Sokağa çıkma yasakları ile ilgili konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Anlı, 90’lı yıllarda çığlıklarının duyulmadığını söyledi ve “Burada o öğretmenler çantalarıyla Cizre’yi terk ederken biz yüreğimizdeki son bağların koptuğunu görüyoruz” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, 10 Aralık’ta verilen 17 saatlik aranın dışında 2 Aralık’tan bu yana sokağa çıkma yasağı uygulanan Sur’daki son durumu ve şehirde yaşananları, genel olarak bölgedeki durumu İMC TV’den Ayşegül Doğan’ın sunduğu Gündem Müzakere programında anlattı.
Anlı, Hükümet’in yaklaşımına dikkati çekerek, “Şu an hükümet sanki daha önce hiç denenmemiş gibi askerin daha yoğun bir şekilde kullanılacağını söylüyor. Biz, 93 konseptini yaşadık. Peki bu, sorunu çözdü mü?” diye sordu.
Bölgeye yapılan askeri sevkiyata ve ablukalara dikkati çeken Anlı, “Hepimiz bir katliama hazırlanıyoruz,” dedi.
Anlı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “Cizre’de, Silopi’de tek bir mahalle kalmamış olsun, tek bir ev olmamış olsun yığınak yapılmış olsun; bu temizlenecek,” sözleri için de, “’Ev ev temizleyeceğiz’ söylemi bu coğrafyanın sokaklarında başka bir anlama geliyor,” dedi.
Anlı’nın konuşmasından satır başları şöyle:
“90’larda da çığlığımız duyulmadı, yankılanmadı. Elbette ki Türkiye’de duyarlı, bizi yalnız bırakmayan, halkın direnişiyle dayanışan çok kıymetli insanlarımız var; medya içerisinde de kalemini namuslu bir şekilde kullananlar var, bunu görmezden gelmiyoruz. Ama bütün bir ülke neredeyse hazırlanmış durumda. Bu bir devlet organizasyonudur ve ülkede yaşayanlar buna rıza mı gösteriyor? Ülkede yaşayanlar buna ses çıkarmalı.
“Burada o öğretmenler çantalarıyla Cizre’yi terk ederken biz yüreğimizdeki son bağların koptuğunu görüyoruz. Sağlık emekçilerinin nöbet sisteminin değişmesinden başka türlü şeyler okuyoruz. Biz Sur’daki insanların yarım günlük bir sokağa çıkma yasağının ne anlama geldiğinin insanların ihtiyaçlarını gidermek için değil başka anlama geldiğini çok iyi biliyoruz
“İki buçuk yıllık kısmi barış ve demokrasi ortamında dahi Kobani ve Şengal’den bu yana hergün yine mezarlıklarda olduk, morg kapılarında olduk. Son 6 ayda yaşananlar ise başka bir durumdur. Son 6 ayda yaşananların iyi irdelenmesi lazım.
“İlk çatışmalar başladığında Türkiye’nin batısında da cenaze törenlerinde ailelerin ortaya koyduğu son derece barışçıl bir tutum vardı; bu savaşın anlamsızlığına ve sürdürülemez olduğuna dair. Ama bugün yeniden bir militarizmin kutsanması ile karşı karşıyayız.
“Türkiye’de önce militarizm geliştirilmezdi, önce milliyetçi bir damar oluşturulur ve bunun üzerinden militarizm geliştirilirdi. Ama 7 Haziran seçimi ile 1 Kasım seçimi arasında maalesef militarizm geliştirildi ve bunun üzerinden milliyetçi bir dalga yaratılarak toplumun iradesi esir alınmaya çalışıldı. Bugün onun sonuçlarını hep beraber görüyoruz.
Anlı, “Batı’daki insanlar ne yapmalı?” sorusuna ise “Daraltılmış mekanizmalar devreye girmeli” dedi ve kadınlara, Alevilere, cemaatlere, sağlık emekçilerine çağrıda bulundu.