Kayataş, zorunlu hizmet kapsamında doktorluk yapmak üzere atandığı Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde görevini sürdürürken mobbing, baskı ve ayrımcılıkla karşılaştığını iddia ediyor. Kayataş, disiplin soruşturması sonucunda meslekten men edildi.
Bianet’in haberine göre Kayataş, bugün işe dönüş davası açacaklarını söylüyor. Larin Kayataş'ın ifadelerinden satır başları şu şekilde:
“En büyük isteğim mesleğime geri dönmek. Hemşirenin şikâyeti sonrası 3 ay uzaklaştırma kararı verildi. Meslekten 3 ay uzak kaldım. Sonrasında geri döndüğümde ise bu sefer de 3 kere savunma verdim. Savunmalarda hep gereksiz saçma sapan sorulara yanıt verdim. O süreç benim için zordu. Bu kadar zorluklarla var olduğum mesleğimi şimdi yapamazsın diyorlar. Ben bunu nasıl kabul edeyim?"
“Lise dönemimde ailemle görüşmeyi kestim. Üniversitede okurken cinsiyet geçiş sürecimi ameliyatımı tamamladım, kimlik kartımı aldım. Çok zor şeyler yaşadım doktorluk yaparken de görece daha rahat koşullarda yaşıyordum. Fakat şimdi o şansım da elimden alındı.
"İnsanlar genelde iltica edip etmeyeceğimi öğrenmek istiyor. Hayır elbette bu ülkede yaşamak istiyorum. Kendi mesleğimi yaparak bu ülkede kalmak istiyorum. Almanya veya herhangi bir ülkeye iltica edip orada sıfırdan başlamak da çok zor. Burada arkadaş çevrem var, işim var, vardı. Neden başka ülkeye gideyim?
Ama kafam o kadar karışık ki anlatamam. Çok çok üzgünüm. Bundan sonra bu ülkede medikal doktorluk yapabilirim. Fakat onun için de istenen belgeleri alabilecek miyim? İstenen sertifikayı alabilecek miyim? Bunların hepsi yorucu ve yeni şeyler benim için."
“Öncelikli olarak istediğim şey mesleğime dönebilmek. Bunun için işe dönüş davası açtık. Kamuoyundan güzel destek gördüm. Umarım bu destek dava sürecinde de devam eder. Aynı desteğin sürmesi benim açımdan çok daha iyi olacak. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Özel hayatı ‘amasız’, ‘fakatsız’ korumalıyız. Bugün bu yapılan yarın şort giyen başka bir kadının da başına gelebilir. Atlet giydin, askılı giydi diye başka kadınlar da benzer baskılarla karşılaşabilir. Bu tür baskılara ayırt etmeksizin karşı koymak gerekiyor. Biz baskı koymadıkça bu baskılar başka başka alanlarda da devam edecek. Baskı halkası genişlemeden karşı koymak gerek diye düşünüyorum.”