*Doç.Dr. Murat Batı
Ülkemizde gayrimenkul alım-satımlarından belli durumlarda KDV alınırken bazı durumlarda ise KDV alınmamaktadır. Konut satışlarında net alanı 150 metrekare ve üstünde ise %18, net alanı 150 metrekare’nin altında ise %1 KDV uygulanmaktadır.
Daha sonraki tarihlerde yapılan bazı düzenlemelerle büyükşehir sınırları içinde arsa birim metrekare bedeli dikkate alınarak ayrı bir vergileme yapısı hayatımıza geçirildi. Sonrasında da yapılan bazı kanuni düzenlemelerle 150 metrekare ve üstünde olan konut ve metrekareye bakılmaksızın her türlü iş yeri satışlarında %18’e tekabül eden gayrimenkul teslimlerine ilişkin bu oranın %8 olarak uygulanması kararı alındı. 535 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Konut ve işyeri teslimlerinde (bina ve bağımsız bölüm şeklinde olanlar) %8 KDV oranı uygulama süresi 31.03.2019 tarihine kadar uzatılmıştı. Daha sonra 21.03.2019 tarih ve 30721 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 843 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile de bu süre 31.12.2019 tarihine tekrardan uzatıldı.
Yani %18’e tekabül eden konut ve iş yeri satışlarında KDV oranı 31.12.2019 tarihine kadar %8 olarak uygulanacaktır. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak gel gör ki icra satış daireleri ve vergi daireleri Cumhurbaşkanı’nın bu kararını dikkate almamakta.
Cumhurbaşkanı Kararı’na rağmen yüksek oranlı KDV oranı uygulamasına devam etmektedir. Yani %8 uygulamaları gereken KDV oranını %18 olarak uygulayarak gayrimenkul alıcısını kanunsuz bir şekilde zarara uğratıyorlar. Bunun hiçbir kanuni gerekçesi olmamasına rağmen neden böyle bir uygulama yaptıkları yönünde herhangi bir açıklama da yapılmamaktadır. Çok ilginç bir durum.
Vergi idaresi ve icra daireleri bunu VUK’un 117/2’nci maddesi uyarınca düzeltmek yerine dava açma yolunu göstererek zaten ziyadesiyle iş yükü olan yargıya bir yük daha göndermektedirler. Dava sürecinin de ne kadar uzun sürdüğü ve hemen sonuçlanmayacağı da çok açık. Hatta dava edilmesine gerek bile kalmadan VUK’un 117/2’nci maddesinin yeterince açık olduğu dikkate alınarak hemen düzeltilmesi de gerekmektedir. Ancak topu yargıya atmak herhalde işin en kolayı olsa gerek. Daha önemlisi mükellefi bu şekliyle yanlışa da yönlendirmektedirler. Nasıl mı? Şöyle;
Vergi dairelerinin bu uygulaması Vergi Usul Kanunu’nun 117’nci maddesi gereğince 'bir vergi hatasıdır'. Yani vergi dairesi kendisi fark ederse ya da siz fark edip bunu vergi dairesine bildirirseniz bunu vergi dairesinin düzeltmesi gerekmektedir. Hatta bu fazla alınan vergilerin 3 ay içinde mükellefe iade edilmemesi durumunda aylık %2 oranında faizle mükellefe ödenmesi de gerekmektedir. Vergi idaresinin bu keyfi tutumu hem mükellefi hem de ülke hazinesini parasal zarara uğratmaktadır. Ne güzel değil mi…
Esasında bir hukuki garabet de bu noktada var. Vergi dairesi sizi hemen dava açmaya yönlendiriyor. Oysa bu bir vergi hatası ve bunun başka bir usulü var. Dava açmadan önce yapılması gereken şey; bu hatalı uygulamayı fark ettiğiniz anda vergi dairesine ve icra müdürlüğüne “213 Vergi Usul Kanunu’nun 117/2’nci maddesi uyarınca 'vergi miktarında hata' yapıldığı, yapılan bu hatanın ivedilikle düzeltilmesi, KDV’den dolayı ödenen bu fazla vergi ve varsa bu fazla ödemeden kaynaklı vergi farklarının VUK’un 112’nci maddesi de dikkate alınarak ödenmesi gerekmektedir” şeklinde bir dilekçe vermeniz gerekmektedir.
Vergi dairesi ve icra müdürlükleri dilekçenize rağmen cevap vermezse yani suskunluğunu korursa, sizin de dilekçeyi verdiğiniz tarihten itibaren 60 günlük bir bekleme süreniz var. Bekleyiniz. 60 gün içinde cevap gelmezse dilekçenizdeki talebiniz reddedildi demektir. Ancak bu süre içinde olumlu/olumsuz bir cevap gelmesi durumunda ise gelen cevabın geliş tarihine göre hareket etmek gerekmektedir. Gelen cevap aleyhinize ise Gelir İdaresi Başkanlığı’na “şikayet yoluyla dilekçe” verin. Dilekçede durumu anlatın. Her şeyi açıkça yazın. Gelir İdaresi Başkanlığı “şikayet yoluyla dilekçenize” cevap vermezse yani suskunluğunu korursa, dilekçeyi verdiğiniz tarihten itibaren 60 günlük bekleme süreniz var. Bekleyiniz. 60 gün içinde cevap gelmezse dilekçede belirttiğiniz düzeltme isteğiniz reddedildi demektir. Ancak bu süre içinde olumsuz cevap gelmesi durumunda cevabın geliş tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma hakkınız var. Cevap gelmezse 60’ıncı günden itibaren 30 gün içinde dava açma hakkınız var. Aman dikkat. Süreyi kaçırmayın.
* Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi, Mali Hukuk Anabilim Dalı Başkanı