Dışişleri'nden İlerleme Raporu açıklaması ANKARA (A.A)

-Dışişleri'nden İlerleme Raporu açıklaması ANKARA (A.A) - 12.10.2011 - Dışişleri Bakanlığı, 2011 AB İlerleme Raporu'nda, metodoloji itibarıyla, Türkiye'de birçok alanda sağlanan önemli gelişmelerin yeterli ölçüde işlenmediğinin ve zaman zaman fazla ayrıntıya ve genellemelere yer verildiğinin gözlemlendiğini bildirdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, AB Komisyonu'nun, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile katılım müzakereleri kapsamında Türkiye'nin AB müktesebatına uyumu konusunda son bir yıl içindeki gelişmeleri ve bu çerçevede katedilen mesafeye dair görüşlerini yansıtan 2011 yılı İlerleme Raporu ve AB'nin genişleme gündemine ilişkin tespit ve değerlendirmelerini içeren Genişleme Stratejisi Belgesi'ni bugün yayımladığı hatırlatıldı.  Yıl içindeki ilerlemelerin yer aldığı raporda, Türkiye'nin AB'ye üyelik yükümlülüklerini yerine getirme yönündeki gayretleri ve müktesebata uyum konusunda muhtelif alanlarda yaptığı çalışmaların ortaya konulduğu belirtilen açıklamada, müktesebata uyum bağlamında dile getirilen beklentilerin, tam üyelik aşamasına kadar geçecek dönem zarfında ilerleme raporlarında azalarak yer almaya devam etmesinin tabii olduğu vurgulandı. ''Ancak, raporda, metodoloji itibarıyla, Türkiye'de birçok alanda sağlanan önemli gelişmelerin yeterli ölçüde işlenmediği ve zaman zaman fazla ayrıntıya ve genellemelere yer verildiği gözlemlenmiştir'' denilen açıklamada, bu tespitin, rapor hazırlanırken Türkiye'deki ilerlemelerden ziyade, beklenti ve eksikliklere yoğunlaşıldığı intibasını güçlendirdiği dile getirildi. Böyle bir yaklaşımın objektif ve adil bir değerlendirme yapmak açısından uygun bir yöntem olmadığının düşünüldüğü vurgulanan açıklamada, şunlar ifade edildi: ''Rapor incelendiğinde, siyasi reformlar bağlamında aşağıdaki hususlara değinilmektedir. Bu çerçevede, -12 Eylül 2010 tarihli referandumla kabul edilen Anayasa Değişikliği Paketi'nin uygulanmasına yönelik adımlar; -HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin yapısı ve görevlerine dair kabul edilen kanunlar dahil yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının artırılmasını teminen sürdürülen yargı reformu çalışmalarında sağlanan ilerleme; -Hükümetimizin AB'ye katılım sürecine bağlılığını muhtelif kereler teyit etmesi ve bu bağlamda AB Bakanlığı'nın tesisi; -Ülkemizin BM İşkenceyle Mücadele Sözleşmesinin Ek İhtiyari Protokolü'nü (OPCAT) onaylaması; -Vakıflar Kanunu'na eklenen geçici 11. madde gibi önlemlerle gayrimüslim cemaat vakıflarının mülkiyet haklarının daha da geliştirilmesine yönelik çalışmalar; -Azınlık okullarına verilen destek; -Romanlara yönelik atılan adımlar; -Toplanma özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, kültürel haklar alanlarında genel olarak kaydedilen ilerlemelere işaret edilmesi memnuniyet vericidir.'' İlerleme Raporu'nda 1982 anayasasının yerini alacak yeni bir anayasa hazırlanması konusunda Türkiye'de oluşan toplumsal mutabakata da değinildiği belirtilen açıklamada, esasen, geniş katılımlı ve kapsayıcı bir danışma süreci sonucunda hazırlanacak ve toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçlarına