den gelen terörist var. Biz bunu belgeleriyle raporlarıyla Biden’a verdik. Bu kadar anlatmamıza rağmen DAEŞ ile mücadelede bir terör örgütünü ortak gibi görmek büyük bir yanılgı. Terör örgütleriyle birlikte olmak suya düşen yılana sarılır derler ya onun da ötesinde. Hatta kırmızı başlıklı kız masalındaki kurttan daha beter bir durummuş.
Son günlerde PYD Rusların da desteğiyle muhalefete saldırıyor. Peki muhalefet kim? Amerika’yla desteklediğimiz muhalefet. Birlikte eğit-donat yaptığımız muhalefet. Bizim de doğal olarak bu soruyu sormaya hakkımız var: Tercihini yap. Ortağın kim? Terör örgütüyle mi yola devam edeceksin Türkiye ile mi? Desteklediğiniz PYD desteklediğiniz muhalefete saldırıyor. Peki hangisini tercih edeceksiniz? Artık Amerika’nın bir karar vermesi lazım. ABD 5 sene önceki tespitlerimizi dinlemeyerek büyük bir yanılgı içine düştü. Şimdi bize hak vermeye başladılar.
Suudi Arabistan şimdi Türkiye’ye uçak gönderiyor. Geldiler, üslerde keşif çalışması da yaptılar. “Gerekirse asker de gönderebilirim” dedi. Bu Suudi Arabistan’ın Suriye’deki terörle mücadele konusundaki kararlılığının bir göstergesi. Buradaki terör örgütlerinin arkasına sığınacağımıza 65 ülke havadan karadan DEAŞ terör örgütünü temizlememiz lazım. Böyle olursa Rusya’nın DEAŞ mı Esad mı gibi “daha iyi şeytanı seçin” deme durumuna da gelinmez. Askerlerin Türkiye üzerinden geçmesi bir temenni, planlanmış bir şey değil. Nasıl Suudi Arabistan uçak gönderiyor, “gerektiği zaman kara operasyonu için asker de gönderebilirim” diyor. Bu uçaklar İncirlik’e gelecek. Kaç uçak gelecek sayısı belli değil.
Suudi Arabistan ile askeri ve savunma sanayi alanında çok ciddi işbirliğimiz var. Suriye’de aynı düşünüyoruz. Suudi Arabistan’ın teklif ettiği teröre karşı koalisyonun, teröre karşı askeri birliğin güç oluşturma inisiyatifine destek verdik. Bunun içinde istihbarat olacak, asker olacak, diğer unsurlar olacak. Eğer uygulanabilirse faydalı olabileceğini düşünüyoruz ve destek verdik. Katar’la da ilişkilerimiz bu seviyede. Birleşik Arap Emirlikleri ile Mısır’dan dolayı ilişkilerimizde bir soğuma olmuştu. Şimdi ilişkilerimizi iyiye getirmek konusunda karşılıklı adımlarımız devam ediyor. Resmi davet de geldi. Abu Dabi’ye gideceğim.
Körfez ülkeleriyle işbirliğimizi iyi tutmamız bölgenin faydasına. Bu işbirliği, bölgenin güvenliği ve istikrarı için önemli. Suriye, DEAŞ ile mücadele konusunda Türkiye ve Suudi Arabistan başından beri kara operasyonundan yana. Tüm koalisyon toplantılarında biz “DEAŞ ile mücadele edeceksek böyle kapsamlı bir strateji, sonuç odaklı strateji olması lazım” diyoruz. Kara operasyonu da olması lazım. “Türkiye ve Suudi Arabistan biz hepimiz kara operasyonuna girebiliriz” dedik.
Suriye’de güvenli bölge teklif ederken ciddiye almadılar, Avrupalılar da. Merkel başta olmak üzere Avrupalılar da şimdi bu konuyu düşünmeye başladı. Ama neden? “Mülteci akınını durdurabilir mi bu” diye. Biz güvenli bölgeyi kendimiz için değil, buradaki Suriyeliler için istedik. Uçuşa yasak bölgeyi de güvenliğini sağlamak için. Şimdi Rusya bombalıyor, ne anlamı var? Amerika, Rusya çizgisine çok yanaştı. Ruslarla birlikte bu siyasi çözümü gerçekleştirebileceklerine inananlar var. Bu nedenle Amerika yönetimi de eleştirilmeye başlandı. Biz son derece objektif tespit ve öneriler yapıyoruz. PYD içinde PKK’lılar var mı, Amerikalılar buna yanıt versin. Biz belgelerini verdik, gerekirse bir daha veririz.
