Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer, 17 Aralık sonrası gerilen AKP ve Fethullah Gülen cemaati ilişkileri sonrası geçtiğimiz gün ATV-A Haber ortak yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Gülen hakkında kırmızı bülten çıkacağı yönünde ifadeler kullanması sonrası bunun gerçekleşebilme ihtimali var mı sorusuna açıklık getirdi. 2001-2005 yılları arasında Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğini yapmış olan Faruk Loğoğlu'nun, 2004'te Abdullah Gül'ün görevde olduğu Dışişleri Bakanlığı'ndan Amerika'ya bir refererans mektubu yazıldığını belirttiğini dile getirdi. Loğoğlu, bu mektubun gerekçesini ise "Gülen’in daimi ikamet için‘Greencard’ başvurusu vardı. O başvuruyu güçlendirmek ve kartın alınmasını kolaylaştırmak için yazılmıştı" sözleri ile açıkladı.
Çakırözer, Loğoğlu'nun sözlerini aktarırken, "hükümetin Gülen hakkında öyle kırmızı bülten filan çıkaramayacağını, çıkarsa dahi, Amerikan yönetimi onu iade etmez. Çünkü elinde bazı belgeler var. O belgeleri, iadeyi isteyen Türk makamlarının önüne koyuverir!” ifaderini kullandığını belirtti.
Utku Çakırözer'in Cumhuriyet gazetesinde "Amerikan arşivinde TC antetli Gülen mektubu" başlığıyla yayımlanan (10 Mart 2014) yazısı şöyle:
Hükümet kırmızı bülten çıkaracağı Gülen’e referans yazmış.
Yolsuzluk operasyonunun başladığı 17 Aralık’tan sonra Gülen cemaati ile köprüleri atan Başbakan Tayyip Erdoğan son olarak da ABD Başkanı Obama ile görüşmesinde Fethullah Gülen’in iadesini gündeme getirdiğini açıklamıştı. Erdoğan geçen hafta katıldığı bir TV programında, “Sayın Obama ile de bu konuları görüştüm. Oradan da umutluyum. Gereken her şeyi söyledim. ‘Ülkemdeki huzursuzluğun kaynağındaki kişi sizdedir, Pensilvanya’dadır’ dedim, bu kadar açık söyledim. ‘Ben de sizden gereğini bekliyorum’ dedim. ‘Çünkü benim ülkemin iç güvenliğini tehdit edenler sizdeyse, siz de buna karşı gerekli tavrı koymalısınız’ dedim. Bunları bu kadar açık kendisine söyledim. Olumlu baktı. Yani ‘Mesaj alınmıştır’ dedi” açıklamasını yapmıştı.
Beyaz Saray’dan görüşmede böyle bir talebin gündeme gelmediği bilgisi basına sızdırılmış olmasına karşın AKP hükümetinin Gülen hakkında bir dava açıp açmayacağı merak konusu. Böyle bir durumda ABD yönetimi, Ankara’dan kırmızı bülten eşliğinde yapılacak iade başvurusuna acaba nasıl bir tepki verecek?
AKP hükümete geldiğinde Türkiye’nin Washington Büyükelçisi (2001-2005) olarak görev yapan eski Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Faruk Loğoğlu’ndan kafamızdaki bu sorulara sürpriz bir yanıt aldık:
“Hükümet Gülen hakkında öyle kırmızı bülten filan çıkaramaz. Çıkarsa dahi, Amerikan yönetimi onu iade etmez. Çünkü elinde bazı belgeler var. O belgeleri, iadeyi isteyen Türk makamlarının önüne koyuverir!”
Böylesine kritik öneme sahip olan bu belgeler neler? İçlerinde ne tür mesajlar var? Loğoğlu’ndan aktarmaya devam edelim.
“Sanırım 2004 yılıydı. Ben Washington’da büyükelçiyim. Ankara’dan Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yazı geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı’na yazılmıştı. Konsolosluk İşleri Genel Müdürü imzalı. Ekinde de 6 ya da 7 sayfalık bir mektup vardı. Fethullah Gülen ile ilgili. Bu mektubu Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na resmi kanaldan iletmem isteniyordu.”
