Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Prof. Dr. Melih Bulu’nun kendini üniversiteye kabul ettiremediğini vurgulayarak, “Üniversiteler rektörlerini kendileri seçmeli, yukarıdan atama olmamalı” görüşünü dile getirdi. Bu, rektöre üniversitede meşruiyet kazandıracaktır. Hükümetimiz bu konuda kanun teklifi hazırlayarak meclise sunmalı” dedi.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Prof. Dr. Mehmet Bulu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 1 Ocak gecesi Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasının ardından başlayan protestoları ve öğrencilerin ‘üniversitelerde seçim’ talebini RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.
Perinçek, rektör seçiminde üniversitelerin söz hakkı olması gerektiğini, “Üniversite rektörlerini üniversite seçmelidir. Üniversite, Türkçesi evrenkent adında bir site, bir kent. Dünyada olan her üniversitenin bir tarihi, geleneği, karakteri vardır. Ortada otorite kuracak ve herkes tarafından kabul edilecek bir rektör, o üniversitenin seçtiği rektördür. Her üniversite kendi rektörünü seçmeli, yukarıdan atama olmamalı. Hükümetimiz hemen bir kanun teklifi hazırlamalı ve meclise sunmalı. Üniversite rektörlerinin üniversite öğretim kadrosu tarafından seçileceği belirlenir” diye ifade etti.
Perinçek, ikincil bir çözüm olarak üniversitenin üç aday seçmesi ve bu adaylardan birini Cumhurbaşkanı’nın ataması olarak gösterdi:
“Şöyle bir çözüm de olabilir: En çok oy alan üç aday cumhurbaşkanına sunulur, cumhurbaşkanı bu 3 adaydan birini seçer. O zaman da üniversite seçmiş olur. Sonuç itibariyle o üç aday üniversitenin seçtiğidir. O bakımdan köklü çözüm burada. İstediğiniz kadar en liyakatli, iyi rektörü atayınız; sonuçta o üniversitede tartışmalar olur. Üniversite kendi seçtiği zaman beğenin veya beğenmeyin üniversitede bir meşruiyeti olacaktır, kabul görecektir ve otorite kuracaktır. Öğrenciler de acaba bu seçime katılmalı mı? 1968 yılında önderlik yaptığımız zaman ‘öğrencilerde üniversite işgalinde seçime katılsın’ diye savunmuştuk. Bu tartışılabilir. Ancak öğretim kadrosu kendi rektörünü seçmeli.”
Mevcut atama yönteminin hukuki sorunlarına değinen Perinçek, kanun teklif edilmediği takdirde sorunun devam edeceğini, “Cumhurbaşkanı’nın başında olduğu hükümet derhal bir kanun teklifi hazırlayıp rektörlerin seçimle geleceğini düzenlemesi ve Meclis’ten hızla geçirmesi çözümdür. Mevcut kanunlara göre Cumhurbaşkanı atıyor, yanlış olan bu zaten. Başka üniversitede yine aynı olay olacak eğer istifa ederse. Kanun hükmünde kararname ile olan çözüm de ortadan kalksın. O çözüm hukuki de değil, çünkü o Kanun Hükmünde Kararname o olağanüstü halin amaçlarına uygun olması ve o süre içinde olması gerekiyor. Olağanüstü hal kalkmış, hala kararnamesi uygulanıyor. Rektör atamalarının da terörle mücadele ile doğrudan bir ilgisi yok. Mesele sorun olarak kalır. Rektörün de istifa edeceğini zannetmiyorum. Cumhurbaşkanı’nın şu andan itibaren yapacağı bir şey yok. Atama durur, atamanın geri alınması gibi hukukta bir yol da yok. Ben Melih Bulu’nun buradan geri döneceğini görmüyorum. Böyle bir öneri de yapmam, çözüm o değil çünkü” diye anlattı.
Perinçek ‘kendinizi Cumhurbaşkanı yerine koysanız nasıl bir çözüm uygularsınız?’ sorusuna, “Hemen kanun teklifini hazırlarım. Rektörlerin seçimle gelmesini düzenlerim. Tartışılacak tek konu seçimin usulüdür. Bence öğretim kadrosu seçmeli. Öğrenci katılmalı mı? Benim de o konuda soru işaretlerim var” yanıtını verdi.
Perinçek, Prof. Dr. Melih Bulu’ya dair izlenimlerini, “Sayın Melih Bulu’nun kişiliğini liyakatını tartışmıyorum ama üniversite seçtiği zaman zaten problem kalmayacak. Melih Bulu benim öğrendiğim, değerli bir insan, iyi bir bilim adamı, birikimli, akademik kariyeri de güçlü bir şahsiyet. Ne olursa olsun bu ana kadar üniversiteye kendini kabul ettiremedi. Öğrenci kitlesinden ve öğretim kadrosundan protestolar oldu, bu da çok normal” diye paylaştı.
TIKLAYIN - Boğaziçi protestolarında gözaltına alınan 21 kişi adliyeye sevk edildi
Gösterilerde ‘katil polis’ sloganları atıldığını söyleyen Perinçek, bu duruma dair görüşünü, “Orada ‘polis katil’ gibi sloganlar atılması olağanüstü duyarlılığımızı inciten bir olay, hiçbir şekilde kabul edemeyiz. ‘Polis, asker, Mehmetçik katil’ gibi sloganlar hepimizin güvenliğini hedef almaktadır. Türkiye silahla çözebileceği sorunların içerisinde yaşıyor. FETÖ’yü, PKK’yı eziyor. ‘Katil polis’ diyenin Türkiye’nin vicdanında mahkumiyetinin çok önemli olduğu kanısındayım. Kapı kırarak gözaltı tabii, toplumun kabul edeceği bir olay değil” diye açıkladı.