Diyarbakır’daki HDP mitinginde 4 kişinin öldüğü bombalı saldırının faili olarak tutuklanan Orhan Gönder’in annesi Hatice Gönder, “Keşke o mitingde oğlum ölseydi, o insanlar ölmeseydi. Oğlum IŞİD’e katıldıktan sonra emniyet ve valiliğe defalarca başvurdum. Hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştüm. Kadın başıma gece yarılarına kadar sınırlarda gezdim. Ben kimden hesap soracağım?” diyerek isyan etti.
“Namazımı kılarım ancak imamların Kuran’daki bazı ayetlerle ilgili yanlış yaptıklarını düşündüğümden arkalarında namaz kılmam” diyen miting bombacısı Orhan Gönder’nin annesi Hatice Gönder ve babası Mustafa Gönder Adıyaman’da yaşıyor. Hürriyet'ten İdris Emen'in haberine göre aile, oğullarının IŞİD’e katılması ve bombalı saldırıdan dolayı büyük üzüntü yaşıyor. Cezaevindeki oğlunu görmeye gitmeyen Hatice Gönder, “2014’te oğlum namaz kılmaya başladı. Kıyafeti değişti, sakal bıraktı” sözleriyle anlatıyor oğlundaki değişimi. IŞİD’e katılan oğlunu geri getirmek için yollara düşen hatta Tel Abyad’a gitmeye çalışan anne, şöyle devam ediyor:
“Oğlumdaki değişikliğin sebebini öğrenmek için durumunu çok araştırdım. Kiminle takıldığını öğrenmeye çalıştık. Ancak bir şey bulamadık. Sonra emniyete başvurduk. İfadesini alıp bıraktılar. 13 Ekim 2014 tarihinde pazartesi akşamı saat 19.00’da oğlum kayboldu. Ardından emniyete ve valiliğe tekrar başvurdum. Anne-baba olarak aramadığımız yer kalmadı. Sınır boyunda Hatay’dan Akçakale’ye kadar oğlumu aradım. Hatta Akçakale’ye iki kez gittim. Bir kere 6 gün, bir kere 3 gün Akçakale’de kaldım. Akçakale Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdum. Oğlumun resmini Akçakale Emniyet Müdürlüğü’ne verdim. Orada birkaç kişi oğlumun Akçakale’de yemek yediğini, orada tıraş olduğunu bile söyledi.
Oğlum 2014’te arkadaşlarıyla camiye gidiyordu. Namaz sonrasında cami imamına çelme taktığını öğrendik. Adam da tökezlemiş. Cami imamı eşimle görüştü. Eşim bu olaydan sonra oğlumla kavga etti, hatta dövdü. Oğlum o sırada, ‘Cami imamlarının arkasından namaz kılınmaz, bunlar devletten para alıyorlar’ dedi. Bu sözün üzerine babası da yüzüne tükürdü. Burada oğlum ve arkadaşlarının beraber takıldığı ‘İslam‘ adında bir kafe vardı. Aileler olarak o kafeye gittik. Kafe iki katlıydı. İkinci katta namaz kılınıyordu. IŞİD bayrakları duvarlara asılmıştı. Oradakilere oğlumu tanıyıp tanımadıklarını sordum. Yemin ederek tanımadıklarını söylediler. Aileler olarak 3-4 kez oraya baskın yaptık. Durumu devlete de bildirerek oranın kapatılmasını istedim.’’
Ben HDP’yi destekliyordum. Hatta ailemden bazıları HDP için seçim çalışmalarına katılıyordu. O gün HDP’nin Diyarbakır mitingini televizyondan canlı izledim. Bombanın patladığını gördüm. Ancak kesinlikle benim oğlumdan hiçbir şekilde haberim yoktu. Bombalama olayından sonra üçüncü günün akşamında gece saat 23.00 sıralarında telefon geldi. ‘Antep’te oğlunuz yakalandı, oğlunuz elimizde anne-baba olarak durmadan gelin’ dediler. Dünyam yıkıldı. Keşke oğlum o mitingde ölseydi, o insanlara bir şey olmasaydı.
Ben de bir anneyim, yüreğim yanıyor. Sığınabileceğim yerlere sığındım. Başka ben ne yapabilirim ki? Bir kadın olarak elimden gelen her şeyi yaptım. Ben gece ikide üçte, sınırları kadın halimle gezdim. Ben kimden hesap soracağım? Oğlum bombalı saldırıdan önce otelde asker kaçağı olduğu için yakalanmış. Ancak haberimiz olmadı. Haberim olsaydı dünyanın öbür ucunda bile olsaydı gider oğlumu getirirdim. Yakalandıktan sonra oğlumla hiç görüşmedim. Açıkçası oğlumla görüşmeyi canım istemiyor.”
Anne Hatice Gönder, Adıyaman’dan terör örgütü IŞİD’e katılımın halen devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “Bir ay önce bir adam geldi. Oğlunun 10 kişilik bir grupla beraber Suriye’ye gittiğini söyledi. Adıyaman’dan IŞİD’e çok katılım var. Ancak aileler korkuyor, dolayısıyla emniyete bildirmiyor. Ben yüreği yanan bir anne olarak ailelere sesleniyorum. Çocuklarınıza sahip çıkın.”
Oğlunu kurtarmak için Adıyaman’da yapılan Ak Parti Adıyaman 5’inci Olağan İl Kongresi sırasında Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüştüklerini söyleyen Hatice Gönder, “Başbakan buraya geldiğinde ben ve üç aile, Başbakan Davutoğlu’yla yüz yüze görüştük. Başbakan bize MİT’e talimat vereceğini, hatta bu konuyla bizzat ilgileneceğini söyledi. Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın’la da görüştüm. Çocukların ismini yazıp cebine koydu. Bir daha haber alamadık. Daha sonra bize çocukların 18 yaşını doldurduklarını ve bir şey yapamayacaklarını söylediler. Çocuğumun beynini yıkadılar. Çocuğumu Suriye’ye götürenlerin isimlerini bile emniyete verdim ‘’ dedi.