Diyarbakır Barosu: Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu işliyor!

Diyarbakır Barosu: Cumhurbaşkanı vatana ihanet suçu işliyor!

Diyarbakır Barosu, son günlerde Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik saldırılar ve seçim güvenliği gündemine ilişkin basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sürecine müdahalelerinin anayasayı ihlal ettiğini belirterek, "Demokratik hukuk devletinin temellerini ortadan kaldırmaya ve anayasal hükümleri, anayasanın emredici hükümlerini açıkça ihlal etmek aslında vatana ihanet suçundaki nitelikleri ceza yasamızın hükümlerinin açıkça ihlalini oluşturmaktadır" dedi.

Yönetim kurulu üyeleri ve baroya kayıtlı avukatların katıldığı toplantıda konuşan Baro Başkanı Elçi, halk iradesinin özgürce uygulanması demokrasinin en karekteristik özelliği olduğunu belirterek, “Bu bakımdan seçimlerin adil, demokratik ve tam bir serbesti içerisinde yapılması, demokrasinin ve seçimlerin temel ve vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin de herhangi bir baskı ve engelleme olmadan seçim faaliyetlerini yürütmeleri çok büyük bir önem arz etmektedir” dedi.

 

'Sayın Cumhurbaşkanı milletin birliğini temsil eden tarafsız kimliğini bir yana bırakmış'

 

imctv'nin haberine göre, Elçi’nin konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

“Seçimlerin adil, demokratik ve tam bir serbesti içersinde yapılması, demokrasi ve seçimlerin temel ve vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin de herhangi bir baskı ve engelleme olmadan seçim faaliyetlerini yürütmeleri çok büyük bir önem arz etmektedir. Öteden beri uygulanmakta olan yüzde 10 seçim barajı parlamentoya demokratik katılım ve temsili engelleyen adaletsiz bir kuraldır. Diyarbakır Barosu, bu seçimlerin bu adaletsiz baraj sistemiyle yapılacak son seçim olmasını ummaktadır.

“Sayın Cumhurbaşkanı milletin birliğini temsil eden tarafsız kimliğini bir yana bırakmış, siyasi partiler arasında seçim rekabetinin başladığı bir dönemde meydanlara çıkarak doğrudan taraf olmaya başlamıştır. Özellikle Batman ve Diyarbakır mitinglerinde bir yandan elinde kutsal kitabımız Kuran, diğer yandan Kürt meselesi gibi hassas bir meselede siyasi partileri suçlayıcı, hatta hükümetin Kürt meselesinin çözümüne ilişkin çalışmalarını da sabote eden açıklamaları büyük bir şaşkınlıkla izlenmiştir.

 

'Cumhurbaşkanı, toplumsal barış ve esenliğe zarar verici tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır'

 

“2013 yılı başlarında bizzat kendilerinin başlattığı Kürt meselesinin barışçıl çözümü sürecinde; doğrudan Kürt toplumuna seslenerek, ‘Daha ne istiyorsunuz’ biçiminde Kürt toplumunu rencide edici ve ‘Ortada masa falan yok’ biçiminde süreci sonlandırmaya dönük açıklamalarını anlamakta güçlük çekmekteyiz. Bir Cumhurbaşkanı, yürürlükte olan Anayasa hükümlerini göz ardı etmemeli, toplumsal barış ve esenliğe zarar verici tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı her fırsatta toplumun yüzde 52’sinin desteğiyle göreve geldiğini ifade ederek, halkın, milletin birliğini temsil etme ve toplumun esenliğini gözetme görev ve sorumluluğunu unutarak toplumu adeta kutuplaştırmaktadır.

“HDP büroları son 15 gün içinde 15 kez saldırıya uğradı. Sistemli saldırılarla seçim faaliyetlerinin engellenmeye çalışıldı, parti çalışanları doğrudan hedef alınarak seçmene baskı ve gözdağı verildi. Bu kadar yaygın ve sistemli eylemlerin arkasında bir plan ve güç odağının olduğundan kuşku bulunmaktadır. Seçim günü, sandık ve oylama işlemlerinin dürüstçe yapılsa bile seçim süreci boyunca siyasi partilerin çalışanları ve merkezlerine yapılan saldırılar seçim güvenliğini ve seçim adaletini ortadan kaldırmaktadır. Bir siyasi partiye yönelik bu yaygın eylemler ve dikkat çekmeye çalıştığımız yüzde 10 seçim barajı ile sayın Cumhurbaşkanının seçim sürecindeki konuşma ve faaliyetleri; seçim güvenliğini, seçimlerin adil ve demokratik yürütülüşünü ve sonuç olarak serbest seçim hakkını ortadan kaldırmaktadır.

 

'Cumhurbaşkanının davranışları, Türkiye'nin demokratik geleceği bakımından son derece endişe vericidir'

 

“Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkenin birliğini sağlamaktan, milletin toplumun birliğini temsil etmekten ve toplumun esenliğini yükümlü ve görevli iken adeta toplumun esenliğini ve toplumsal barışı sarsan tehdit eden bir aktör olmaya başlaması açıkçası Türkiye’nin demokratik geleceği bakımından son derece endişe vericidir. Dolayısıyla biz Sayın Cumhurbaşkanını anayasal hükümlerine saygı duymaya ve konumuna göre hareket etmeye davet ediyoruz.

“Dünyada, bütün demokratik ülkelerde halkın birliğini ve anayasal hükümleri yerine getirmekle sorumlu ve görevli devletin bir numaralı koltuğunda oturan, makamını işgal eden Cumhurbaşkanı’nın yasaları ve anayasal hükümleri ihlal ederek suç işlemesi beklenemez. Bu nedenle anayasamız ve yasalarımız vatana ihanet suçu dışında sayın Cumhurbaşkanının suçlanamayacağını ön görmüştür. Ancak, anayasal hükümlerini açıkça ihlal etmesi bir anayasayı ihlal suçudur. Ve açıkça söylemek gerekirse bunu ifade etmek istemezdim ancak demokratik hukuk devletinin temellerini ortadan kaldırmaya ve anayasal hükümleri ve anayasanın en önemli hükümlerini açıkça ihlal etmek açıkça vatana ihanet suçu niteliğindeki ceza yasamızın hükümlerinin açıkça ihlalini oluşturmaktadır.”