Doç. Dr. Pınar Obakan Yerlikaya, yeni tip Koronavirüs'te (Covid-19) yaşanan değişimlerin virüsleri güçlü kılabileceğini ve bu gücün daha bulaşıcı olduğu uyarısında bulundu. Çift maske kullanımı hakkında da konuşan Yerlikaya, “Maskede fiziksel bariyer ne kadar fazla olursa damlacığı o kadar bloke ederiz” tavsiyesinde bulundu.
Son dönemde, Amerikan Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü direktörü ve immunolog Dr. Anthony Fauci’nin de bulunduğu bir grup bilim insanı, çift maskenin özellikle yeni varyantların da bulaşmasını engellemek için önemli olduğunu belirtti.
Çift maske ile virüs geçirgenliğini azaltılmasının mümkün olduğunu belirten İstanbul Kültür Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yerlikaya, çift maske kullanımı hakkında şunları söyledi:
“Maskelerin özelliği virüs içeren damlacıkları bloke etmek ve solunum yolumuza girişlerini engellemek. Bu noktada maskede fiziksel bariyer ne kadar fazla olursa o kadar damlacığı bloke edebiliriz. Doğru maskeleri kullanmak da çok önemli. 3 kat içeren cerrahi maskeleri ve N95 maskeleri tercih etmek önemli. Özellikle yeni varyantlara maruz kalmamız söz konusu olduğunda hastalık geliştirme olasılığımız daha da arttığı için çift maske takmak, sosyal mesafeyi korumak, kapalı mekanlara mümkün olduğunca girmemek mutlaka alınması gereken önlemler.”
Virüs mutasyonu ve varyant kavramlarına da açıklık getiren Pınar Obakan Yerlikaya, virüslerin herhangi bir konak hücreyi enfekte etmedikleri sürece canlı yapılar olmadıklarını, çoğalmak ve canlı olmak için konak hücreye ihtiyaç duyduklarına işaret etti:
“Covid-19 virüsü çoğalırken yeni oluşan virüslere aktardığı kalıtım materyali RNA. Bu nedenle bir RNA virüsü. Önce insan hücrelerini enfekte ediyor. Sonra protein meydana getirme mekanizmalarını kullanarak virüs RNA’sında kodlanmış proteinleri hücrelerimize yaptırıyor. Yani diğer bir deyişle yeni Koronavirüs'lerin yapım fabrikası bizim hücrelerimiz oluyor.
RNA, DNA’ya benzer olarak nükleik asitler içerir. DNA veya RNA her bölünmede yeniden sentezlenirken, yeni bir hücre veya yeni bir virüs oluşur, mutasyon denilen nükleik asit değişimleri meydana gelir. Bu değişimler virüsleri daha güçlü de kılabilir daha güçsüz de. Güçten kastettiğimiz daha bulaşıcı ya da öldürücü olmaları. Bazı virüslerin konaklarına veya ortamlarına ayak uydururken kısa zamanda adaptasyonlar geliştirdiğini görüyoruz. İşte bu adaptasyonlar da mutasyonlar oluyor."
Ülkeler arası seyahatler ve pandemi koşullarına uyulmaması sonucu bu varyantların da dünyaya yayılmasının söz konusu olduğuna dikkat çeken Yerlikaya, mutasyonlarda pandemi önlemlerine uyulmamasının etkili olduğunu belirtti. Virüsün mutasyon geçirmesini, daha bulaşıcı ya da daha öldürücü bir hal almasını engellemek için küresel önlemlerin sıkılaştırılması ve bunlara uyulması gerektiğinin altını çizdi. Yerlikaya, “Daha bulaşıcı olan virüs versiyonu ülkemizde görülmekte. Ayrıca yapılan çeşitli çalışmalarda Türkiye’de de virüsün hem S proteini hem de yapısal olmayan diğer proteinlerini kodlayan RNA dizilerinde mutasyonlar saptandı. Fakat bu mutasyonlar özellikle virüsün bağlanma proteini olan S proteininde İngiltere, Güney Afrika varyantlarında olduğu gibi yapısal bir değişikliğe sebep olmadı. Hem yurtdışından gelen varyantların yayılmasını önlemek hem de Türkiye’de daha bulaşıcı varyantının oluşmamasını sağlamak tüm bireyler sorumluluğunda.” ifadesini kullandı.