Diyarbakır Barosu mahkeme arkadaşı sıfatı ile, HDP’nin kapatılma davasının reddedilmesi için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Baro, dosyadaki delillerin HDP’nin kapatılması için yeterli olmadığını savundu.
Baro yönetim kurulunun kaleme aldığı başvuru dilekçesinde baronun, yargı sisteminin bir parçası olarak avukatların kurumsal örgütü niteliğinde olduğuna ve hukukun gelişmesine katkıda bulunmak istediğine vurgu yapıldı. Başvuruda, baronun ‘’mahkeme arkadaşı’’ sıfatı ile hukuki görüşlerini sunmak istediğine dikkat çekilerek, iddianamedeki suçlamalara karşı baronun görüşlerine yer verildi.
Uluslararası sözleşmelere atıf yapılan başvuruda, HDP’nin kapatılma talebinin evrensel standartlara aykırı olduğu görüşüne yer verildi. Bu görüş başvuru dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
”AİHM bir siyasi partinin programının ve tüzüğünün o partinin amaçlarını ve niyetlerini tespit etmek bakımından göz önünde bulundurulabilecek yegâne kriter olmadığını takdir etmekle ve Venedik Komisyonu da aynı prensibi vurgulamakla birlikte programın muhtevasını söz konusu partinin yönetici ve üyelerinin aldıkları tavırlar ve eylemleri ile karşılaştırmak gerektiğini belirtmektedir. Başsavcılıkça delil olarak gösterilen, parti üyelerinin katıldığı eylem ve yaptıkları konuşmalar incelendiğinde hemen tümünün ülkede yıllardır devam etmekte olan çatışmalara ilişkin olarak demokratik çözüm ve barış hedefine yönelik oldukları görülmektedir”
VOA'dan Mahmut Bozarslan'ın haberine göre Dilekçede ayrıca HDP’nin kapatılması halinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle korunan bir dizi hak açısından bir müdahaleyi ortaya çıkaracağı öne sürüldü. HDP’ye yönetilen suçlamalarda sadece partinin üye ve yöneticilerinin katıldığı etkinlikler ve açıklamalarının dayanak gösterilmesini eleştiren baro yönetimi, şu görüşleri paylaştı:
“Barışçıl gösterilere katılım, siyasi parti faaliyetinde bulunma, düşünce ve ifade hürriyeti kapsamındaki açıklama içerikleri gözetildiğinde, HDP’nin odak halini almasını gerektirir değerlendirme temel hak ve hürriyetlerin ihlaline sebebiyet vermektedir.”
HDP’nin ‘yasak eylemlerin odağı haline geldiği’ iddialarına de yer veren Diyarbakır Barosu, eylemlerin bu iddiayı destekleyecek sayıda olup olmadığının iddianamede yazılmadığını belirtti. Dosyadaki delillerin HDP’nin kapatılması için yeterli olmadığını savunan baro, ”HDP’nin Anayasa’daki ilke ve prensiplere aykırı olarak farklı bir dil kullanımına, anadilde eğitime, özerk bölgeler esasına dayalı bir devlet sistemine vs. ilişkin taleplerinin demokrasiye aykırı bir yönünü bulunmamaktadır. Kaldı ki HDP’nin tüzük ve programının hiçbir yerinde politik amaçlarını şiddet yolu ile gerçekleştireceğine dair herhangi bir ibare, ifade bulunmamaktadır. Parti yönetici ve üyelerinin de bugüne kadar bu yönlü bir açıklama ve söylemi olmamıştır. Şu hali ile dosyadaki delil durumu HDP’nin kapatılması gibi ağır bir sonucu gerçekleştirmek için yeterli değildir” dedi.
Dilekçenin sonunda HDP’nin kapatılması ya da farklı bir yaptırıma maruz bırakılmasının acil bir sosyal ihtiyaca dayanmadığı, gerekli ve orantılı bir tedbir olmayacağını savunan baro yönetimi, davanın reddini talep etti.
Baro ret gerekçesini, “Anayasa Mahkemesi’nin Diyarbakır Barosu’nun mahkeme arkadaşı sıfatı ile sunduğumuz bu görüşümüzün gözetilerek, temel hak ve özgürlükler ve hukukun üstünlüğünün ölçüt alınarak karar verilmesi, HDP açısından temelli kapatma ve 451 siyasetçi açısından talep edilen siyasi yasak talebinin reddedilmesi gerektiği görüşündeyiz” şeklinde açıkladı.
Diyarbakır Barosu’nun başvurusunu dayandırdığı ‘’mahkeme arkadaşı’’ sıfatı, bir davanın tarafı olmadan, mahkemeye karara dayanak teşkil edecek bilgiler sunan kişi veya kuruluş anlamına geliyor. Mahkeme arkadaşı, verilecek kararın yaratacağı geniş hukuki, sosyal ve ekonomik etkileri mahkemeye iletir ve endişeleri dile getirir. Bu yöntem, karardan etkilenebilecek olan kişilerin sesini duyurabileceği bir müdahale aracı işlevi olarak da tanımlanıyor.