Diyarbakır'da çocuklarının kaçırıldığı iddiasındaki ailelerin eylemleri sürüyor; HDP: Kayyım protestolarını gölgelemek istiyorlar

Diyarbakır'da çocuklarının kaçırıldığı iddiasındaki ailelerin eylemleri sürüyor; HDP: Kayyım protestolarını gölgelemek istiyorlar

T24 Haber Merkezi

Diyarbakır'da, çocuklarının kaçırılarak dağa gönderildiği iddiasında bulunan ailelerin HDP il binası önündeki oturma eylemleri sürüyor. Aileler çocuklarının farklı tarihlerde kaçırıldığını söylerken, HDP MYK ve Diyarbakır il örgütünden yapılan açıklamalarda, HDP’li 3 büyükşehir belediyesine atanan kayyımların protesto edilmesini gölgelemek için ailelerin il binaları önüne gönderildiği öne sürülüyor.

22 Temmuz'da Hacire Akar'ın, 21 yaşındaki oğlu Mehmet Akar'ın kaçırıldığı iddiasıyla sürdürdüğü oturma eylemi ile başlayan tartışma devam ediyor. Mehmet Akar'ın bulunmasından sonra dün (3 Eylül) 4 aile daha çocuklarının kaçırıldığı iddiasıyla HDP Diyarbakır İl Binası önünde oturma eylemine başladı. Annelerin eylemleri sürerken hükûmet ve HDP'den ayrı ayrı açıklamalar geldi. 

Eylemler 22 Ağustos'ta başladı

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaşayan Hacire Akar 21 yaşındaki oğlu Mehmet Akar’ın kayıp olduğu iddiasıyla, 22 Ağustos’ta Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne giderek kayıp müracaatında bulundu.

Akar aynı gün, HDP Diyarbakır il binasına giderek, oğlunun parti binasına girdikten sonra bir daha çıkmadığını ve buradan dağa kaçırıldığını iddia ederek, HDP’lileri suçladı ve HDP İl Başkanlığı önünde oturma eylemine başladı. 

Mehmet Akar hakkındaki haberler ve ailesinin başlattığı oturma eylemiyle ilgili 23 Ağustos'ta Mezopotamya Ajansı'na ulaşarak açıklamalarda bulundu. Akar, yaklaşık 4 ay önce halasının torunu olduğunu belirttiği kişiyle zorla nişanlandırıldığını söyledi.

Evde yaşanan tartışmalar üzerine 19 Ağustos akşamı Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan ablası Ceylan Mutaş’ın evinde kaldığını, aynı gece babası Aziz Akar ve ağabeyi Mustafa Akar’ın gece 00.00 sıralarında eve gelerek kendisini zorla alıkoyarak, Soğanlı Mahallesi’nde bulunan evine götürüldüğünü aktaran Akar, “Zorla evlendirilmeyi kabul etmediğim için ben uyuduktan sonra ablamın evine geldiler ve beni zorla alıp köye götürdüler. Hakaretler ettiler, telefonuma, cüzdanıma, telefonuma, parama el koydular. Evden çıkmama izin vermediler. Yemek de yemedim” dedi.
 
Zorla evlendirilmeyi kabul etmediği için 21 Ağustos Çarşamba günü saat 10.00 sıralarında bir daha dönmemek üzere evden çıkarak kente geldiğini söyleyen Akar, “Evden çıkma nedenim, ailemin zorla evlendirilmem üzerine kurduğu baskılar. Beni zorla evlendirmeye çalışıyorlar. Kesinlikle evlenmeyeceğim. O nedenle evden çıktım ve bir daha da gitmeyeceğim. Halamın torunuyla evlendirmek istiyorlar. Ailemin baskısıyla, iradem dışında nişanlandırıldım. Ben kendisini aradım, nişanı attığımı söyledim” diye belirtti. 

"Hiç kimse beni kaçırmadı, HDP ile hiçbir alakası yok"

Kaçırıldığına dair iddiaların asılsız olduğunu dile getiren Akar, “Hiç kimse beni kaçırmadı, HDP ile hiçbir alakası yok. Ailemin orada durması bile yanlış. Aileme de belirttim; ailemi sildim. ‘Sizinle hiç bir ilişkim alakam yok’ dedim. Hiçbir yere de gitmedim, buradayım. Kesinlikle onlara gitmeyeceğim. Hiç kimseyi suçlamasınlar, ben kendi irademle evden çıktım. Kimse beni yönlendirmediği gibi kimse beni bir yere göndermedi. Hiçbir yere gitmedim, buradayım. Ailemin orda oturma eylemi sürdürmesi de yanlış bir şey. HDP ile hiçbir alakası yok. Ben kimseye bağlı değilim. Kendi başıma evden çıktım. Ailem kimseyi suçlamasın. Ailemle görüşmeyeceğim. Kendi yaşamımı seçebilirim. Ailemin zorla evlendirmesini kabul etmiyorum” diye konuştu.
 
Akar 25 Ağustos'ta ifade için gittiği Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alındı. Oğlu ortaya çıkan Akar, eylemini sonlandırdı. Mehmet Akar çıkarıldığı mahkemece ev hapsi cezası aldı. 

Erdoğan: "Bu tür annelere, analara ihtiyacımız var"

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, Mehmet Akar'ın ortaya çıkmasının ardından aynı gün (25 Ağustos) Hacire Akar'la telefonda görüştü. Erdoğan, Mehmet Akar'ın, "Hiç kimse beni kaçırmadı, HDP ile hiçbir alakası yok" sözlerine rağmen "Direndiniz ve söke söke bu hainlerin elinden o evladınızı kurtardınız" dedi.

Erdoğan telefon görüşmesinde ayrıca şunları söyledi: "Bundan dolayı sizleri şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Bu tür annelere, analara ihtiyacımız var. Onun için sizleri özellikle tebrik ediyorum, yavrunuzun gözlerinden öpüyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun" ifadelerini kullandı.

Gazete manşetleri

İktidara yakın medya ise Mehmet Akar'ın "Kaçırılmadım" açıklamalarına rağmen "PKK'nın çocuklarını HDP yardımıyla kaçırdığı ailelerin isyanı büyüyor" manşetli haberler yapmaya devam ediyor. 

Sabah gazetesi de Hacire Akar'ın diğer oğlu Fırat Akar'ın PKK tarafından  2015'te iki arkadaşıyla birlikte Kandil'de infaz edildiğini iddia ettiği bir haber yayımladı. 

Soylu'dan İmamoğlu'na: "Diyarbakır'a gitmişken Hacire anaya da bir uğrasaydın"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da dün (3 Eylül) Bursa'da gerçekleştirilen düzensiz göç ile ilgili değerlendirme toplantısının ardından yaptığı açıklamada İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, yerlerine kayyım atanan belediye başkanlarıyla bir araya gelmesini eleştirerek "Diyarbakır'a gitmişken Hacire anaya da bir uğrasaydın" dedi. Soylu şöyle konuştu:

“Bir tarafta şehit aileleri dururken, gaziler dururken, Diyarbakır'a gitmişken Hacire anaya da bir uğrasaydın, oğlunun nasıl kaçırıldığını, bir oğlunun nasıl infaz edildiğini onun ağzından bir dinleseydin bari. Yoksa medya yapıcıların, ajansların sana öyle bir sufle yapmadılar mı? Buradan söylüyorum: İşini yap, başımızın üzerinde yerin var, ama işini yapmanın dışında başka işlerle meşgul olursan pejmürde ederiz. Bu kadar açık ve net."

TIKLAYIN - Soylu’dan İBB Başkanı İmamoğlu’na tehdit: Pejmürde ederiz

4 aile daha eyleme başladı

Mehmet Akar'ın ortaya çıkmasının ardından, dün (3 Eylül) 4 aile daha oğullarının HDP'lilerce kaçırıldığı iddiasıyla HDP il binası önünde oturma eylemine başladı. 
 
HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önüne gelen Çetinkaya ailesi, oğulları Süleyman Çetinkaya'nın HDP'lilerce Suriye'ye kaçırıldığını öne sürdü. Baba Süleyman Çetinkaya, oturma eyleminde oğlunun cuma gününden beri kayıp olduğunu belirterek, bulunmasını istedi. Çetinkaya, "Çocuğum sürekli HDP İl Başkanlığı'na geliyordu. Haftada 2 gün burada kalıyordu. Geçen cuma günü saat 18.00'den sonra telefonuna ulaşılamadı. Pazartesi karakola gittim. Karakol araştırdı, Mardin'de bir kadınla Suriye'ye göndermişler. HDP'lilerle görüştüm, 'Bizim haberimiz yok' diyorlar. Yalan söylüyorlar. Çocuğum gelene kadar biz gitmiyoruz" dedi. 

"Oğlum Tel Abyad'da"

3 Eylül’de oturma eylemine başlayan ailelerden Ayşegül Biçer, oğlu Mustafa Biçer'in, PKK tarafından kaçırıldığını iddia etti. Biçer, "17 Kasım 2018 Cumartesi sabah evden çıktı. 2 gün sonra bizi aradı. Bizi aradığında YPG ile beraber olduğu söylendi. YPG yetkilileri, bizimle konuştu. Kesinlikle ben onlara oğlumu bırakmayacağım, mücadele ediyorum ve etmeye de devam edeceğim” dedi. Biçer, oğlunun Suriye'nin Tel Abyad şehrindeki eğitim kamplarında olduğunu söyledi.

Remziye Akkoyun ve Sariye Tokay da oğullarının kaçırıldığı iddiasıyla eylem yapanlar arasında. Remziye Akkoyun, oğlunun 4 yıl önce kaçırıldığını söyledi.

HDP MYK'dan açıklama

Diyarbakır il binası önündeki eylemler üzerine HDP MYK bugün (4 Eylül) konuya dair yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, HDP’li 3 büyükşehir belediyesine atanan kayyımların protesto edilmesini gölgelemek için ailelerin il binaları önüne gönderildiği söylendi.

“Yeni senaryonun adı, ‘çocukları eve gelmeyen aileleri partimizin kapısına yönlendirmek’tir"

“İktidarın hedefi, kayyımlara karşı büyüyen demokratik protestoları ve sivil itaatsizliği baltalamaktır” denilen açıklamada ailelerin HDP Diyarbakır il binası önüne gönderilmesi yeni bir senaryo olarak tanımlandı.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Yeni senaryonun adı, ‘çocukları eve gelmeyen aileleri partimizin kapısına yönlendirmek’tir. Anne ve babaların Diyarbakır’da partimizin önünde oturma eylemleri gerçekleştirmelerini sağlayarak, partimiz hakkında kara propaganda yapmaktır. Ailelerin Emniyet tarafından partimize yönlendirilmesi, iftira ve yalanlarla kayyıma karşı demokratik protestoların zamansal olarak örtüşmesi bir tesadüf değildir.

"Emniyet güçleri partiye giren çıkan herkesi tespit etmektedir"

Diyarbakır il binamız her gün 24 saat Emniyet güçlerinin kameraları, TOMA’ları, zırhlı araçları sivil ve resmi polisleriyle gözetim altında tutulmaktadır. Bu yeni bir durum da değildir. Her türlü hukukun ve hakkın çiğnendiği bu icraat uzun süredir vardır. Emniyet güçleri partiye giren çıkan herkesi tespit etmektedir. Hatta bu baskılar nedeniyle üyelerimiz parti binasına girip çıkmakta zorlanmaktadır.

"Aile, Emniyet’in kendilerini parti binamıza yönlendirdiğini söylemiştir"

Önceki hafta bu suçlama ile partimizin önüne gönderilen bir ailenin çocuğu, ailevi nedenlerle evinden kaçtığını açıklamıştır. Yine bir başka aile, yaptığı açıklamada Emniyet tarafından çocuklarının Suriye’ye gönderildiğine dair bilgi verildiğini beyan etmiştir. Aynı aile basına verdiği bilgide, Emniyet’in kendilerini parti binamıza yönlendirdiğini söylemiştir. Bir kez daha söyleyelim ki, bu ailelerin çocuklarının akıbetini bizler değil Emniyet güçleri bilmektedir.

