Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) tarafından hazırlanan "Türkiye İşçi Sınıfının Görünümü 2021" kitabı yayımlandı. Buna göre, çalışma hayatının dört büyük sorununun işsizlik, düşük ücret, kayıtdışı istihdam ve uzun çalışma saatleri olduğu belirlendi. İşçilerin yaklaşık yüzde 71,7’si çalışma hayatının en önemli sorununu işsizlik olarak ifade ediyor. Çalışma hayatının diğer en önemli sorunları yüzde 65,2 düşük ücret, yüzde 44,8 kayıt dışı istihdam, yüzde 43 uzun çalışma süreleri yer aldı.
DİSK-AR, "Türkiye işçi sınıfının durumunu ortaya koymayı" hedeflediğini ifade ettiği araştırmasının sonuçları kitap olarak yayımlandı. Türkiye’de 15 yaş ve üzeri ücretli çalışan nüfusu (kamu görevlileri hariç) kapsayan araştırmanın saha çalışması Ekim-Kasım 2021 tarihleri arasında yapıldı. DİSK-AR tarafından planlanan araştırma Doç.Dr. M. Hakan Koçak koordinatörlüğünde yürütüldü. Friedrich Ebert Vakfı (FES) Türkiye Temsilciliği tarafından desteklendi. 2004 kişi ile yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmanın saha çalışması Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi tarafından gerçekleştirildi.
DİSK-Ar tarafından yayınlanan kitapçıkta şu sonuçlar paylaşıldı:
İşçilerin yaklaşık yüzde 71,7’si çalışma hayatının en önemli sorununu işsizlik olarak ifade ediyor. Çalışma hayatının diğer en önemli sorunları yüzde 65,2 düşük ücret, yüzde 44,8 kayıt dışı istihdam, yüzde 43 uzun çalışma süreleridir.
İşçilerin ücretlerinden memnuniyet oranı oldukça düşük. İşçilerin sadece yüzde 31’i yaptığı işe karşılık adil bir ücret aldığını belirtiyor.
İşçilerin yüzde 60’ı çalışma saatlerinin uzun olduğunu ifade ediyor. Yasal çalışma süresi olan 45 saatin üzerinde çalışan işçilerin oranı yüzde 59,3’tür. İşçilerin yüzde 37’si son 12 ayda fazla mesai yaptığını söylüyor.
İşçilerin yüzde 53,3 kiracı, yüzde 42’si ev sahibi yüzde 4,8’i ise ev sahibi değil ancak kira da ödemiyor. TÜİK’e göre Türkiye çapında konut sahipliği yüzde 58,8 iken işçilerde bu oran yüzde 42’ye geriliyor.
İşçilerin büyük bölümü yıllık izinlerini ya evde ya da memlekette/köyde geçiriyor. İşçilerin yüzde 42’si yıllık izinlerini evde geçirdiğini belirtiyor. Yüzde 33’ü ise memlekete veya köye gittiğini belirtiyor.
Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 47’si 10’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde istihdam ediliyor. 10-30 işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerin oranı yüzde 27 iken 100-249 işçi çalıştıran işletmelerde çalışan işçilerin oranı ise yüzde 7,8’dir.
İşçilerin yalnızca yüzde 26,9’u başkanlık sistemini olumlu olarak beyan ederken, yüzde 44,5’i başkanlık sistemini olumsuz değerlendiriyor. Kadınların yaklaşık yüzde 47’si, erkeklerin yüzde 43,5’i başkanlık sistemini olumsuz değerlendiriyor. Eğitim seviyesi artıkça başkanlık sistemini olumsuz bulanların oranı artıyor.
İşçilerin yüzde 66,5’i Hükümet’in göçmenler/sığınmacılar hakkındaki politikasını olumsuz buluyor. Kadınların yüzde 67,7’si, erkek işçilerin ise yüzde 66’sı Hükümet’in göçmenler/sığınmacılar hakkındaki politikasını olumsuz buluyor.
Erkek işçilerin yüzde 55,3’ü kadınların çalışmak için eşlerinden izin alması gerektiğini düşünüyor. Kadınların yüzde 28’i bu görüşü paylaşıyor.
