Doğan Hızlan: Tan Oral’ın karikatürlerine iyi bakmak gerekir, çünkü sizi gıdıklamaz, düşündürür

Doğan Hızlan: Tan Oral’ın karikatürlerine iyi bakmak gerekir, çünkü sizi gıdıklamaz, düşündürür

Yazar ve eleştirmen Doğan Hızlan, “Mizah: Hayata Gülümseyerek Bakmak” temasıyla 7-15 Kasım'da düzenlenecek TÜYAP 34. İstanbul Kitap Fuarı'nın bu yılki 'Onur Çizeri' seçilen Tan Oral’ın karikatürlerine iyi bakmak gerektiğini söyleyerek, “Çünkü sizi gıdıklamaz, düşündürür” dedi.

Hızlan, “Onu gördüğünüzde, gülümsemeye hazır yüz hatları dikkatinizi çeker. Mizahın yumuşatıcılığı yüzüne sinmiştir” dediği Oral'ı toplumsal gidişatın her ânını izleyen bir karikatürist olarak tanımlıyor ve ekliyor: Neler oluyor diye yazı okumazsam, onun karikatürlerine bakarım.

Doğan Hızlan’ın Radikal Kitap’ta “Bilge karikatürist Tan Oral” başlığıyla yayımlanan (6 Kasım 2015) yazısı şöyle:

Cem Erciyes, “Tan Oral’ı siz yazın” dediğinde çok sevindim doğrusu. Çünkü yalnız karikatürlerini ezbere bildiğim bir çizer değil, kendisini tanıdığım bir dostum Tan. Hemen, ikisini karıştırarak yazmayı düşündüm.

Onu gördüğünüzde, gülümsemeye hazır yüz hatları dikkatinizi çeker. Mizahın yumuşatıcılığı yüzüne sinmiştir. Bir de, her an bir şey çizecek duygusunu verir bana.

İroniyi çizgiye getirme konusundaki ustalığı, benim beğenme nedenlerim arasındadır. Bir edebiyatçı, bir karikatürcü yirmi dört saatini işini düşünerek geçirmelidir, yaptığı iş dokularına sinmelidir. O bunun en güzel örneklerindendir.

Onun karikatürlerine iyice bakmak gerekir, çünkü sizi gıdıklamaz, düşündürür. Uygar bir kimliği, her türlü uygarlığı savunan işlerdir onlar. Tepkisiz görünenler, sanatıyla, düşüncesiyle etkili tepkiyi gösterenlerdir.

Tan, toplumsal gidişatın her ânını izler. Neler oluyor diye yazı okumazsam, onun karikatürlerine bakarım.

Onun özellikle portre çalışmaları çok hoşuma gider, onlar içinde tanıdıklarıma yeniden bakar, bir ayrıntıyı kaçırıp kaçırmadığımı kontrol ederim.

Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açtığı “Memnuniyetsizler” adlı serginin kataloguna yeniden bakıyorum. 200 Portre var bu kitapta.

Önce kendi sayfama bakıyorum, sonra da tanıdıklarıma, dostlarıma.

Portre denince kolaylıkla şu yargıda bulunabilirim, en iyilerini Cemal Süreya yazdı, Tan Oral da çizdi.

Portrelerin çoğu çeşitli mesleklerde ünlenmiş kişiler. En çok da gazeteciler... Memnuniyetsizler adına gelince, bir şeylerden memnun olmayanları çizdiği için bu adı vermiş... Bakıyorum, bizi pek güler yüzlü çizmemiş. Haliyle sormak istiyorum, sevgili karikatürist kardeşim Tan, bizi böyle asık yüzlü çizersen nasıl memnun oluruz. Okurlar bizim, hiç gülmediğimizi sanacaklar...

O hepimizin yüz ifadesini gördü, ama ben onun öyle bir yüz ifadesini gördüm ki size kısaca anlatmalıyım.

Vaktiyle, dostları onun için korsan bir doğum günü partisi hazırlamışlardı. Tan Oral bahçeye girip de dostlarıyla karşılaşınca, yüzü kızardı, hayret ifadesi görünür bir hal aldı. Çizer olsaydım ben tam da o anın portresini çizer, bu yazıma koyardım.

Bu doğum gününün hikâyesini Esrarengiz Bir Doğum Günü Partisi başlıklı yazımda anlatmıştım...

Partinin tarihi, 22 Mayıs 2003. Yer Armada Oteli’nin bahçesi.

