Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 21 vatandaşın yaşamını yitirdiği Cizre'deki ölümlerle ilgili faillerin ortaya çıkması adına savcılığın olay yeri incelemesi yapmadığını ve delil toplamadığını açıkladı.
Cumhuriyet'ten Kemal Göktaş'ın haberine göre, Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi, sokağa çıkma yasağının kalkmasının üzerinden 5 gün geçmiş olmasına rağmen savcılığın failleri ortaya çıkaracak etkin bir soruşturma yürütmediğine dikkat çekerek toplanmayan delillerin çocukların elinde ve ayaklar altında gezdiğini ve çöplüğe gittiğini söyledi. Elçi adli makamlara bir an önce harekete geçerek delilleri toplama çağrısında bulunurken bu işlem için mahallelere gidecek kamu görevlilerine karşı “şiddette bulunulmaması” çağrısı da yaptı.
Elçi, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Cizre’de 16’sı ateşli silah yaralanması, 5’i de sokağa çıkma yasağı nedeniyle hastaneye götürülemediği için ölen toplam 21 sivilin olduğu bilgisini verdi. Cizre’deki sivil ölümlerle ilgili bir rapor hazırladıklarını kaydeden Elçi, bu kapsamda Cizre Cumhuriyet Başsavcısı Cuma Çoban ile de görüştüklerini söyledi.
Ateşli silahtan kaynaklanan hiçbir ölümle ilgili olay yeri incelemesi yapılmadığını, hayatını kaybedenlerin ailelerinin ve diğer tanıkların ifadesinin alınmadığını aktaran Elçi, “Hâlâ olay yerinde kovanlar duruyor. 16 insanın silahla öldürüldüğü bu kadar önemli meselede sokağa çıkma yasağının kalkmasının üzerinden 5 gün geçmiş olmasına rağmen, otopsi işlemi dışında şu ana kadar ne olay yeri incelemesi, ne delil toplaması yapılmış ne de herhangi bir ölümle ilgili otopsi işlemi sırasındaki teşhis tanıklığı dışında, birinci derece yakınlar ve diğer tanıkların ifadesine başvurulmuş” dedi.
Güvenlik sorunları nedeniyle olay yeri incelemesi yapılabilmesi konusunda kaygıları olduğunu aktaran Elçi şöyle devam etti:
“Ben şu çağrıda bulunuyorum. Adli makamlar hızla, bir saat bile zaman geçirmeden olay yerinde inceleme yapmalı. Biz gittiğimizde kurşunlar, şarapnel parçaları, panzer parçaları etraftaydı, el ayak altında, çocukların elindeydi, deliller çöplüğe dönüşüyordu. Oradaki ilgili herkese de çağrıda bulunuyorum, adli makamların, mahallere ölümlerin yaşandığı yerde gerekli araştırma, delil toplama işlemine karşı şiddete başvurulmaması gerektiğini de söylüyorum.
Kim öldürdüyse öldürsün, ister örgüt ister güvenlik güvenlikleri, devlet önce failleri bulmak için delilleri toplamak, kameralarla kayıt altına almak, incelemek, gerekli ekspertiz incelemelerini sağlamak, tıbbi ve bilimsel delillerden hareketle faillere ulaşmaya çalışmak zorunda.
Yaşam hakkını ilgilendiren bu kadar ağır bir meselede savcılığın olayın ciddiyetiyle bağdaşır bir soruşturma yürütmesi gerekir. 90’lı yıllardaki gibi kolluk kuvvetlerinin ortaya koyduğu çerçeve ile sınırlı kalarak, başka bir ihtimali gözetmeden sadece polis ve jandarmanın gösterdiği rotada soruşturmayı yürütmeleri açıkçası bir kez daha yeni yaraların açılmasına neden olur. Bu da çok zor ve tehlikeli bir durumdur.”