Mültecilerin yaşadığı büyük insani krizin en esaslı çözümü, emperyalizmin bölen-parçalayan politikalarını boşa çıkararak, bölge halklarının bir arada, barış içinde, kardeşçe yaşaması için çaba harcamaktan geçmektedir.
Öte yandan, mevcut savaş ve çatışma durumu sürerken yaşananlar, insanlık tarihinde kapkara bir leke olarak geçmiştir. Öncelikle, mülteciler savaştan kaçan ve uluslararası korumaya ihtiyaç duyan insanlardır. Dünyanın büyük bölümünün bir iki kuşaklık soy ağacında savaşlardan, fakirlikten, şiddetten, çaresizlikten göç edenler bulunmaktadır. Dünyada işçilerin önemli bir bölümü göçmenlerden ve mültecilerden oluşmaktadır. Ancak göçe ve mültecilere dair insanlığın kazanımı olan evrensel kabuller ve değerler son yıllarda ayaklar altına alınmaktadır.
Bugün hükümet, Suriye’deki gelişmeleri gerekçe göstererek sınırları kapatmaktan vazgeçtiğini duyurmuş, insanlar otobüslerle sahillere ve sınır boylarına taşınmış, insan kaçakçıları açıktan medyaya röportaj verecek kadar kendilerini “özgür” hissetmiştir. Bu durum utanç vericidir. Karşılıklı anlaşmaya dayanmadan, tek taraflı olarak, tehlikeli yollarla insanları sınırı geçmeye teşvik edenler, denizlerin daha büyük bir mezarlığa dönüşmesinin vebalini de üstlenmişlerdir.
AB’nin mültecileri meta olarak gören yaklaşımı ne kadar insanlık dışı ise, bebeklerin ve çocukların da aralarında olduğu mültecileri siyasi, askeri ve diplomatik destek almak adına şantaj malzemesi olarak kullanmaya kalkmak da insani bir yaklaşım değildir."
DİSK atılması gereken adımları şöyle sıraladı: