Diyarbakır Newrozu’nda polis kurşunuyla öldürülen Kemal Kurkut’un, kendisine bağıran polislere öfkelendiği, olay yerine yakın bir kasaptan bıçak aldığı ve kendisini bir daha durduran polislerle girdiği tartışmada sinir krizi geçirdiği ortaya çıktı. “Ne var ne, üzerimde ne var?” diye bağıran Kurkut’un, "Canlı bomba" denilen çantasında da şiir kitapları ve giysileri çıktı.
dihaber’den Nuri Akman’ın haberine göre, Diyarbakır Newrozu’nun kutlandığı Newroz Parkı’na gelmek isterken, Evrim Alataş Caddesi üzerinde üzeri yarı çıplak olmasına rağmen “canlı bomba şüphesiyle” polis tarafından vurularak öldürülen İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi Kemal Kurkut’un, öldürülme olayına ilişkin önemli bilgilere ulaşıldı.
Kemal Kurkut, Newroz'a katılmak için geceden Malatya'da otobüse binerek, 07.00 sularında Diyarbakır'da oldu. Ailesine haber vermeden Diyarbakır'a gelen Kemal'in Newroz'dan sonra bir kaç gün burada yaşayan abisi Ferhat Kurkut'un yanında kalmayı düşündüğü öğrenildi. Otogardan Newroz alanına giden Kemal, sadece basın ve protokol görevlilerinin alındığı Evrim Alataş Caddesi üzerindeki 04 Nolu girişe yöneldi. Sabah çok erken olduğu için burada sadece polisler, bir kaç gazeteci ve tek tük insanlar bulunuyordu.
Ne olduysa tam bu noktada, saat 08.04'te yargısız infaz gerçekleşti. Burada alana alınmayı bekleyen gazeteciler, Kurkut'un onlarca polisin arasında üzeri yarı çıplak, elinde bir bıçak ve su petiyle durduğu, polislerin ise bu sırada önce havaya, sonra ise Kurkut'a ateş açmasına tanıklık etti. Çok hızlı gelişen olayda, arka taraftan gelen bir polis amirinin, “Silahlarınızı indirin, biber gazınız yok mu? Gaz sıkın” demesine rağmen, polisler Kurkut'u çoktan vurmuştu. Sendeleyerek bir kaç adım daha atan Kurkut, olduğu yere yığılıp kaldı. Uzun süre yerde can çekişen Kurkut, yaklaşık 20 dakika sonra gelen ambulansa bindirildiğinde artık son nefesini veriyordu.
Arama noktasının gerisinde polislerin beklediği yere tek başına gelen Kurkut’un “Canlı bomba şüphesi” üzerine vurulduğu iddiası valilik tarafından açıklansa da Kurkut’un vurulmadan önceki fotoğraflarında çantasının üzerinde bulunmadığı ve yarı çıplak halde olduğu net bir şekilde görüldü. Ölümünün ardından olay yerindeki gazetecilerin fotoğraf makinelerini kontrol eden polis, makinelerdeki kartlara format çektirdi. Onlarca gazetecinin tanıklık ettiği olayda, polislerin etrafını sardığı Kurkut'u çok rahat biçimde durdurabileceği, biber gazı veya cop ile etkisiz hale getirebileceği imkanı varken, birkaç metreden, arkadan ateş edilerek öldürülmesi dikkat çeken bir başka ayrıntı.
Buraya kadar gazetecilerin de tanıklık ettiği olayda, Kurkut'un neden bıçakla ve üzeri çıplak biçimde kontrol noktasına geldiği, akıllarda soru işareti olarak kaldı. Ancak Kurkut'un polislerle arama sırasında tartıştığı, hakaretlere maruz kaldığı ve sinir krizi geçirdiği öğrenildi. Tartışmadan sonra Kurkut’un elindeki bıçağı Newroz alanına yakın bir kasap dükkanından aldığı ortaya çıktı. İsmini vermek istemeyen kasap, olaydan sonra gece yarısı emniyette ifade vermiş. Olay gününü anlatan iş yeri sahibi, sabah 08.00’a doğru dükkanda tek başına olduğu ve sırtı reyona dönük bir şekilde tezgahta et doğradığı sırada içeriye birinin girdiğini, içeri giren gencin “Kolay gelsin” demesiyle arkasını döndüğünü, tam bu esnada da gencin reyon üzerindeki bıçağa alıp kaçmaya çalıştığını anlattı.
Görgü tanığı esnaf, şöyle devam etti:
“Çevik bir şekilde arkasını dönüp dükkandan koşarak çıkmak istedi. Ben de reyonun arkasından çantasından tuttum. Koşmaya çalıştığı için elim ani bir şekilde reyonun camına değdi ve kesildi. Bırakmak zorunda kaldım. Ardından dışarı koştum. Kavşaktan giriş kapısına doğru hızla koşuyordu. Gencin koştuğunu gören kavşakta bekleyen polisler bana ‘Ne oldu?’ diye sordu. Ben de gencin bıçağı alıp koştuğunu, kavga etmeye gitmiş olabileceğini belirttim. Bunun üzerine kavşakta duran 2-3 polis de peşinden koştu."
Kasap, Kurkut'un dükkandan çıktıktan 3-4 dakika sonra öldürüldüğünü duyduğunu ve onu durduramadığı için halen vicdan azabı çektiğini söyledi.
Olaya şahit olan başka bir taksici ise “Kurkut olduğuna eminim” dediği bir gencin, kavşakta bulunan polislerce köşeye çekildiği ve üzerine bağırıldığını söyledi. Taksici, bunun nedenini ise bilmediğini belirtti.
Konuya ilişkin görüşülen Kurkut'un Diyarbakır'da yaşayan abisi Ferhat Kurkut, halen olayın şokunda. Esnafların anlatımıyla paralel bilgiler paylaşan Kurkut, giriş kapısı yönüne doğru koşan kardeşinin arkasından 2 ya da 3 polis kovalarken, bunu gören giriş kapısı tarafındaki yaklaşık 50 polisin kardeşine yöneldiğini söyledi. Giriş kapısı tarafında duran polislerin silah doğrultması üzerine kardeşinin durduğunu ve “Üzerimde bir şey yok” dediğini belirten Kurkut, polislerin üzerindeki çanta ve elbiseleri çıkarmasını istemesi üzerine kardeşinin tartışmaya girdiğini, ancak söyleneni de yaptığını anlattı. Kardeşinin üzerinde sadece atletiyle kaldığını, yürüyerek polise yaklaştığını öğrendiklerini anlatan ağabey Kurkut, “Polis kardeşimden atletini de çıkarmasını isteyince, bize olayı anlatanların dediğine göre, ‘Ne var ne, üzerimde ne var?’ diye bağırıyor ve atletini çıkarıp atıyor. Bu esnada da sinir krizi geçirdiği için polise bağırıp, çağırıyor ve koşuyor. Zaten ardından bu olay yaşandı” dedi.
Valilik’ten "'Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim' diyerek elindeki bıçakla alana koştuğu için canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden müdahale edilmiştir” şeklinde yapılan açıklamada bahsedilen çanta ile ilgili de önemli bilgilere ulaşıldı.
Kurkut’un Malatya’dan gece 03.00’da kalkan Diyarbakır trenine binmek üzere gece saatlerinde sessizce evden ayrıldığını anlatan bir arkadaşı, “Çantasına birkaç elbise ve kitap ile defterini koyduktan sonra trene yetişmek için evden çıkmış” dedi. O gece trenin, sefere yakın bir saatte iptal edildiğini anlatan arkadaşı, özel bir otobüs firmasının tren seferinin iptal olması nedeniyle istasyon önünden yolcuları alarak Diyarbakır’a geldiğini, Korkut’un da bu otobüs ile Diyarbakır’a gelmiş olabileceğini söyledi. İnfazın ardından yolun ortasında duran Kurkut'un çantasını görenler de içinde bir kaç kitap ve giysi bulunduğunu söyledi.
Olaya ilişkin açıklama yapan Diyarbakır Valiliği, “Miting alanına girmeye çalışan sırt çantalı bir şahıs, alanın güvenliğini sağlamakla görevli güvenlik kuvvetlerince aranmak istenmiş ancak şahıs kendini aratmak istememiş, ‘Çantamda bomba var hepinizi öldüreceğim’ diyerek güvenlik güçlerine bıçaklı saldırıda bulunmuş ve etkinliğin yapılacağı yöne doğru koşmaya başlamıştır. Şahıs, güvenlik güçlerinin tüm uyarılarına rağmen elindeki bıçağı atmamış ve alana doğru koşmaya devam etmiştir. Söz konusu şahsın canlı bomba olma ihtimali değerlendirildiğinden ve alanda bulunan katılımcıların can güvenliği göz önünde bulundurulduğundan dolayı, arama noktasında görevli güvenlik güçlerince müdahale edilmiştir” dese de, alanda bomba araması yapıldığı ve etkinliğin başlamasına 3 saat gibi bir süre kaldığı için tek bir yurttaş bulunmuyordu.
Valilik, olayın üzerinden geçen bunca zamana rağmen bomba şüphesi yaratan söz konusu çantadan ne çıktığına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı. Olay yerinde bulunan gazeteciler de, Kurkut’un hastaneye kaldırılmasının ardından çantayı inceleyen polislerin çanta içerisinden elbise, defter ve şiir kitapları çıkardığını gördüklerini anlattı.
Kemal Kurkut'tan geriye bu ezgiler kaldı...