Bir terör örgütü ile mücadele ederken başka bir terör örgütüne sığınmak, 65 ülkenin içinde bulunduğu bu koalisyon için bir acziyet. “Biz yapamıyoruz, terör örgütü yapsın” der gibi. Bunlara silah vermek çok tehlikeli. Bunlara verilen silahların piyasada satıldığını görüyoruz. Bu tür silahlar genelde terör örgütlerinin eline geçer.
Biz Suriye’de de Irak’ta da her iki ülkenin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunuyoruz. Bu duruşumuzu Barzani de biliyor. Peşmergeye askeri destek de veriyoruz. 2 bin 500 civarında Peşmergeyi Kuzey Irak’taki kamplarda eğittik. Başika’daki kampta da eğitiyoruz. Sünni Araplar, Yezidiler, Türkmenler, Kürtler var. Biz Kürtlere niye eğitim veriyoruz, DEAŞ’a karşı mücadele etmeleri için. Irak bu sayede kaybettiği toprakları alsın. Yoksa Kuzey Irak’ın bağımsızlığı için vermiyoruz.
İsrail ile Türkiye’nin iki şartı konusunda görüşmeler devam ediyor. İki sene önce geldiğimiz noktayla şuan geldiğimiz nokta arasında bir fark yok. Şartlar aynı, katedilen mesafe de aynı. Önemli olan prensip anlaşmalarının uygulaması. Bunun neden geciktiğini izah ettik. İsrail yanaşmak istemedi. Gezi olayları, 17-25 Aralık, seçimler, Ak Parti gidiyor, gerek kalmayacak diye bakıyordu. 1 Kasım’dan sonra işin ciddiyetini yeniden anladılar. Yani hemen hemen aynı yerdeyiz. İsrail ve Amerika’nın Hamas’a karşı tutumunda değişiklik var. Bir çözüm olacaksa, Hamas’ın da masada olması gerektiğini düşünüyorlar. Şu an bizim Hamas’la olan temasımızın İsrail’e faydası var.
Rusya YPG ve PYD’ye destek veriyor, şubesini Moskova’da açtılar, haritayı da görüyorsunuz. Kuzeyden Akdeniz’e inen bir koridor. Amerika bunu destekliyor mu, desteklemiyor mu? Bunu da söylemeli. Amerika Rusya ile beraber mi hareket ediyor, etmiyor mu? Spekülasyonlar var. Amerika bizim müttefikimiz. DEAŞ’a karşı koalisyonun içindeyiz. Üslerimizi açtık. Biz de aktif katılım sağlıyoruz. Ama arazideki boşluğu Rusya doldurdu. Rusya’ya karşı hiç kimsenin sesi çıktığı yok.
En güçlü itirazı Türkiye yapıyor, diğerleri cılız. Havadan saldırıyor ve kararlara uymuyor. Yüzde 12 DEAŞ’a, yüzde 88 muhaliflere saldırıyor. Biz ne istiyoruz, siyasi çözüm. Bunun için ateşkes, Rus saldırılarının durması, kuşatmaların kalkması, insani yardımların ulaştırılması lazım. Kuşatma altındaki insanları açlıktan ölüme terkediyorlar. Bu bir suç. Şu andaki tablo Esad rejimine hizmet ediyor. Asıl soru şu: Rusya’yı kim durduracak? BM mi, NATO mu, Amerika mı ikna edecek?
PYD’nin amacı Suriye’de kendisine bir devlet oluşturmak. PYD ile Kuzey Irak’taki Kürtlerin duruşu aynı değil, hedefleri de aynı değil. Zamanında Kobani’ye peşmergelerin gelmemesini istemelerinin nedeni bu.
Oradaki Kürtler buradaki gibi bölgede bir bütün halinde değil. Ne ideolojisini, ne yaşam biçimini, ne zulmünü asla paylaşmazlar. Kürtlerin hepsi bu terör örgütlerinin arkasında, doğru değil bu. Suriye’de de sadece YPG veya PYD değil muhalefetin içinde de çok ciddi Kürt gruplar var. Ve bunlar da kesinlikle PYD yönetiminin altında yaşamak istemiyor.