Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Şu anda kampüsünde cami temeli atılmayan üniversitemiz neredeyse kalmadı. Üniversite ile camiyi birbirinden ayırmak mümkün değil" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Sakarya’da 'Değişen Dünyada Cami ve Fonksiyonları' konulu '11. Uluslararası Din Görevlileri Sempozyumu Açılış Programı'na katıldı. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İslam dininde mescitlerin önemine değinerek, “Peygamber Efendimiz, Mekke’den Yesrib’e adım atar atmaz önce Kuba’da bir mescit yaptırdı sonra Mescid-i Nebevi’yi yaptırmak oldu. Mescid-i Nebevi sadece namaz kılınan bir yer değil, eğitim alanı, devlet işlerinin müzakere edildiği yer oldu. Peygamber Efendimiz’in Mescid-i Nebevi’nin içinde mektep kurmuş olması çok manidar. Orada nice öğrenciler yetişti ve o öğrencilerin öğretmeni Allah Resulü Efendimizdi" dedi.
Her üniversitede bir cami olmasını ve öğrencilerin rahatlıkla ibadetlerini yerine getirmelerini istediklerini dile getiren Erbaş, şunları söyledi:
“Bugün ülkemizde elhamdülillah 90 bin camimiz var. İstiyoruz ki her bir camimiz cami dersleriyle, namaz öncesi ve sonrası imamlarımızın, vaizlerimizin, müezzinlerimizin yapmış olduğu derslerle mektep haline gelsin, derdimiz bu. Çünkü İslam’ın en önemli unsurlarından birisi ilimdir. İlk inen ayetlere baktığımız zaman Alak Suresi’nin ilk ayetleri okumaktan, öğrenmekten, kalemden, öğretmekten bahsediyor. Nüzul sırasına göre ikinci inen sure Kalem Suresi’dir. ‘Kaleme ve yazdıklarına yemin olsun ki’ diye başlıyor. İslam’ın en temel direklerinden birisi ilimdir. Müslümanlar ilimden asla uzak durmamalıdır.”
Başkan Erbaş, camileri daha fonksiyonel hale getirebilmek için çalıştıklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
“Üniversitemizin içindeki kampüs camimizin temelinin atılışından açılışına kadar içindeydim. Hele üç sene taş üstüne taş konulmadı, konulamadı. Hele bir dönem yaşadık ki bu caminin yanından geçen bir YÖK başkanı, camiyi göstererek o zamanın rektörüne ‘Bu ne? Derhal yıkın bunu ya da kütüphaneye çevirin, başka şey yaptırın’ dediği zamanları yaşadık. ‘Üniversitede cami mi olurmuş’ diyen zamanlar yaşadık. Şimdi haftada bir beni bir rektörümüz arıyor; ‘Hocam kampüsümüzde cami yapıyoruz lütfen bize yardım edin.’ Ben de; ‘Allah sizden razı olsun. Siz yeter ki cami yapın biz size yardım ederiz’ diyorum ve ediyoruz da. Elhamdülillah şu anda kampüsünde cami temeli atılmayan üniversitemiz neredeyse kalmadı. Üniversite ile camiyi birbirinden ayırmak mümkün değil. Sizler yoğun derslerden çıktıktan sonra ibadetinizi yaparak, ruhunuzu dinlendirmeye gidiyorsunuz. Sonra namazınızı kılıyorsunuz, elinize bir kitap alıp şöyle duvara doğru yaslanıp kitap okuyorsunuz.
Değişen dünyaya göre bir kılavuz hazırladık. Bunu bütün müdürlüklerimize gönderdik. Artık eskisi gibi rastgele cami yapılmasını istemiyoruz. Diyoruz ki önce planlamasını güzelce yapalım, planlamaya esas genel kriterler, yer seçim ilkeleri, sınıflandırma, imar planı hazırlanırken dikkat edilecek hususlar, Kur’an kursu, 4-6 yaş Kur'an kursu, çocuk oyun alanı, lojman, aile ve dini rehberlik bürosu, kütüphane, gençlik merkezi konferans ve seminer salonu gibi mevcut camilerde yapılacak düzenlemeler.” (İHA)