Diyarbakır'da hanelerin yüzde 55'inin 500 TL'nin altında geliri var

Diyarbakır'da hanelerin yüzde 55'inin 500 TL'nin altında geliri var

HÜlya Karabağlı/ Ankara

CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır’ın sorunları ve çözümleri için Meclis Araştırması verdi. Tanrıkulu’nun araştırma önergesinde kullandığı EKOSEP Saha Araştırması Raporu’na göre kentte işsizlik oranı yüzde 30,29. İlde işgücüne katılım yüzde 35,58. Kadın etkin nüfusun ise sadece yüzde10,90’ı işgücüne katılıyor. Hiç geliri olmayan hanelerin oranı yüzde 23,2’dir. Hanelerin yüzde 55,5’i 500 TL’nin altında gelire sahip. Rıza dışı göç grubunun yüzde 30,1’inin hiç geliri bulunmazken, bu oran rızaen göç grubunda yüzde 21,7dir.

Diyarbakır’da kadınların yüzde 58'i fiziksel şiddet, yüzde 63.5'i psikolojik şiddet, yüzde 13.5'i cinsel şiddet, yüzde 16.2'si ekonomik şiddete maruz kalıyor. Şiddetin kim tarafından uygulandığına bakıldığında ise yüzde 52.7'si eşi tarafından, yüzde 14.9'u anne-babası tarafından, yüzde 5.4'ü ise erkek arkadaşı tarafından şiddete maruz kalıyor.

 

Yüzde 27’si can güvenliğini riskte görüyor

 

Kadınların yüzde 43.2'sinin sosyal güvencesinin olmadığı, yüzde 37.8'inin yeşil kartlı, yüzde 12.2'sinin SGK'lı olduğu bilinmektedir. Kadınların yüzde 27'sinin ise can güvenliği riski olduğu ifade edilmektedir.

 

Türkiye’nin en geri kalmış illerinden

 

Tanrıkulu, araştırma önergesi gerekçesinde şunlara dikkat çekti: Diyarbakır, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal olanaklar açılardan en geri kalmış bölgelerinden birisi olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin merkez kentlerinden biridir. Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK ) Diyarbakır’ın nüfusun 2012 yılı itibariyle 1 Milyon 570 Bin 943 olduğunu belirtiyor.

Diyarbakır’da, göçün de etkisiyle yaşanan hızlı nüfus artışı gelecekte yaşanacak sorunların sinyalini göstermektedir. Demografik veriler açısından bakıldığında gelecek 20 yıllık dönemde Diyarbakır'da nüfus artışı Ankara ile karşılaştırılmayacak kadar yüksek olacak ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda başta kadınlar olmak üzere tüm kent yoksullarının eğitim, sağlık v.b. sorunları dayanılmaz boyutlara çıkabilecektir.

Son otuz yıllık çatışmalı ortamda, gerek Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, gerek TESEV ve Göç-Der gibi kuruluşlar, bölgede milyonu aşan bir zorunlu göçün yaşandığını çeşitli raporlarıyla beyan etmektedirler.

Kitlesel bir şekilde zorunlu olarak göç edenler, yeni yerleşim yerlerinde pek çok sorunlarla (ekonomik, sosyal, psikolojik, dil-kültür ve uyum sorunları) karşılaşmıştır. Bu zaman diliminde yerinden edilmiş kişilerin sorunlarına çözüm amacıyla arayışlar başlamıştır.

 

Kız ve erkek öğrenci sayısından azalma var

 

İl Milli Eğitim Müdürlüğü verilerine göre kentlerde ilköğretimde hem kız hem erkek öğrenci sayılarında azalma yaşanmaktadır. Diyarbakır okullaşma oranları açısından ülke ortalamasından

oldukça geridedir. Bu sorunlar, esas olarak, Türkçeyi iyi anlamamak, kendini ifade edememek ve kelime haznesinin az olması gibi durumlarla ilişkilidir. Gündelik hayatta Kürtçe konuşup okulda Türkçe eğitim görmekten kaynaklanan iletişim sorunları özellikle göçle gelen öğrencilerin eğitimi devam etme oranını düşürmektedir. Kalabalık sınıf mevcutları ve öğretmen yetersizliği de eğitim sorunların büyümesine neden olmaktadır. Çocuklar ve gençler arasında yaygınlaşan ve resmi belgeler de vurgulanan madde bağımlılığı özel bir sorun alanı yaratmaktadır. Bölgenin gençliğinin bu tür kötü alışkanlıklardan uzak tutulması için çözüm önerici politikaların geliştirilmesi ivedilikle önemsenmektedir.

 

112 Acil’de personel eksikliği var

 

Diyarbakır’da açılan Eğitim Araştırma Hastanesinde acil hizmetleri verilemez durumda. Anjiyo yapılamamakta, sağlık personelinin araç-gereci temin edilememekte. Bu durumda hem sağlık personelinin hem de hastanın hayati tehlikesi dahi söz konusu olmaktadır. İlaç ve malzeme ihalesi yerinde ve zamanında yapılmadığı için yeterli sağlık hizmeti sunulamamaktadır.112 Acil Sağlık Hizmetleri bünyesinde bir çoğu personel eksikliği nedeniyle tek sağlık personeli çalıştırılmakta, bu da hem hastayı hem de sağlık personelini tehlikeye atmaktadır.

 

Kürtçe- Arapça sağlık personeli olmalı

 

Diyarbakır'da sağlık hizmetlerinin sunumunda ve bu hizmetlere erişimde, ülkenin diğer yörelerinde de bulunan altyapı sorunlarına ek olarak dil sorunu da yaşandığı bilinmektedir. Hasta-sağlık çalışanı iletişiminde dil sorununun ayrıntılı ortaya koyacak daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır. Diyarbakır ve bölgede Türkçe dışında başta Kürtçe olmak üzere Arapça gibi dilleri konuşabilen sağlık çalışanlarının istihdamı teşvik edilmelidir.