cevap verecek yeni bir anayasanın kabulüyle birlikte raporda yer alan beklentilerin de büyük ölçüde karşılanmış olacağına işaret edildi. Raporun, ''Ekonomik Kriterler'' kısmında ise Türkiye'nin işleyen bir pazar ekonomisine sahip olduğunun bir kez daha vurgulandığı ifade edilen açıklamada, ''Ayrıca, 2010 yılı içinde ve 2011 yılı başında yakalanan yüksek büyüme hızı; başarılı bütçe performansı ile kamu finansmanı konusundaki iyileşmeler; istihdam alanında kaydedilen büyüme ve buna mukabil işsizlik oranındaki düşüş; ticaret ve ekonomide AB'yle yakalanan yüksek bütünleşme seviyesi takdirle ifade edilmektedir'' denildi. Türkiye'nin, gerekli kriterleri karşılayarak AB'ye katılım yönünde güçlü bir kararlılığa sahip olduğu vurgulanan açıklamada, bu irade ışığında reform ve AB müktesebatına uyum çalışmalarının hız kazanarak devam edeceği belirtildi. Raporda değinilen birçok beklenti ve önerinin, esasen reform süreci kapsamında ilerleme sağlama öngörülen alanları yansıttığına işaret edilen açıklamada, ''Nitekim, hükümetimiz tarafından açıklanan Ulusal Programlar ve Eylem Planı'nda yer alan öncelikler çerçevesinde gerçekleşen ve gerçekleşecek olan mevzuat değişiklikleri veya uygulama alanına yönelik çalışmalar, Türkiye'yi katılım hedefine her geçen gün daha da yaklaştırmaktadır'' ifadesi kullanıldı. Açıklamada, 12 Haziran genel seçimlerinin akabinde başlayan yasama tatilinin ardından, gündeminde önemli sayıda reform yasaları bulunan TBMM'nin 1 Ekim 2011 tarihinde yeni yasama dönemine başladığı ifade edilerek, TBMM'nin AB müktesebatıyla uyum ve siyasi ve ekonomik reformlar istikametindeki çalışmalarına kararlılıkla devam etmesinin beklendiği bildirildi. -Kıbrıs- Raporda, ''Kıbrıs'' konusuna da değinildiği belirtilen açıklamada, Kıbrıs sorununun çözümünün ve Türkiye'nin AB üyeliğinin iki farklı süreç olduğu ifade edildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Türkiye, şimdiye kadar Ada'da devam eden müzakere sürecine her türlü desteği vermiş ve garantör ülke hak ve yükümlülükleri uyarınca müzakerelerin en kısa sürede anlaşmayla sonuçlanmasını somut katkılarıyla teşvik etmiştir. Nitekim, raporda da belirtildiği üzere, ülkemizin kapsamlı çözüme yönelik desteği BM Genel Sekreteri tarafından da teslim edilmiştir. Bu çerçevede, ülkemiz, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'ta yıl sonuna kadar kapsamlı bir çözüme varılması beklentisi doğrultusunda, Kıbrıs Türk tarafının kararlılıkla sürdürdüğü yoğun ve samimi çabalara tam destek vermektedir. Hal böyleyken, Genişleme Strateji Belgesi'nde Türkiye'nin müzakerelere katkılarını artırması beklentisine dair ifadeler yer alması yadırganmıştır. Raporda, Ek Protokol konusuna da Rum tarafının zaviyesinden tek yanlı bir anlayışla değinilmektedir. Türkiye'nin Kıbrıs'la ilgili tüm kısıtlamaların kaldırılması anlayışını taşıdığı 2006 yılında önerdiği Eylem Planı ve o tarihten bu yana AB tarafınca son olarak geçtiğimiz yıl sonunda Belçika dönem başkanlığı ve Komisyon tarafından getirilen inisiyatifte olduğu gibi defaatle kanıtlanmıştır. Raporda tüm bu girişimlerin Rum tarafının olumsuz tutumu nedeniyle akim (Sonuçsuz) kaldığının göz ardı edilmesi önemli bir eksikliktir.'' Genişleme Strateji Belgesi'nde, Güney Kıbrıs Rum yönetiminin Doğu Akdeniz'deki tek taraflı girişimleri nedeniyle ortaya çıkan ihtilafa da taraflı bir bakış açısıyla değinildiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: ''Kıbrıs Rum tarafının, Ada'nın tümü üzerinde hak sahibi olmadığının ve Kıbrıs Türkleri adına karar verme yetkisi bulunmadığının en açık kanıtı olan BM kapsamlı çözüm görüşmelerinin devam ettiği bir dönemde, Rum tarafından, bu tür provokasyonlara başvurmak yerine çözüm sürecine odaklanması, bu yönde irade ortaya koyması, dolayısıyla sondaj faaliyetlerini durdurması beklenmelidir.  Hal böyleyken, adalet ilkesi göz ardı edilerek konuya 'AB üyelerinin egemenlik hakları' açısından yaklaşılması, Rum tarafının tek yanlı üyeliğini dayatma çabası içermekte ve AB'nin dayandığı temel prensiplerle çelişmektedir. Bu konunun iyi komşuluk ilişkileriyle bir alakası bulunmamakta olup, Rumların Ada'nın ortak sahibi ve asıl muhatapları olan Kıbrıslı Türkler ile anlaşmaları gerekmektedir. Bölgede barış ve işbirliğinin tesisine katkı sağlayacak kalıcı bir uzlaşıya varılması ve Kıbrıs'ın doğal kaynaklarının Ada'nın ortak sahibi olan iki halk tarafından hakça paylaşılması ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Nitekim, KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Eroğlu 24 Eylül 2011 tarihinde New York'ta BM Genel Sekreteriyle yaptığı görüşmede bu konuda bir çıkış yolu önerisi sunmuş, ancak Rum tarafı bilahare BM aracılığıyla kendilerine iletilen ve çözüm sürecine olumlu bir katkı sağlayabilecek bu öneriye yapıcı bir anlayışla yaklaşmak yerine iade cihetine gitmiştir.'' -''Çok daha kapsamlı bir işbirliği beklemektedir''- Diğer taraftan, terör örgütü PKK'nın AB'nin terörist örgütler listesinde yer aldığının raporda bir kez daha belirtildiğine işaret edilen açıklamada, örgütün eylemlerinde son dönemde görülen artışa değinildiği bildirildi. Açıklamada, ''Bu çerçevede, ülkemiz PKK terör örgütüyle mücadele konusunda Avrupalı ortaklarından çok daha kapsamlı bir işbirliği beklemektedir' ifadesi yer aldı. Türkiye'nin dış politika alanında attığı yapıcı adımların gerek İlerleme Raporu'nda gerek Genişleme Stratejisi Belgesi'nde yansıtılmış olmasının memnuniyetle karşılandığına değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ''Ülkemizin bölgesel barış ve istikrarın güçlendirilmesi yönündeki çabaları çerçevesinde özellikle Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da yaşanan dönüşüm sürecine katkısına övgüyle değinilen Genişleme Stratejisi Belgesi'nde dinamik ekonomisi, önemli bölgesel rolü ve AB'nin dış politika ve enerji güvenliğine katkısıyla ülkemizin AB'nin güvenlik ve refahı bakımından kilit önemi haiz olmasına yapılan atfı da doğru ve olumlu bir tespit olarak görmekteyiz. Türkiye, stratejik hedefi olan AB üyeliği istikametinde üzerine düşenleri yerine getirmeyi sürdürecektir. Ancak, AB'nin Türkiye'ye yönelik taahhütlerini yerine getirmesini beklemek de ülkemizin doğal hakkıdır. İlerleme Raporu'nda yer alan hususlara ilişkin ayrıntılı görüş ve değerlendirmelerimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da Komisyon'a iletilecektir.''