Doğu ve Güneydoğu Baroları: Barış ümidine kasteden saldırılara artık yeter diyoruz!

Doğu ve Güneydoğu Baroları: Barış ümidine kasteden saldırılara artık yeter diyoruz!

Doğu ve Günedoğu'da barolar dün akşam Van'da bugün de Elazığ'da yaşanan bombalı saldırı ve son 1 yıldır devam eden çatışmalı sürecin son bulması için hükümete ve PKK'ya çağrıda bulundu. Ortak basın açıklaması düzenleyen bölge baroları, "Yaşam hakkına, barış ümidine ve geleceğimize kasteden saldırıları açıkça ve şiddetle kınıyor, artık yeter diyoruz!" dedi. 

17 Ağustos’ta Van’da gerçekleşen bomba yüklü araçla yapılan saldırının ardından 3 kişinin yaşamını yitirdiğini ve 73 kişinin yaralandığını ve yine 18 Ağustos'ta Elazığ’da gerçekleşen benzer bir saldırının neticesinde ilk belirlemelere göre 3 kişinin yaşamını yitirdiğini ve 146 kişinin yaralandığını belirten bölge baroları; "Hiçbir gerekçe ile izah edilemeyecek yaşam hakkına, barış ümidine ve geleceğe kasteden bu saldırıları açıkça ve şiddetle kınıyoruz" dedi. 

Kürt meselesinde çözümün ancak diyalog ve müzakerelerle olacağını belirten bölge baroları, "Barış ümidinin yitirilmesine neden olan bu şiddet atmosferini kabul etmiyoruz ve artık yeter diyoruz" açıklamasında bulundu. 

Aralarında; Ağrı Barosu, Batman Barosu, Bingöl Barosu, Bitlis Barosu, Diyarbakır Barosu, Dersim Barosu, Hakkâri Barosu, Kars-Ardahan Bölge Barosu, Muş Barosu, Siirt Barosu, Şırnak Barosu, Urfa Barosu ve Van Barosu'nun bulunduğu, bölge barolarınca basına ve kamuoyuna yapılan ortak basın açıklaması şöyle:

 

"Yaşam hakkına, barış ümidine ve geleceğimize kasteden saldırıları açıkça ve şiddetle kınıyor, artık yeter diyoruz!

17 Ağustos’ta Van’da bomba yüklü araçla yapılan saldırı sonucunda 3 kişi yaşamını yitirmiş 73 kişi yaralanmıştır. Yine bugün Elazığ’da benzer bir saldırı neticesinde ilk belirlemelere göre 3 kişi yaşamını yitirmiş ve 146 kişi yaralanmıştır. Neredeyse her gün bir şehirden benzer saldırı haberleri gelmekte ve günlük yaşam adeta adım adım şiddete teslim olmaktadır. Hiçbir gerekçe ile izah edilemeyecek yaşam hakkına, barış ümidine ve geleceğe kasteden bu saldırıları açıkça ve şiddetle kınıyor, yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Yapılan saldırılar ve devam eden şiddet eylemleri derin ve acı sonuçlarının yanı sıra, çözüm çabalarına ve müzakereye dönülmesine çağrılarına dair sesleri de kısmaktadır. Topluma rağmen devam eden, her geçen gün sivil yaşamı daraltan, siyaseti işlevsizleştiren ve barış ümidinin yitirilmesine neden olan bu şiddet atmosferini kabul etmiyoruz ve artık yeter diyoruz!

 

‘Halkın iradesi hiçe sayan vesayetçi kayyum düzenlemesinden derhal vazgeçilmelidir’

 

 

Kürt meselesinde çözümün ancak şiddet dışı yöntemlerle ve siyaset eliyle olacağı kuşkusuzdur. Bu konuda tek meşru araç da siyasettir.  Siyasal alanın görece normalleşme ile kat edilen mesafe, çatışmalarla birlikte yeniden tıkanmış siyaset kurumu işlevsizleşmiş ve bu meselede tekrar silah ve şiddetle somutlaşan ezberlere dönülmüştür.

Tam da böyle bir dönemde Meclis Genel Kurulunda gündeme alınan ve belediyelere kayyum atanmasının yolunu açan düzenleme ile siyaset kurumunun varlık sebebi ortadan kaldırılacak, halkın iradesi vesayet altına alınacak, toplumsal ve siyasal kriz derinleşecektir. Bu nedenle halkın iradesi hiçe sayan vesayetçi kayyum düzenlemesinden derhal vazgeçilmelidir.

Türkiye’de özellikle siyasal meselelerde yargı, ötekileştirilen kesimleri baskı altında tutmak siyasal alanı öteki kabul edilen kesimler aleyhine daraltmak, kendi gücünü tahkim etmek için kullanmıştır.

DGM ve Özel Yetkili Mahkemeler eliyle KCK dosyalarından, 28 Şubat döneminde açılan davalara, Ergenekon/Balyoz davalarından şike davlarına kadar her dosya ve karar hukuken tartışmalıdır.  Bir kısım davalarda yeniden yargılama yolu açılmış olmasına rağmen, özellikle kitlesel anlamda mağduriyetlere sebebiyet veren davalarda henüz hiçbir adım atılmamış, hasta tutuklu/hükümlüler konusunda dahi bir düzenleme yapılmamıştır. 671 sayılı KHK ile getirilen infaz düzenlemesi toplumsal beklentinin tam aksine bir düzenleme ile sorunları yine halı altına süpürmüştür.

Özel yargılama usul ve mahkemelere ile verilen kararlar hukuken ortadan kaldırılmadan en azından yeniden yargılama yolu açılmadan sorunun çözülmesi mümkün olmayacak ve yargı hep tartışılır halde olacaktır.

 

‘ Gazetecilerin tutuklanması kabul edilemez’

 

Son dönemde gazeteci ve yazarlar üzerinde artan baskılar en son hukuka aykırı bir şekilde Özgür Gündem gazetesinin kapatılması ile yeni bir boyut kazanmıştır. “Makbul” ve  “meşru” kabul edilen yayıncılık faaliyetleri dışındaki yayın organlarının kapatılmasını, gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanması açıkça basın hürriyetine, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı buluyor ve kabul etmiyoruz.

Biz aşağıda imzası bulunan Doğu ve Güneydoğu Bölge Baroları olarak,  darbe karşıtlığında somutlaşan toplumsal barış iklimini zedeleyen her türlü şiddet eyleminden, siyaset alanını, yargısal güvenceyi ve düşünce ifade özgürlüğünü sınırlayan her türlü yaklaşımdan ve düzenlemeden vazgeçilmesi çağrısını yineliyoruz."