Diyarbakır Barosu'ndan çocuklar için 9 maddelik önlem önerisi

Diyarbakır Barosu'ndan çocuklar için 9 maddelik önlem önerisi

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, artan çocuk istismarları ve kayıplarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, son 9 yılda 104 bin 531 kayıp çocuk başvurusunun yapıldığına dikkat çekerek, bunlara karşı kalıcı çözüm için 9 maddelik önlem sıraladı. 

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi, son zamanlarda artan çocuk istismarları ve kayıplara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, “Toplumda büyük bir sarsıntı ve üzüntü yaratan Eylül ve Leyla’nın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan kayıpları basında yoğun bir şekilde yer bulmuş ve ülkemizde çocuk istismarını yeniden görünür ve tartışılır hale getirmiştir. Ancak üzülerek belirtmek isteriz ki; tartışmaların geldiği aşama ve önerilen çözüm yöntemleri sorunun kalıcı çözümüne fayda sunmaktan oldukça uzaktır. Ülkemizde çocuğa yönelik şiddet ve istismarlarının sürekli artarak devam ediyor olması, biz çocuk hakları savunucularını kaygılandırmaktadır” denildi.

Son 9 yılda 104 bin 531 kayıp çocuk başvurusu

2008 ile 2016 yılları arasında TÜİK verilerine göre yapılan resmi olarak kayıp başvurularına yer verilen açıklamada, “2008 yılında 4 bin 517, 2009 yılında 5 bin 81, 2010 yılında ise 8 bin 81 çocuk kayboldu. Kayıp çocuk sayısının çift hanelere çıktığı 2011 yılında 10 bin 67, 2012 yılında 12 bin 474, 2013 yılında 16 bin 218, 2014 yılında 18 bin 696, 2015 yılında 17 bin 706 ve 2016 yılında ise 11 bin 691 çocuk kayıp olarak bildirildi. Bu verilerden de anlaşılacağı üzere; kayıp çocuk sayısı her yıl artarak devam etmektedir” denilerek, son 9 yılda 104 bin 531 kayıp çocuk başvurusu yapıldığını belirtti. 

“Devlet yükümlülüğüne uygun politika geliştiremedi”

Açıklamanın devamında çocukların korunması ve gözetim altında tutulması noktasında ailelere düşen sorumlulukların yanı sıra devletin başta yaşam hakkı ve çocukların her türlü haklarının korunması konusunda pozitif yükümlülükleri bulunduğuna dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi: “Yaşanan son vakalarla yıllardır dile getirdiğimiz üzere; devletin pozitif yükümlülüğüne uygun politikalar geliştiremediği gerçeği bir kez daha açığa çıkmıştır. Çocuk ihmal ve istismarı ile mücadeleye sadece hukuki ve cezai boyutuyla bakıp kalıcı çözüm üretmek mümkün değildir. Bu sorun alanına, başta ilgili kamu kurumları olmak üzere toplumun tüm dinamiklerini kapsayacak şekilde bilinçli ve sistematik bir program dahilinde yürütülecek çalışmalarla çözüm aranmalıdır. Her şartta karşı olduğumuz idam cezasının özellikle de kabul etmeyeceğimiz bir tarzda sürekli çocuk ihmal ve istismar vakalarıyla birlikte gündemleştirilmesi, sorunun çözümünü cezai yaptırımlara hapsetmenin yanı sıra çocuk ihmal ve istismarının başka bir türüne dönüşmektedir.” 

Baronun Çocuk Hakları Merkezi, çocuk ihmal ve istismarına karşı kalıcı çözümü için ise, şu önlemlerin hayata geçirilmesini istedi: 

*Meclis’te kurulması önerilen çocuk hak ihlallerine ilişkin komisyonların hızlıca kurulması, *Yıllardır bekletilen Çocuğa Yönelik Şiddeti Önleme Ulusal Eylem Planı'nın uygulanmaya başlanması, *Bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütülmesi ve bu çalışmaların kamu idaresi tarafından desteklenmesi, *Evrensel değerlere uygun, bilimsel, çocuk hak ve özgürlüklerini ve çocuğun üstün yararını esas alan hukuk güvenliğinin sağlandığı yöntemler belirlenmelidir, *Çocuğa dönük şiddeti önleme planları hazırlanmalıdır, *Çocuk ihmal ve istismarını önleyici çalışmaların yanı sıra bu tür davranışlarla karşı karşıya bulunan çocukların tedavisini amaçlayan programlar hazırlamalıdır, *Ailelerin, çocuk gelişimi ve psikolojisi konularında da bilinçlendirilmesinin yanı sıra çocukla ilişkide bulunan tüm kişi, kurum ve kuruluşların, çocuk hakları konusunda bilinçlendirilmesi için aile temelli, okul temelli ve toplum temeli programlar hazırlanmalıdır, *Çocuğun ekonomik sömürüsünün engellenmesi için ekonomik eşitsizlik ortadan kaldırılmalıdır,  *Devletin pozitif yükümlülüklerini tekrar hatırlatarak, çocuğun her türlü ihmal ve istismardan korunması için sorunun anlamsız ve politik tartışmalardan arındırılarak sorunun bütün yönleriyle değerlendirilerek kalıcı çözümü için kamu otoritesini ve ilgili tüm kurum ve kuruluşları gerekli çalışmaları yapmak üzere göreve davet ediyoruz.