Her şey bir e-posta yazısı ile başlamıştı.

“Merhaba,

20 Mayıs, salı, Tan Oral’ın doğum günü. Yıllardır yaş gününü kutlamayan Tan Oral için dostları, bu yıl bir ‘sürpriz parti’ hazırlıyor. O akşam ondan habersiz Armada Bahçe’de 19.45’te toplanılacak... Gürel Yontan saat tam 20.00’de Tan’ı getirecek... (Bu nokta sağlama alındı!)

Sonrasını hep birlikte göreceğiz.

Ayrıca Tan Oral’ın çocukluğundan bu yana biriktirdiği ‘Bu Kitabın Kuyruğu Var’ başlıklı, yakında piyasaya çıkacak olan hayvan hikâyeleri kitabı da, orada ilk kez -dostları huzurunda- gün ışığına çıkarılacak...

 

Sevgiyle, Avniye-Mehmet Tansuğ.”

 

Söylemeye gerek yok, elbette bu sıra dışı davete icabet ettim. Farklı, hoşlandığım bir doğum günü partisi yaşadım.

O geceden belleğimde bakın neler kalmış?

Biri kitabı için söyledikleri: “İnsan kardeşlerim ve sevgililerim kadar hayvan dostlarım da yaşamımı dolduran vazgeçilmez değerlerim oldu hep.”

İkincisi de en iyi acıbadem kurabiyesinin Selimiye’nin yanındaki dükkânda satıldığı bilgisiydi...

Yazının çizgiye esinlenme mesajları

Her yeni yıl, benim için ayrı bir “hediye”nin habercisidir. Zira Tan bir zarif söz, bir zarif çizgi ile dostlarının yeni yılını kutlar.

Tan Oral çizgisiyle yazıyı daha da güzelleştiren imzalardandır. İronisiyle yazıyı tamamlar.

Portre karikatüristliği, çizenin birçok özelliği bilmesini gerektirir. Onu görmüş olmak yeterli midir? Hayır. Çoğu kimsenin yaptıklarını da bilmek gerekir ki, portreye yansısın diye. İşte Tan Oral’ın portreleri o kişiyle ilgili her şeyi yansıtır...

Çoğu sergisini gezdim, yazmak gereğini duydum, çünkü o iştahı bende uyandırdı onun desenleri. Şakir Eczacıbaşı’nın girişimiyle hazırladığımız, “Beyoğlu’ndan Esintiler / Beyoğlu’nun 150 Yıllık Edebiyatından Seçmeler” adlı antolojinin de desenlerini o çizmişti. Türlerin birlikteliği bana ayrı bir tad verir. Farklı türlerin iyi örnekleri buluştuğunda yeni bir eser çıkar ortaya.

Tan Oral’ın desenlediği antolojiye yeniden baktığımda, yazının çizgiye esinlenme mesajları gönderdiği kararına vardım.

Çünkü çizgileri hem o yazıların çağrıştırdıkları hem de Beyoğlu’na bakışın özgün çağrışımlarıydı.

Tan’ın yazıyla her zaman yakın bir ilişkisi olmuştur. Sergilerinde de çizgiye yazı eşlik eder.

Güncel siyaseti çizgiye getirirken, yazma konusundaki ustalığını da sergiler. Devam eden sorunlar, bitmeyen yakınmalar, bir nezaket cümlesiyle hallolmuyor. Onun bir karikatürü, AVM inşaatlarının, başka binaların önüne levha olarak asılmalı:

“Çevreye verdiğimiz sürekli ve kalıcı rahatsızlık için özür filan dilemiyoruz.”

Onun karikatürlerini, birer siyasal çizgiyle yapılmış tutanak olarak da yorumlayabilirim.

Mizah da karikatür de çelişkileri gün ışığına çıkarır. Tan’ın çizgileri bunun iyi örneklerindendir...

Sözünü edeceğim karikatür ve yazısı bunun en güzel örneği.

İki adam ağacı baltayla kesiyorlar, biraz sonra kesme işi bitecek, bakın ne diyorlar? “Baltaları gömme vakti.”

Tan Oral’a dair bende biriken izlenimleri, saptamaları iletmek istedim bu yazımda. Epeyce uzattım, farkındayım. Ama ne yapayım karikatürist değilim ki, bir çizgide derdimi anlatayım.

Onun çizdikleri üzerine yazmak inanın o kadar kolay değil. Zira bu bile kendimi tutmuş halim...

Yazının tamamı için tıklayın.