Doğan Yurdakul'un eşi Güngör Yurdakul hayatını kaybetti

Doğan Yurdakul'un eşi Güngör Yurdakul hayatını kaybetti

T24 - Ergenekon davasının tutuklu sanığı gazeteci Doğan Yurdakul'un kanser hastası eşi Güngör Yurdakul sabaha karşı 02.50'de hayatını kaybetti.Murat Sabuncu 'Silivri'deki vedalaşmayı yazdı:Beni hep iyi günlerimizdeki gibi hatırla DoğanTutuklu gazeteci Doğan Yurdakul’un rahim kanseri eşi Güngör Yurdakul, Ankara’da İncek Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi’nde koma halinde yatıyordu. Durumu kötüye giden Yurdakul için doktorları artık son noktaya gelindiğini ve yapılacak bir şeyin olmadığını söylemişti. Güngör Yurdakul, eşiyle son kez vedalaşamadan gece 02.50'de yaşama veda etti.Yurdakul'a cenaze için 2 gün izin!Mahkeme, dış güvenlik görevlisinin refakati ile yol süresi dışında Yurdakul'a cenazeye katılması için 2 gün izin verdi. Cenazeye katılacak Yurdakul'a 1 dış güvenlik görevlisinin de eşlik edeceği belirtildi'Doğan Ağabey eşinin gözlerine bakabilmek için izin istiyor'OdaTV soruşturmasında tutuklu gazeteci Soner Yalçın, eski OdaTV Yayın Koordinatörü Doğan Yurdakul’un son defa kanser hastası eşi Güngör Yurdakul’u ziyaret etmesini istemişti. Yalçın yazısında, “Ey savcılar, hakimler, siyasal iktidar, adalet bakanı! Doğan Yurdakul’un eşi Güngör Hanım ölüyor. Bir kez, bir kez eşinin gözlerine bakarak veda etmek için izin istiyor Doğan Ağabey. Merhamet edin!” demişti.

Soner Yalçın'ın mektubu için tıklayınızYurdakul: Yasal hakkımı kullanıp cenazeye gideceğimDoğan Yurdakul, Yalçın’ın kendisi için yazdığı bu yazıya dün cezaevinden avukatı aracılığıyla değinerek, eşiyle tefefonda vedalaştığını söyledi: “Eşimle son kez görülşebilmem için merhamet talebinde bulunan Soner Yalçın’ın iyi niyetinden şüphem olmadı. Ama bu yanlış anlama biz tecrit koşullarında olduğumuz için, Soner ile hiç görüşmediğimden kaynakladı. Normalde benim öyle bir talebim olmaz. Bunca yıllık mücadele hayatımda hiç aman dilemedim. Merhamet talebinde de bulunmadım. Eşimle 5 Eylül Pazartesi günü yaptığım son telefon görüşmemde kendisinin durumu zaten ağırdı. Onunla telefonda vedalaştık. Polisler benim kapıma geldiğinde eşimin ölümünü cezaevinde öğreneceğimi anlamıştım. Buna zaten hazırlıklıydım. Sadece yasal hakkım olan eşimin cenazesine katılma isteğimi eşim vefat ettikten sonra mahkemeden talep edeceğim. Herkese iyi niyeti için teşekkür ediyorum.’’Bakanlık ölüm döşeğindeki kadını İstanbul'a nakledecekti!Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin dün (14 Eylül 2011) yayımlanan yazısında Adalet Bakanlığı'nın Doğan Yurdakul'un eşini son kez görebilmesi için bulduğu formülü köşesinde açıklamıştı. Çetin, "Bakanlık muhtemelen Güngör Hanım'ı İstanbul'daki bir hastaneye nakledecekti. Silivri'de tutuklu olan Doğan Yurdakul'u da sağlık sebepleriyle aynı hastanede sevkedecek ve görüşme sağlanabilecekti" diye yazdı.Bilal Çetin'in yazısının bir bölümü şöyle:Tutuklu gazeteci Soner Yalçın’ın geçen Pazartesi günü bazı gazetelerde yayınlanan çağrısını okuyunca çok etkilenmiştim. “Doğan Yurdakul’un (Silivri’de tutuklu) eşi Güngör Hanım ölüyor. Doğan Yurdakul eşini son kez görebilsin, vedalaşabilsin” diye bir çağrı yapmıştı Adalet Bakanlığı’na.O gün Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i aradım. Bu son derece insani çağrıya acaba kayıtsız mı kalacak bakan?“İnsani olarak çok üzüldüm” demişti Ergin ve bu görüşmeyi sağlamak için bir formül aradıklarını belirtmişti.Ama ertesi günü Doğan Yurdakul’un avukatı aracılığıyla yaptığı açıklama yayınlandı. Doğan Yurdakul, “Ben eşimle telefonla görüşüp vedalaştım, kimseden merhamet dilemiyorum. Kötü gün gelirse (cenaze) izin için dilekçeyle başvuracağım” diyor.Oysa yasal olarak böyle bir görüşme için imkan olmamasına karşın Adalet Bakanlığı bürokrasisi bir formül bulmaya çalışıyordu. Hatta bir formül bulunmuştu da. Bakanlık bu formülün ne olduğunu söylemiyor. Ancak muhtemelen Güngör Hanım İstanbul’da bir hastaneye nakledilecek ve Silivri Cezaevi’ndeki Doğan Yurdakul da sağlık sebepleriyle aynı hastaneye sevkedilecek ve bu görüşme sağlanabilecekti.Fakat belli ki Doğan Yurdakul ve avukatları böyle bir formüle sıcak yaklaşmıyorlar. Belki de “haksız, hukuksuz yere tutuklanıp, son günlerinde hasta eşinin yanında olamayışına” isyanını, küskünlüğünü bu şekilde ortaya koyuyor.