Diyabetten kansere check-up rehberi

Diyabetten kansere check-up rehberi
Yaşımız kaç olursa olsun, hayata daha sağlıklı bakmamız için düzenli aralıklarla check-up yaptırmamız son derece faydalı. Çünkü tanı yöntemlerinde atılan dev adımlar, hastalıkların gelişme riskinin bile tespit edilebilmesine imkan tanıyor. Alınan koruyucu önlemler sayesinde de hastalıkların ortaya çıkması geciktirilebiliyor, hatta engellenebiliyor. Çok değil, bundan birkaç yıl önce, “En iyi tedavi erken teşhis” diyorduk. Günümüzde ise artık en iyi tedavinin aslında “hastalığı önlemek” olduğu konusunda hepimiz hemfikiriz. Bunu da kaç yaşında olursak olalım, düzenli aralıklarla check-up yaptırarak sağlayabiliriz. Çünkü, hızla ilerleyen teknolojinin tanı yöntemlerinde yenilikleri beraberinde getirmesi sayesinde; diyabetten kalp-damar hastalığına, kanserden osteoporoza kadar pek çok hastalığın ortaya çıkma riski kolaylıkla tespit edilebiliyor. Koruyucu önlemlerle de hastalıklar önlenebiliyor veya geciktirilebiliyor. Bu da, uzun yıllar sağlıklı ve kaliteli yaşam sürmemiz anlamına geliyor. Peki, hangi sıklıkla check-up yaptırılması tavsiye ediliyor? Bir sağlık sorunu fark edilirse, nasıl bir yöntem izleniyor? Antiaging uygulamaları neleri kapsıyor? Check-up ile ilgili merak edilenleri Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nden İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sunay Sandıkçı ‘ya ve Aile Hekimliği Bölümü yanıtladı. 1 – Check-up nedir? Check-up; herhangi bir yakınması olmayan kişilerde yapılan genel sağlık taraması demek. Hemen her yaşta düzenli aralıklarla yaptırılması tavsiye ediliyor. Çeşitli branşlara özgü muayene ve tetkiklerden oluşan bu taramalarda; vücutta sinsice oluşan ve henüz belirti vermemiş hastalıkların erken teşhisi yapılabiliyor veya ileride hastalığa neden olabilecek risk durumu tespit edilebiliyor. 2 - Hangi hastalıklara teşhis konuluyor? Günümüzün önemli sağlık sorunlarından olan ve artık gençlerde, hatta çocuklarda bile ortaya çıkan; hipertansiyon, yüksek kolesterol ile diyabet, hiçbir belirti vermeden sinsice ilerleyebiliyor ve zamanla kalp, böbrek, beyin gibi yaşamsal önem taşıyan organlarda geri dönüşü olmayan hasarlar bırakabiliyor. Check–up ile bu sağlık sorunları, en erken aşamada, hatta hastalık oluşmadan saptanabiliyor. Ayrıca; meme, rahim ağzı, prostat, kolon ve akciğer kanserleri de yine erken dönemde tespit edilebiliyor. Kansızlık, kalp, böbrek, karaciğer, pankreas ve tiroit hastalıkları, check–up ile erken safhada ortaya konabilen hastalıklardan. Ailesinde bu hastalıkların olduğu kişilerde check-up daha da önem taşıyor. 3 - Hangi sıklıkta yaptırmalı? Check-up her yaşta yapılabiliyor. Hiçbir yakınması olmasa bile ailevi hastalıkları saptamak için 20 yaş civarında bir kez yapmak uygun. Hangi sıklıkta yapılması gerektiği ise kişinin yaşına, aile öyküsüne, yaşam tarzına ve sahip olduğu risk durumuna göre değişiyor. Ancak birinci derece akrabalarında; yüksek kolesterol, diyabet, kanser ve kalp damar hastalıkları bulunan veya 40 yaşını aşmış olanların her yıl düzenli olarak kontrolden geçmeleri gerekiyor. 4 - Check-up yaptırmaya karar verdiğimizde hangi paket programını seçmeliyiz? Sağlık merkezlerinde birbirinden farklı birçok check-up paketi var. Sağlık kontrolü yaptırmak istediğinizde öncelikle check- up ile ilgili birime başvurmanız gerekiyor. Burada uzmanlarla yapacağınız görüşmenin ardından; yaşınız, cinsiyetiniz, ailesel öykünüz, genetik yatkınlığınız ile yaşam alışkanlıklarınız dikkate alınarak sizin için en uygun paket belirleniyor. 