Loğoğlu bu yazıyı Amerikan tarafına iletmeyi reddetmiş:
“Bakanlıkta yazıyı gönderen birime ‘ABD yönetiminden bize bu yönde bir talep gelmemişken, niçin bu yazının verilmesi gerektiğini bana bildirin’ diye sordum. Birkaç ay boyunca yanıt verilmedi.”
Ancak Erdoğan hükümetinin, mektubun Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na iletilmesi konusundaki ısrarı sona ermemiş. Birkaç ay sonra Başbakan Erdoğan ile birlikte Washington’a giden Dışişleri Bakanı Abudllah Gül aynı talebi bu kez sözlü olarak yinelemiş. Loğoğlu o görüşmenin ve daha sonra ABD yönetimi ile yapılan görüşmenin ayrıntılarını şöyle anlattı:
“Abdullah Gül gayet nazik bir şekilde, ‘Size bir şey göndermiştik. Eğer sakıncası yoksa onu Amerikan Dışişleri’ne verebilir misiniz’ dedi. Ben de bunun üzerine özel bir randevu almadan, başka bir vesile ile Amerikan Dışişleri Bakanlığı’na gittiğimde, Amerikan Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Marc Grossman’a bu yazıyı ilettim. İletirken de ‘Dışişleri Bakanımız bu yazıyı size vermemi istedi’ diyerek ilettim. Yani resmi kanaldan bir iletim olmadı. Gayri resmi biçimde ben verdim.”
Loğoğlu’na referans mektubunun gerekçesini de sorduk:
“Gülen’in daimi ikamet için‘Greencard’ başvurusu vardı. O başvuruyu güçlendirmek ve kartın alınmasını kolaylaştırmak için yazılmıştı. Sonra Amerikalılar neye göre karar verdi, o mektubun bir yararı oldu mu olmadı mı bilemiyorum.”
Peki mektubun içeriğinde ne vardı?
“Bir sayfalık bir üstyazı. Dışişleri Bakanlığı’nın yazısı. Altında da 6-7 sayfalık bir ek. Gülen’in avukatlarının kaleme aldığı bir yazı. Fethullah Gülen hakkında genel ve hukuki bilgi veriyor. Türkiye’de hakkındaki davalardan beraat ettiğini belirtiyor.”
Hükümet, Amerikan yönetimine Gülen için nasıl bir referans vermişti? Loğoğlu’nun hafızasında kalanlar şöyle:
“Çok yıl oldu. Hatırlayabildiğim kadarıyla onu ‘iyi bir din adamı’, ‘hayatını eğitime adayan bir insan’ ve ‘muteber’ bir kişilik olarak tanıtıyorlardı. ‘Filantropist (topluma hizmet eden)’ yanını da özellikle vurguluyorlardı.”
Gülen hakkında AKP hükümeti tarafından yazılan referans mektubunun ABD yönetimine verilmesine aracılık eden eski Washington Büyükelçisi Loğoğlu’nun anlattıklarından çıkan sonuç şu: Türkiye kırmızı bülten çıkartıp isteyecek olursa ABD yönetimi bu talebe, “Zamanında siz bu isim için Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yazı gönderip böyle böyle dememiş miydiniz” karşılığını verebilir. Peki, bu yanıtı alacağını bile bile Erdoğan kırmızı bülten çıkarabilir mi
Erdoğan’ın Obama ile görüşmesini aktarış biçimi ABD başkentinde yoğun biçimde tartışılıyor. Geçen hafta Washington’da Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile görüşmeler yapan CHP heyetinin izlenimlerini Bursa Milletvekili Aykan Erdemir şöyle aktardı:
“Başbakan’ın o sözleri ABD’de tahmin edilemeyecek kadar büyük rahatsızlık yaratmış durumda. Görüşmeyle ilgili iki başkentten yapılan resmi açıklamalar vardı. Bunun dışına çıkılarak verilen demeçleri ‘Başkan’ın ağzına laf koymak’ olarak görüyorlar. ABD ile ilişkilerin, Türkiye’de iç politika malzemesi yapılmasından son derece endişeliler.”
Görüşmelerde ABD dış politikasında etkili aktörlerin en çok merak ettiği konu 17 Aralık soruşturmalarının 30 Mart seçimlerine nasıl etki edeceği üzerine olmuş. Erdemir, “Herkes AKP’nin seçmen tarafından cezalandırılacağından yani oyunun düşeceğinden emin. Merak edilen ise bu düşüşün kaç puan olacağı” diyor.