DNA kanıtlarının güvenilirliği tehlikede!

DNA kanıtlarının güvenilirliği tehlikede!
İsrailli bilim adamları, kriminal soruşturmalarda çok ciddi sonuçlar doğurabilecek bir iddiada bulundu. İddiaya göre, adli vakalarda en önemli kanıt sayılan, insan vücudunun biyolojik kimlik kartı DNA, yapay olarak çoğaltılabiliyor. Üstelik temel biyoloji bilgisi ve piyasada bulunabilecek basit teknoloji, bunun için yeterli.Tel Aviv’de bulunan Nucleix adlı firmanın kurucularından Dr. Dan Frumkin’in başkanlığında yazılan ve ‘Forensic Science International: Genetics’ adlı online dergide yayımlanan çalışmaya göre kriminal incelemelerde altın değeri taşıyan DNA kanıtlarının güvenilirliği tehlike altında...Ekip bir donörden aldıkları kan ve salya örneğini kullanarak başka bir insana ait DNA örneği yarattı.Uzmanlar ayrıca bir veritabanındaki herhangi bir DNA profiline erişmeleri durumunda söz konusu kişiden doku örneği bile almadan ona ait bir DNA örneği oluşturulabildiğini açıkladı.Dr. Frumkin, “Yani bir suç mahali yaratabilirsiniz. Herhangi bir biyoloji öğrencisi bunu yapabilir” diyor. Nucleix, gerçek DNA örnekleriyle sahtelerinin ayrıştırılması için bir test de geliştirdi.Ekip, yapay DNA kanıtının sahte suç mahali oluşturma dışında özel yaşamın mahremiyeti için de potansiyel bir risk oluşturduğuna dikkat çekiyor. Aynı tekniklerin bir kısmını kullanarak bir insanın DNA’sını örneğin bir bardak ya da sigara izmaritinden alıp bunu kullanarak o kişiye ait bir salya örneği yaratmak mümkün. Johns Hopkins Üniversitesi Genetik ve Kamu Politikaları Merkezi’nden Gail H. Javitt, “Ünlüler genetik paparazzilerden korkmak zorunda kalabilir!” diyerek konunun mahremiyet kısmına dikkat çekiyor.Amerikan Sivil Haklar Birliği’nin bilim danışmanlarından Tania Simoncelli de buluşun kaygı verici olduğu konusunda meslektaşlarıyla hemfikir: “Suç mahalinde DNA bırakmak, parmak izi bırakmaktan daha kolay. Biz de inanılmaz bir şekilde DNA teknolojisi üzerine yükselen bir kriminal adalet sistemi yaratmaktaydık.”Bilim insanları iki ayrı yolla DNA örneği üretti. Birinde saç ya da dudak izi gibi küçük bir DNA örneğine ihtiyaç duyuluyor. Diğerindeyse hukuki veritabanlarında bir dizi rakam ve harf şeklinde kaydedilmiş olan DNA bilgileri kullanılıp şifrelere ‘can verilerek’ DNA örneği oluşturuluyor.