Doğa Derneği Hasankeyf Deklarasyonu Nefes alıp veren her bir bireyin, medeniyetler kuran her bir toplumun ve bunlara yaşam veren canlıların ortak dilini biliyoruz. Neslimizin, tüm varlıkların ortak dili olan doğa dilini unutarak kendi köklerini, doğayı ve tarihi yok ettiğini açıkça görüyoruz. Doğa Derneği, insanın kendi köklerini ve geleceğini yok eden macerasına dur demek için var. Tuz Gölü'nün, Allianoi'nin, önü kesilen nehirlerin, ısınan iklimin ve dünyanın ücra köşelerinde susuzluktan ölen çocukların çağrısına yanıt vermemek ne mümkün? Doğa Derneği, bu çağrıyı tüm Türkiye ve dünyaya duyurmak için var. Bugün, on bin yıllık bir tarihin ve eşsiz doğanın içinde bulunmanın onuru ve ayrıcalığını yaşıyoruz. Bugün, dünyanın dört bir köşesinden, doğanın her bir zerresinden yükselen çağrının ete kemiğe büründüğü Hasankeyf'e dokunuyoruz. Burada, doğanın ihtişamına ve tarihin sesine aynı anda tanıklık ediyoruz. Bu eşsiz coğrafyada, kuşlar, bitkiler, Fırat kaplumbağası, kayalar ve Dicle Vadisi'nin insanları bizi ve değişen dünyayı izliyor. Tarihe nasıl bir iz bırkacağımızı merak ediyor. Doğa Derneği, Hasankeyf ofisini açarak tercihini doğanın ve uygarlığın yaşamasından yana kullanıyor. Köklerimize duyduğumuz sadakat ve vicdanımız, bizi Ilısu Barajı'nın sessiz bir şahidi olmanın ötesine geçerek Hasakeyf ve Dicle'nin yaşaması için çalışmaya zorluyor. Dünyanın her yanında barajların getirdiği zararların sayısız örnekleri var. Barajlar, daha iyi bir yaşam ve iş imkanı vaad ederken, geride bıraktıkları tahribat, çoraklaşma, göç ve ölüm. Sadece onlarca yıl ömür biçilen Ilısu baraj projesinin sunduğu gelecek çok açık: binlerce yıllık tarihin ve benzersiz doğal alanların yok olması. Projeye destek veren yabancı kuruluşlar, sonucunda doğal ve tarihi değerlerin yok olacağı böyle bir projeyi uygulamayı kendi ülkelerinde hayal bile edemezler. Doğa Derneği, Hasankeyf Ofisi'ni kurarak doğanın ve tarihin, yani köklerimizin korunması için Türkiye ve dünyanın umudunu tazeliyor. Hasankeyf'in yok edilişine karşı uyanışımız, hiç şüphesiz buradan tehlike altındaki diğer doğal alanlara dalga dalga yayılacak. Bu tarihi günde, sanatçıları, bilim insanlarını, siyasetçileri ve tüm kamu vicdanını Doğa Derneği'nin 'Hasankeyf Yok Olmasın' kampanyasına ve doğayı tüm satıhta koruma mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz. Doğa Derneği'nin ofisi kapılarını aralarken, geçmişin, bugünün nesillerinin ve bizden sonrakilerin elindeki gerçek zenginliğe ışık tutmayı umut ediyoruz. Çünkü, biz, sadece biz, Hasankeyf'in zenginliğine tanıklık edebilir ve onu yok olmaktan kurtarabiliriz. Çünkü, biz, sadece biz, çocuklarımıza ve onların çocuklarına geçmişi ve doğayı aktarabiliriz. Biz, sadece biz, köklerimize sahip çıkabiliriz. Biz, sadece biz, umudu yaşatabiliriz. Hasankeyf yok olmasın!