Avusturya'da kabul edilen yasa nedeniyle Türkiye'ye dönmeleri söz konusu olan imamların yerine ilahiyat eğitimi almış gurbetçiler geçecek.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Avusturya Millet Meclisi'nde kabul edilen "İslam Yasası" ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, Avusturya'nın İslamiyeti resmen 1912 yılında kabul eden ilk Avrupa ülkesi olduğunu hatırlattı.
Avusturya'nın aradan geçen süre içerisinde, bu konumunu güçlendirerek Avrupa ülkelerine örnek olması gerekirken, son yıllarda başlayan İslamofobi, ötekileştirme ve aşırı sağ gibi bir takım akımların etkisinde kalarak, yeni İslam Kanunu'nu çıkardığını dile getiren Görmez, şöyle konuştu:
"Bu kanun uluslararası evrensel hukuk kriterlerine göre farklı inanç grupları arasında doğrudan ayrımcılıklar getirdiği için mecliste kabul edilse dahi hukuk nezdinde kabul edileceğine ihtimal vermiyorum. Daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nden (AİHM) geri döneceğini düşünüyorum. Fakat üzücü olan son yıllarda Avrupa'da meydana gelen İslamofobi'yi bertaraf etmek varken, her ülkenin oturup kendi İslam'ını inşa etmeye kalkışması doğru değildir. Hiçbir ülkenin bir dini mühendislik konusu haline getirerek ona şekil verme haddi olamaz, olmamalı. Bilakis bilimadamları ve ilgili müesseselerle oturup entegrasyon politikalarını, güvenlik politikalarını yeniden gözden geçirerek daha iyiye doğru bir takım iyileştirmeler yapmalarının çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Doğrusu benim endişem bunun başka ülkelere kötü örnek olması."
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaklaşık 40 yıldır Avrupa'nın her ülkesinde hizmet verdiğini hatırlatarak, hizmet götürdüğü ülkelerdeki hiçbir camisinde ve mescidinde bugüne kadar İslam ahlakına, birlikte yaşama hukukuna zarar verebilecek hiçbir hareket ve davranışın ortaya çıkmadığını vurguladı.
Diyanet İşleri Başkanlığının 40-50 yıllık çabalarını yok sayarak, bunu içişlerine müdahale saymalarını kabul etmelerinin son derece büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Görmez, "Avrupa'daki imamların üç sene sonra geri gelmeleri söz konusu. Ancak bizim bu konumuzda ikinci bir hazırlık, B planımız var. Avrupa'da doğmuş büyümüş, artık oralı olmuş aileleri, Türkiye'den giden Türk çocukları, Türkiye'ye gelerek ilahiyat okuyorlar. Onlar kendi ülkelerine döndüklerinde inşallah o camilerde en güzel hizmeti yapmaya devam edeceklerdir" diye konuştu.