Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Camilerimiz kampüslerin süsüdür

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş: Camilerimiz kampüslerin süsüdür

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, camilerin kampüslerin, üniversitelerin süsü olduğunu söyledi.

Erbaş, Artvin Çoruh Üniversitesinin Seyitler Yerleşkesi'ndeki Fatih Camisi'nin açılışında konuştu. Erbaş, bugün burada Mescid-i Nebevi'nin bir şubesini açtıklarına işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Sadece namaz kılınacak bir yer olmayacak burası. Etrafımızda binlerce öğrencinin eğitim aldığı, evrensel bilimin merkezi olan, ilmin ve bilginin merkezi olan bu üniversitenin içindeki gençlerin camide namazlarını kıldıktan sonra, caminin mutlaka bir kütüphanesi, kitaplığı da olacaktır, kütüphanesinden bir kitap alarak caminin duvarına yaslanıp okuyabileceği, camimizin imamının cami derslerine iştirak ederek temel dini bilgilerini ulum-u İslamiye ile bilgilerini tazeleyebileceği, geliştirebileceği bir mübarek mekan olacak inşallah. Camilerimiz kampüslerin süsüdür, üniversitelerimizin süsüdür."

Diyanet İşleri Başkanı olduktan sonra rektörlerin, "Kampüsümüzde cami yok" diyerek müracaat ettiklerini ya da inşaatı sürenler için desteklerini istediklerini anlatan Erbaş, şunları kaydetti:

"Bu bizi mutlu ediyor. Rektörlerimizin bizatihi cami inşaatını duymuş olması, bu ihtiyacı hissetmiş olması bizim için çok büyük bir mutluluk. O yüzden valilerimiz bu ihtiyacı hissediyorlar ve zaman zaman bizi arıyorlar destek istiyorlar. Biz bundan mutlu oluyoruz. Olursa desteğimizi yapıyoruz, olmazsa o desteği bulmak için gayret ediyoruz. Öğrencilerimiz, gençlerimiz ve hocalarımız için toplumumuzun etrafında bulunan, yaşayan insanlarımız için camiler hem ibadetin hem de ilmin merkezi, bir mektep. Ülkemizde 90 bin camimizi biz mektep haline getirmeye çalışıyoruz. Diyoruz ki her camimizde mutlaka cami dersleri olmalı, bununla ilgili genelgeler gönderiyoruz. Kur'an, hadis, tefsir, ilmihal dersleri olmalı diyoruz. Asli hüviyetini kazandırmaya çalışıyoruz camilerimize. Buna ihtiyaç var. Bilginin olmadığı yerde cehalet olur. Cehaletin ortadan kalkması için ilim gerekiyor, irfan gerekiyor, bilgi ve hikmet gerekiyor. Bilgi ve hikmetin merkezi üniversiteler."

 "Dünyayı eğer ahiretin tarlası olarak değerlendirirsek huzuru o zaman bulabiliriz"

Erbaş, Rektör Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgin'in de ifade ettiği gibi, maddi ve manevi kalkınmanın eş değer olarak götürülmesi durumunda milletin huzura kavuşulabileceğini dile getirerek, "Ama tek taraflı ilerleme olursa, öbür taraf geri kalırsa belki zenginleşiriz ama huzura ulaşamayız. Huzura ulaşmanın yolu, Efendimizin de çeşitli vesilelerle ifade buyurduğu gibi, hem dünya hem de ahiret için çalışmak. 'Dünyasını ahiretine tercih eden, ahiretini de dünyasına tercih eden zarardadır' buyuruyor Allah Resulü Efendimiz. Demek ki ikisini beraber götürmek. 'Dünya ahiretin tarlasıdır' buyuruyor. Dünyayı eğer ahiretin tarlası olarak değerlendirirsek huzuru o zaman bulabiliriz." diye konuştu.

"Diyanet İşleri Başkanlığı olarak üniversitelerimizle, rektörlerimizle, hocalarımızla bu dünya ahiret dengesini oluşturup, buna göre bir gençlik yetiştirme gayreti içerisindeyiz" ifadesini kullanan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu gayretimiz, bu niyetimiz inşallah Rabb'imizin tevkifi ile onun başarıyı bize takdir etmesiyle ortaya çıkacaktır. Bende bu camimizin temelinden tamamlanmasına kadar her aşamasında emeği olan kardeşlerimize teşekkür ediyorum, Allah onlardan razı olsun. Efendimizin de müjdesini de aktarıp sözlerimizi bitireyim, 'Bir mescit yapan kişi için ahirette Allah onun benzerini ona nasip edecektir.' Yani 'Onun mükafatını, onun gibi bir makamı cennette Allah ona nasip edecektir' buyuruyor Peygamber Efendimiz. İnşallah emeği geçen herkes bu müjdeden payını alır. Bir de çok önemli bir hadis-i şerif, mahşer günü hiç bir gölgenin bulunmadığı bir anda, Allah'ın arşının gölgesi altında gölgelenecekler sayılırken iki madde çok dikkat çekiyor. Birisi, 'Neşvünemayı camilerde bulan, huzuru camilerde bulan gençler' diyor Peygamber Efendimiz, bir de 'Kalbi, gönlü camilere bağlı olan Müslümanlar' buyuruyor. İnşallah bizler onlardan oluruz. Gençlerimiz, inşallah bu müjdelere nail olan gençlerden olur."