Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine hazırlanan ve yardımcı doçentliğin kaldırılmasını öngören düzenleme, TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülecek. TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi CHP’li Gaye Usluer, “Tasarıyla, üniversitelerde ne daha çok bilim üretilir ne de akademik kadroların sorunları çözülebilir. Düzenleme, kadrolaşmaya da yol açar” dedi. Usluer'e göre düzenleme “doktor öğretim görevlisi' kadrosu getirilmesini" öngörüyor.
Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi’nin 135’inci kuruluş yıl dönümünde, “Yardımcı doçentliğin sadece siyasi karar olduğunu dile getirdik. Dedik ki öyle bir adım atalım ki ara unvanı ortadan kaldırıp doktoradan doğrudan doçentliğe geçilmesini temin edecek çalışma yapalım” ifadesini kullanmasının ardından yardımcı doçentliğin kaldırılmasına ilişkin düzenleme hızla Meclis’e geldi. Birgün'den Mustafa Mert Bildircin'in haberine göre AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın imzasıyla TBMM’ye sunulan ve muhalefetin karşı çıktığı teklifin tatile giren Meclis’in yeniden açılması ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda görüşüleceği aktarıldı.
Kamuoyunda, “Yükseköğretim Mevzuatı’nda değişiklikler” olarak bilinen yasanın AKP’li milletvekillerinin oylarıyla “acele” edilerek Genel Kurul’dan geçirilmek istendiğini söyleyen CHP Eskişehir Milletvekili ve TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Usluer, tartışmalı yasa teklifini değerlendirdi.
Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK) düzenlenen toplantıda kaygılarını dile getirdiğini belirten Usluer, “Hazırlanan tasarıyla üniversitelerde ne daha çok bilim üretilir ne de mevcut akademik kadroların sorunları çözülebilir” diye konuştu. Sürecin ortak akılla yürütülmesi gerektiğine dikkati çeken Usluer, “Aksi halde yapılmak istenen sayıları 182’yi bulan üniversitelerin birçoğunu ‘mahalle üniversiteleri’ne dönüştürmek, bilim insanlarını değersizleştirmek ile eş anlamlı olacaktır” ifadesini kullandı.
Yardımcı Doçentlik unvanının kaldırılarak yerine “doktor öğretim görevlisi” kadrosu getirilmesini öngören düzenlemenin ısmarlama ve zorlamayla hazırlandığını vurgulayan Usluer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Üniversitelerde ‘Öğretim Görevlisi” diye bir kadro halihazırda mevcuttur ve bu akademik bir unvan değil sadece bir kadrodur. Bir kadronun başına ‘doktor’ eklenerek yeni bir unvan türetilmesi neyi örtecektir ya da hangi gelişmeyi sağlayacaktır anlaşılamamıştır. Halen ‘yardımcı Doçent’ kadrosunda bulunan öğretim üyelerinin “Doktor Öğretim Görevlisi” kadrosuna geçirilmeleri, ‘tenzil-i rütbe’ anlamında olup, üniversitelerde iç barışı bozacaktır.”
Usluer, yapılması düşünülen değişikliğin, “Öğretim üyesi olan ve olmayan” şeklinde iki tür öğretim görevlisi yaratarak karışıklığa yol açacağını belirterek, üniversitelerde eğitim ve bilimsel çalışmalar açısından ise herhangi bir kazanım sağlamayacağını söyledi. Tasarıda yer alan, “Eselerin incelemesi Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK) tarafından gerçekleştirilecek ve başarılı olanlara kendi üniversitelerinin kriterlerine göre Doçentlik kadrosu verilecek” ifadelerini hatırlatan Usluer, uygulamanın doğuracağı sakıncalara ilişkin şunları kaydetti:
“Mevcut sistemde Doçentlik sözlü sınav jürilerinin kimler tarafından nasıl oluşturulduğu ve nasıl kullanıldığı düşünülecek, olursa sözlü sınavın kaldırılması olumluluktur. Ama her üniversitenin kendi yerel kriterlerine göre, bilimsel eser incelemesi süreci sonucu ‘başarılı’ görülen adaylara ‘Doçentlik Yeterlik Belgesi’ verileceği belirtilmektedir. Eser incelemesinden ‘başarılı’ olabilmek için hangi kriterlerin aranacağı konusu ise belirsizdir. Her üniversitenin Doçentlik için ayrı kriterler belirlemesi, akademik yükseltilmede keyfi uygulamaların yanı sıra kadrolaşmaya da yol açabilecektir. Akademik cübbelerin çiğnendiği suskun akademide bu tür yasal düzenlemelerden medet ummak gerçek dışıdır. Bilimsel gelişmenin ön koşulu üniversitelerin özgür ve seküler olmasıdır.”