‘Doğan Grubu’na vergi cezası siyasi mi?’

‘Doğan Grubu’na vergi cezası siyasi mi?’
Almanya’daki Sol Partili 9 milletvekili, Federal Hükümet’e verdiği soru önergesinde Doğan Grubu’na verilen vergi cezasını sordu. Almanya'da aralarında Sevim Dağdelen, Hakkı Keskin ve Hüseyin Kenan Aydın'ın da yer aldığı, Sol Partili 9 milletvekili Federal Hükümet'in yanıtlaması talebiyle Federal Meclis'e bir soru önergesi vererek, Türkiye'deki basın özgürlüğü ihlalelerini sordu. Önergede, Doğan Yayın Holding'e yönelik vergi cezası için aralarında Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın da yer aldığı çeşitli kesimlerce "eleştirel meydayı yola getirmek için iktidar sahiplerinin siyasi bir karar" olarak değerlendirildiği hatırlatılarak, "Federal Hükümet bu görüşü paylaşıyor mu?" sorusu yöneltildi. Alman hükümetinin Türkiye'deki düşünce ve basın özgürlüğüyle ilgili girişimlerde bulunup, bulunmadığının da sorulduğu toplam 12 soruluk önerge Federal Meclis Başkanlığı'na teslim edildi. Önerge metni şöyle: Alman Federal Meclisi’ne Federal Meclis Milletvekilleri Sevim Dağdelen, Ulla Jelpke, Heike Hänsel, Inge Höger, Wolfgang Gehrcke, Alexander Ulrich, Dr. Norman Paech, Dr. Hakki Keskin, Dr. Dieter Dehm, Hüseyin-Kenan Aydin ve Sol Parti (DIE LINKE) Federal Meclis Grubu’nun soru önergesi: Türkiye’de Basın Özgürlüğü Avrupa Parlamentosu’nun 2008 Türkiye İlerleme Raporu’na dair aldığı 12 Mart 2009 tarihli kararında şöyle denilmektedir: ‘Avrupa Parlamentosu, Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğünün tümüyle güvence altında bulunmamasını üzüntüyle karşılamakta ve ne sık sık internet sitelerine ulaşım engellenerek, ne de eleştirel basın kuruluşlarına yönelik baskı ve açılan davalarla demokratik, çoğulcu bir toplumda basın özgürlüğüne hizmet edileceği düşüncesini taşımaktadır.’ Türkiye’de basın ve düşünce özgürlüğü bağlamında yaşanan en son gelişmeler, yukarıdaki alıntıda yer alan tespitleri doğrulamaktadır. Çağdaş Gazeteciler Derneği – ÇGD ve Türkiye Gazeteciler Sendikası TGS gibi basın meslek kuruluşları son dönemde giderek artan oranda üyelerinin Ergenekon Davası hakkında eleştirel haberler yapmaları durumunda mahkemelere çıkarıldığından şikayet etmekte ve bu baskı aracılığıyla bir otosansürün hedeflendiğini belirtmektedir. ÇGD’nin verilerine göre AKP’nin hükümette olduğu dönemde, TCK’nın 301. maddesinin ihlali gerekçesiyle 2.500 dava açılmıştır. Bu davaların 745’i mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Ocak 2009’da, Ergenekon sorşturması kapsamında bir TV kanalının binalarında gerçekleştirilen aramalar üzerine ÇGD Başkanı Ahmet Abakay şu açıklamada bulunmuş-tur: ‘Kanalın hükümet karşıtı yayın yapması, iktidara sert eleştiriler yöneltmesi bu baskının altındaki gerçek neden olarak karşımıza çıkıyor. Ergenekon davası süreci, basın üzerinde, kitle örgütleri ve genel olarak da halkın üzerinde baskı, yıldırma ve korkutma hareketine dönüşmüştür.’ Ergenekon Davası kapsamında medyanın maruz kaldığı baskı, TGS’nin ‘Demokrasinin geleceği hakkında endişeliyiz’ açıklaması yapmasına yol açmıştır. TGS, söz konusu aramanın ardından yaptığı açıklamada, ‘Erge-nekon Davası'nın devlet içindeki çeteleri ortaya çıkarmak ve yargılamak yerine, siyasi iktidarca aydınlar, medya kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve son olarak da sendikalar ile işçi hareketi üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmasıyla ilgili bir endişeye neden olmaktadır’ görüşüne yer vermiştir. Bunun ötesinde Türk Başbakanı Erdoğan yakın geçmişte defalarca, `yalan yanlış haberler` yazdığını iddia ettiği gazeteleri boykot çağrısı yapmıştır. ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay bu konuda yaptığı açıklama-da şu görüşlere yer vermiştir: ‘Başbakanın kendisini eleştiren yayın or-ganlarını düşman ilan etmesi ve bunlara karşı boykot çağrısı yapmasını çağdışı buluyorum. Bu boykot çağrısı sanırım uluslararası camiada şaşkınlık yaratacaktır.’ Bu bağlamda Doğan Yayın Holding’e vergi yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle verilen yaklaşık 850 Milyon TL tutarındaki para cezasından da söz etmek gerekir. Bu ceza da basın meslek kuruluşları tarafından ‘hoş-lanmadığı medyayı susturma’ (ÇGD) ve ‘siyası iktidarın medyayı hizaya sokma girişimi’ (TGS) şeklinde değerlendirilmiştir. Federal Hükümete soruyoruz: 1. Federal Hükümet Avrupa Parlamentosu’nun ‚Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğünün tümüyle güvence altında bulunmadığı yönündeki tespitini paylaşıyor mu? Yanıt evet ise; a) hükümetin düşüncesine göre hangi alanlarda Türkiye’de dü-şünce ve basın özgürlüğünün tümüyle güvence altında değildir? b) Türkiye’de düşünce ve basın özgürlüğünün devlet kurumların-ca veya hükğmet çevrelerince ihlal edildiğine dair hangi bilgilere sahiptir? 2. Federal Hükümet Avrupa Parlamentosu’nun „TCK’nın 301. maddesinde Nisan 2008’de yapılan değişiklikler yetersizdir. Çünkü hala Türkiye’de bu temelde ve TCK, TMY ve Basın Ya-sası’ndaki diğer maddeler uyarınca şiddete başvurmadan düşün-celerini açıklayan kişiler mahkum edilmektedir” yönlü ve Leyla Zana ile hapis cezalarına çarptırılan Evrensel gazetesi yöneticileri Ahmet Sami Belek ve Uğraş Vatandaş örneklerinde yaşanmış tespitini paylaşıyor mu? 3. Federal Hükümet, TGS’nin ‘Ergenekon Davası'nın devlet içindeki çeteleri ortaya çıkarmak ve yargılamak yerine, siyasi iktidarca aydınlar, medya kuruluşları ve demokratik kitle örgütleri üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılmasıyla ilgili’ endişelerini paylaşıyor mu? 4. Federal Hükümet, ÇGD’nin ‘Türk hükümet temsilcilerinin boy-kot çağrılarının çağdışı olduğu’ yönlü değerlendirmelerini payla-şıyor mu? 5. Federal Hükümet Doğan Yayın Holding’e vergi yasalarını ihlal nedeniyle yüzmilyonlarca TL tutarında ceza verilmesi ve bu çerçevede Doğan TV’nin hisselerinin Axel Springer AŞ’ye satılmasının bir rol oynadığı hakkında hangi ölçüde bilgi sahibidir? 6. Federal Hükümet, Doğan Yayın Holding’e verilen cezaya ilişkin TGS’nin ‘Bu siyası iktidarın medyayı hizaya sokma girişimidir’ şeklindeki değerlendirmesini paylaşıyor mu? 7. Federal Hükümet, koalisyon ortaklarının oylarıyla kabul edilen 22.04.2008 tarihli ve 16/8871 Meclis Belge No’lu önergede yer alan, ‘ikili ve çok taraflı görüşmeler çerçevesinde her ülkede düşünce ve basın özgürlüğünün korunması ve bu özgürlükleri gü-vence altına alan uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmesi konusunda çaba sarfetme’ taahhüdünü Türkiye ile olan ilişkile-rinde hayata geçirmek için hangi adımları atmıştır? 8. Federal Hükümet söz konusu önergede yer alan, ‘ikili ve çok taraflı görüşmeler çerçevesinde, düşünce ve basın özgürlüğü hakkının evrensel ve paylaşılmaz bir hak olduğu, bu hakkın sadece farklı politik düşüncelere sahip olanlar açısından değil, etnik, dinsel ve eşcinsel azınlıklar için de geçerli olduğu yö-nündeki düşüncelerinde ısrarlı olma’ taahhüdünü Türkiye ile olan ilişkilerinde hayata geçirmek için hangi adımları atmıştır? 9. Federal Hükümet söz konusu önergede yer alan, ‘uluslararası or-ganizasyonlar çerçevesinde, bu organizasyonlara üye ülkelerden ısrarla düşünce ve basın özgürlüğünü korumalarını talep etme’ taahhüdünü Türkiye ile olan ilişkilerinde hayata geçirmek için hangi adımları atmıştır? 10. Federal Hükümet söz konusu önergede yer alan, ‘basın mensup-larının tehdit altında bulunduğu ülkelerde bu kişileri korumalarını talep etme’ taahhüdünü Türkiye ile olan ilişkilerinde hayata ge-çirmek için hangi adımları atmıştır? 11. Federal Hükümet, söz konusu önergenin kabul edildiği 19.06.2008 tarihinden bu yana Türkiye’de çok sayıda internet si-tesine ulaşımın devlet organlarınca veya mahkeme kararlarınca engellenmesi konusunda hangi bilgilere sahiptir? 12. Federal Hükümet söz konusu önergede yer alan, ‘burada adı ge-çen bütün taahhütler bağlamında internette sansür konusunu da diğer ülkelerle ilişkilerinde göndeme getirecektir ve buna karşı çıkacaktır’ şeklindeki taahhüdünü Türkiye ile olan ilişkilerinde hayata geçirmek için hangi adımları atmıştır? Berlin, 26.03.2008 Dr. Gregor Gysi, Oskar Lafontaine ve Sol Parti (DIE LINKE) Federal Meclis Grubu