Diyarbakır Barosu, Sur'daki 'acele kamulaştırma'nın iptali için Danıştay'a dava açtı

Diyarbakır Barosu, Sur'daki 'acele kamulaştırma'nın iptali için Danıştay'a dava açtı

Diyarbakır Barosu, sokağa çıkma yasağının kısmen devam ettiği Sur ilçesindeki "acele kamulaştırma" kararının yürütülmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay'a dava açtı.

Diyarbakır Barosu'nda basın toplantısı düzenleyen Baro Başkan Vekili Av. Ahmet Özmen, Bakanlar Kurulu'nun 21 Mart 2016 tarihinde Sur'da 16 ve Yenişehir ilçesinde 2 olmak üzere toplam 18 mahallede 6 bin 642  parsel için aldığı "acele kamulaştırma" kararına tepki gösterdi. Kamulaştırılan parseller arasında kamu kuruluşlarına, yerel yönetimlere, baroya ait yapılar ile tarihi yerlerin de bulunduğunu ifade eden Özmen, "Diyarbakır Barosu olarak bugün itibariye Danıştay Başkanlığı nezdinde bu acele kamulaştırma kararına karşı, kararın yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açılmış bulunuyoruz" dedi.

 

Karar yasalara aykırı 

 

Alınan kararın mülkiyet hakkının ağır hak ihlali olduğunu vurgulayan Özmen, şöyle devam etti:

"Bu durum ayrıca Mülkiyet Hakkını koruma altına alan Anayasa'ya, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne açıkça aykırıdır. Herhangi makul bir sebep ve gerekçeye yer verilmeksizin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın istemi üzerine alındığı anlaşılan bu kararın Anayasal düzen içerisinde kabul edilebilir bir tarafı bulunmamaktadır. Bunun hukuken izahı da mümkün değildir. On binlerce insanın yaşadığı Sur ilçesinin tamamına yönelik alınan bu karar ile yurttaşların mülkiyet hakkı ihlal edilecek, semtin demografik yapısı değiştirilecek; en önemlisi vatandaşların sosyal yaşam alanlarından devlet eliyle koparılması gibi kabul ve telafi edilemez sonuçlar yaratacaktır."

 

İhya değil güvenlikçi imar çalışması 

 

Avukat Özmen, alınan karar sürecine yerel yönetimlerin, meslek ve sivil toplum örgütleri ile halkın dahil edilmediğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Altını çizerek belirtmek isteriz ki Sur ilçemizde yapılmak istenen ve yapılanın, kent ve toplum yararına bir ihya çalışması olmadığı, askeri/güvenlikçi imar çalışması olduğu yönünde büyük kaygılar taşımaktayız."