Hazırlanan plan gereği Anadolu Ajansı’nın kameraları önünde ve Emniyet güçlerinin gözetiminde partimizin camları kırdırılmıştır. Emniyet güçleri bu saldırıları engellememiş, suçu teşvik etmişlerdir. Bu iftiraların ve yalanların hedefi kayyıma karşı süren demokratik tepkilere gölge düşürmektir.

"HDP, insanları yalnızca demokratik siyasete yönlendirmektedir"

Defalarca söyledik, bir kez daha vurgulayalım ki HDP, demokratik siyasetin merkezinde yer alır. Hiç bir zaman barış, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve adalet mücadelesinden vazgeçmemiştir. Ölüme karşı yaşam ve barış hakkını savunmuş, savaş ve çatışma politikalarının karşısında durmuştur. Bu siyasetimizden asla taviz vermedik, bundan sonra da taviz vermeyeceğiz. HDP, insanları yalnızca demokratik siyasete yönlendirmektedir.

Bu komployu, bu iftiraları kimlerin yaptığını biliyoruz. Yalanlar ve iftiralarla haklı ve meşru demokrasi mücadelemize gölge düşüremezsiniz.”

HDP Diyarbakır İl Örgütü: "Partimizin Türkiye kamuoyunda itibarını zedelemeye yönelik bir siyasi oyun başlatmıştır"

Bugün ayrıca HDP Diyarbakır İl Örgütü de konuya dair il binası önünde bir açıklama yaptı.

HDP İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan tarafından yapılan açıklamada “Büyükşehir belediye başkanlıklarının ezici çoğunluğunu kaybeden AKP, bunun intikamını almak için çeşitli saldırı senaryoları hazırlamıştır" dedi.

23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini ikinci kez kaybeden AKP'nin bunun sorumlusu olarak HDP'yi gördüğünü söyleyen Ceylan, bu süreçten sonra AKP'nin HDP'ye hukuksuz bir şekilde saldırmaya başladığını ifade etti.

Açıklamada "AKP-MHP iktidarı, HDP etrafında büyüyen demokratik direniş meşruiyetini baltalamaya yönelik yeni oyunlar sergilemeye başlamıştır" denildi.

Çocukları kaybolan veya eve gelmeyen ailelerinin partilerine yönlendirildiğini söyleyen Ceylan, "Partimizin önünde oturma eylemleri gerçekleştirmelerini sağlayarak, partimizin Türkiye kamuoyunda itibarını zedelemeye yönelik bir siyasi oyun başlatmıştır. Şu çok iyi biliniyor ki, partimizin il binası 24 saat emniyet güçlerinin kameraları, TOMA’ları ve zırhlı araçları ile gözetim altında tutulmaktadır. Emniyet güçleri bunu bildiği halde eğer müdahale etmemişlerse bu bir suçtur. Ayrıca bu aile yönlendirmelerinin kayyumdan sonrasına denk gelmesi, bunun açıkça bir yönlendirme olduğunu göstermektedir" ifadelerini kullandı.

"Hukuki mücadelemizi başlatacağız"

Partilerine dönük bu oyunları “komplo” olarak değerlendiren Ceylan, sözlerini şöyle noktaladı:

"Bize bu komplo ve iftiraları kimlerin yaptığını biliyor, bunlarla ilgili hukuki mücadelemizi başlatacağımızı söylüyoruz. Yalanların ve iftiraların gücü ne direniş meşruiyetimize gölge düşürebilir ne de partimiz HDP'yi kriminalize etmeyi başarabilir. Herkes çok iyi biliyor ki partimiz HDP, demokratik siyasetin merkezidir. HDP, her zaman ve her koşulda barışçıl politikaları savunmuştur. Ölüme karşı hep yaşamı savunan HDP, savaş ve çatışma politikalarının karşısında durmuştur. Bu siyasetimizden asla taviz vermedik, bundan sonra da taviz vermeyeceğiz. Tüm kamuoyuna ve halkımıza saygıyla duyurulur."