Kadın işçilerin yüzde 65’i ev içi bakım yüklerinin kadının sorumluluğu ifadesinin yanlış olduğunu söylemektedir. Bir başka ifadeyle kadınların büyük çoğunluğu geleneksel cinsiyete dayalı iş bölümü̈ etrafında bakım rollerinin sadece kendilerine tanımlanmış olmasını kabul etmezken, erkeklerin yarısından daha azı bu rol paylaşımına karşı çıkmakta ve çocuk hasta ve çocuk bakmak yalnızca kadın işi değildir diye düşünmektedir.
İşçilerin yaklaşık yarısı kadına yönelik şiddeti önlemek üzere Türkiye tarafından onaylamış olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını yanlış bulmaktadır. Kadınların yüzde 56’sı, erkeklerin yüzde 44,5’i İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını olumsuz bulmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını doğru bulan işçilerin oranı erkeklerde yüzde 24,1, kadınlarda yüzde 18,7 düzeyinde kalmaktadır.
Ev işlerine ve bakıma 1-3 saat süre ayıran kadınların oranı yüzde 47,6 iken, erkeklerde bu oran yüzde 34,8 ile sınırlı kalmaktadır. Ev işlerine ve bakıma 3-6 saat ayıran kadınların oranı yüzde 23,7 iken erkeklerin oranı ise yüzde 9,7’dir. Ev ve bakım işlerine sadece 0-1 saat ayıran kadınların oranı yüzde 14,6 iken, erkeklerin yüzde 24,3’ü 0-1 saat arasında ev içi işler ve bakım rollerine ilgili zaman ayırdığını söylemiştir. Ev ve bakım işlerine hiç zaman ayırmayan kadınların oranı yüzde 7,6 ile sınırlı kalırken, erkeklerin oranı yüzde 29’a yükselmektedir.
Salgında işçilerin yüzde 55’i borçlarının arttığını, yüzde 27’si faturalarının, yüzde 25’i ise kredi kartı borcunun ödenemediğini belirtilmiştir. Salgında işçilerin borçluluğunun ciddi bir biçimde artmış, geçim zorlaşmıştır.
İşçilerin yüzde 66,4’ü salgında harcamaları azalttığını, yüzde 49,6’sı ise ucuz besinlere yöneldiğini ifade etmiştir. Araştırmaya katılan işçilerin yüzde 32,4’ü kredi kartlarını daha fazla kullandıklarını ifade etmişlerdir. Salgın ve ekonomik kriz dönemlerinde hane ekonomisini sürdürebilmek için alınan önlemlere cinsiyete göre bakıldığında eğilimin farklılaşmadığı görülmektedir. Kadınların yüzde 66,8’i, erkeklerinde yüzde 66,2’si harcamaların azaltıldığını ifade etmektedir. Kadınların yüzde 48,4’ü, erkeklerinde yüzde 50’si daha ucuz besinlere yönelmiştir.
İşçilerin pandemide aldıkları yardımın ana kaynağı aileleri olduğunu görülmektedir. İşçilerin yüzde 39’u ailesinden yardım aldığını beyan etmiştir. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği alanların toplam oranı yüzde 32,5 olmuştur.
İşçilerin yüzde 57’si salgında işçilerin sürekli ulaşılabilir olmasını önemli bir sorun olarak ifade etmişlerdir. Kadınların sürekli ulaşılabilir olmaktan daha fazla şikayetçi olduğu görülmektedir. Kadınların yüzde 65,9’u sürekli ulaşılabilir olmak zorunda olduklarını söylerken, sadece yüzde 9,4’ü bu fikre katılmadığını söylemiştir.
Salgın döneminde Hükümetin sınırlı düzeyde sağladığı desteklerin işçiler açısından da yeterli bulunmadığı görülmektedir. İşçilerin yüzde 43,5’i verilen sosyal destekleri olumsuz bulduklarını belirtmektedir. Katılımcıların yalnızca yüzde 28,5’i destekleri olumlu bulmaktadır. Destekleri ne olumlu ne olumsuz bulanların oranı ise yüzde 24,5’tir.