5 - Herhangi bir anormal bulgu tespit edilirse nasıl bir yol izleniyor? Check-up’ta henüz farkında olmadığınız bir hastalık saptanırsa, mevcut sorunla ilgili branş hekimi tarafından tedavinizin yapılması sağlanıyor. Böylece hastalık erken dönemdeyken tedavi şansı yakalanmış oluyor ve ilerlemesi önleniyor. Check-up’ın bir başka amacı da, hastalık oluşmadan önce gerekli önlemlerle hastalığın ortaya çıkmasını önlemek veya geciktirmek. Örneğin, diyabet gelişmesi riskiniz yüksekse (diyelim ki şişmansanız ve fiziksel aktiviteniz azsa; ayrıca ailenizde de diyabet öyküsü varsa veya kan şekeri değerleri hafif yüksekse) yaşam tarzınızı değiştirerek (sağlıklı beslenip düzenli egzersiz yapmak ve kilo vermek gibi) hastalığın ortaya çıkmasını önleyebilir veya en azından geciktirebilirsiniz. Böylece ömür boyu sürecek ve vücudunuzun pek çok organında sakatlık oluşturabilecek bir hastalığın önüne geçmiş ve daha sağlıklı bir hayat sürmüş olursunuz. Yine kalp damar hastalığı riskiniz yüksek saptanmışsa, sigarayı bırakır, sağlıklı beslenir, düzenli egzersiz yapar ve kilonuzu kontrol etmeyi başarırsanız, kalp hastalığı riskini azaltırsınız. 6 – Kanser taramaları neleri kapsıyor? Meme, akciğer, kalın bağırsak ve prostat, ülkemizde en sık görülen kanser türlerinden. Kanser toplum sağlığı açısından ayrı bir öneme sahip. Bunun nedeni ise kanserin kalp damar hastalıklarından sonra en fazla ölüme neden olan hastalık olması. Kanserde erken tanı yaşamsal önem taşıyor. Çünkü birçok kanser türünü, erken tanı sayesinde ortadan kaldırmak mümkün. * Mamografi: 40 yaş üstü kadınlarda meme kanseri taraması için kullanılıyor. Böylece meme kanserinin çok erken evrede tanısı konulabiliyor. * Pap Smear Testi: Rahim ağzı kanseri pap smear tarama testiyle çok erken dönemde, hatta henüz hücreler değişim aşamasındayken tespit edilebiliyor. Bunun sonucunda da kanser öncesi dönemde tedavi olanağı doğuyor ve sadece rahim ağzındaki hasta bölgeyi çıkarmak yeterli geliyor. * PSA Testi: PSA (Prostat Spesifik Antijen): Prostat tarafından üretilen bir protein. PSA testi de bu proteinin kandaki toplam düzeyini belirliyor. Yüksek seviyelerdeki PSA, prostat kanserinin bir belirteci . * Tüm batın ultrasonografisi: Karaciğer, pankreas, safra kesesi, böbrek, dalak ve mesane gibi organlar hakkında ayrıntılı bilgi edinilmesini sağlıyor. Bu organlarda gelişebilecek olan kitle, taş veya karın içindeki lenf nodülleri ortaya konabiliyor. * Dışkıda gizli kan testi: Mide bağırsak sistemindeki kanama ve kanserlerin ön tanısında kullanılıyor. * Akciğer filmi: Akciğer hastalıklarının taramasında yararlanılıyor. Bu yöntem, erken dönem akciğer kanserinin tespit edilmesinde önem taşıyor. 7 - Bilimsel olarak yaşlılığı önlemek mümkün mü? Yaşlanmanın önüne geçmek elbette mümkün değil. Ancak sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyerek ilerleyen yaşınıza rağmen dinç kalabilir ve yaşam kalitenizi yükseltebilirsiniz. Bunun için de öncelikle antiaging check-up yaptırmanız, ardından da çıkan sonuçlara göre belirlenecek olan tedavi programını uygulamanız gerekiyor. 8 - Antiaging check-up’ın genel sağlık kontrollerinden farkı nedir? Ne zaman yaptırmalı? * Yaşlılık süreci 30 yaşında başlıyor, 40 yaşında ise artarak ilerliyor. 50’li yaşlardan itibaren belirgin bir şekilde fark edilen yaşlanma pek çok hastalığın ortaya çıkmasına yol açıyor. Antiaging check-up programı da; yaşımızın ilerlemesine bağlı olarak gelişen hastalık risklerini tespit etmeye yönelik uygulanan çeşitli muayene ve testlerden oluşuyor. * Antiaging uygulamalarının başlıca amaçlarından biri, cilt dokusunu yenilemek, hormonal dengesizlikleri ele alarak dengelemek, yaşlanma sonucu oluşabilecek hastalıklara karşı erken teşhis sağlamak ve önlem alabilmek. * Antiaging uygulamalarına ne kadar erken başlanırsa, o kadar başarılı sonuçlar elde ediliyor. Bu yüzden anti- aging amaçlı yapılan check-up’a 30 yaşından itibaren başlamanızda fayda var. 9 - Antiaging check up neleri kapsıyor? Antiaging uygulamaları geniş kapsamlı bir check-up ile başlıyor. Genel sağlık durumunuz hakkında doktorunuza bilgi veren şeker metabolizması, kan sayımı, karaciğer fonksiyon testleri, böbrek ile tiroid fonksiyonları, kolesterol ve kan yağlarının tespiti gibi kan testlerinden yararlanılıyor. Ayrıca vitamin ve mineral düzeylerinin tespiti, antioksidan kapasite ölçümü, detaylı hormon taraması, osteoporoz, menopoz ile andropoz tespiti, bağışıklık sisteminin değerlendirilmesi ve tümör marker taraması yapılıyor. Elde edilen veriler doğrultusunda tedavi protokolü oluşturuluyor. Vitamin, mineral ve hormon takviyesi, antiaging uygulamalarında en sık başvurulan yöntemlerden. (FORMSANTE)