Doktorun altı yıl süren orgazm taklidi

Doktorun altı yıl süren orgazm taklidi
Doktora başvuran kadın, tedaviyle orgazm olamama sorununu çözdü. Ama daha önemlisi, eşiyle kötü giden ilişkilerini düzeltip, mutlu olma şansı yakaladılar. Doktor olan kadın, altı yıllık evliliğinde hiç orgazm olamamıştı. Eşine kusurlu görünmemek için hep orgazm taklidi yapmıştı. Kadın, 29 yaşındaydı. Altı yıllık evliydi. Doktorluk yapıyordu. Eşi ise 30 yaşında, üniversite mezunu ve mühendisti. Kadının sorunu, orgazm olamamaktı. Cinsel isteği normal sınırlardaydı ancak bugüne kadar hiçbir zaman sevişme isteğini kendisi ifade etmemiş, hep eşinden talep gelmesini beklemişti. Eşiyle ön sevişmeleri ortalama dört-beş dakika kadar sürüyordu. Ön sevişme sırasında eşine karşılık verse dahi, daha çok eşinin ilişkiyi yönlendirmesini bekliyordu. Cinsellikle ilgili bir isteğini ya da rahatsız olduğu konuları eşine söylemiyordu. Çiftin cinsel birleşmeleri iki-üç dakika civarındaydı. Eşi zaman zaman boşalma süresini geciktirse de kadın orgazm olamıyor, hatta birleşme uzadıkça ilişkinin sonlanmasını diliyordu. Buna karşılık eşini memnun etmek için orgazm taklidi yapıyordu. Bu nedenle altı yıllık evlilikleri boyunca kocası, eşinin orgazm olduğunu düşünmüştü. Kadın, ancak orgazm olamamayı sorun olarak görünce doktora başvurmaya karar verdi. Baskıcı anne, rahat baba Kadın, iki çocuklu bir ailenin ilk çocuğuydu. Kendisinden iki yaş küçük bir erkek kardeşi vardı. Annesi de babası da üniversite mezunuydu ve anne emekli olmuştu. Babası ise özel bir şirkette yöneticiydi. Anne de baba da yüksek standartları olan, başarıyı önemseyen kimselerdi. Ancak baba, nispeten daha rahat ve çocuklarından çok fazla şey beklemeyen, onlar çok yüksek başarı göstermediğinde sorun yaratmayan biri olmasına karşın, anne yüksek standartlar konusunda oldukça zorlayıcı ve baskıcıydı. Kadın, ilkokul yıllarından itibaren hep sınıf ya da okul birincisi olmuş, çeşitli yarışmalarda ödüller almış, ancak annesinin eksik ve kusur bulmaları, eleştirileri hiç bitmemişti. Lise yıllarına kadar annesinin gözüne girmeye ve uyumlu davranmaya çalışan kadın, bundan sonra annesiyle görünüşte uyumsuz ve çatışmalı bir tutum izlemeye başlamıştı. Ancak tüm çatışmalarına ve annesinin müdahalelerine kızgınlıkla yanıt vermesine karşın aslında her zaman beklendiği gibi davranmıştı. Eşi de annesi gibi çıktı Daha önceden hoşlandığı erkekler olsa da ilk ilişkisi, annesiyle çatışmaya başladığı dönemde başlayan şimdiki eşiyle olmuştu. Eşini kendisine iyi ve ilgili davrandığı, kendisi gibi başarılı olduğu, her şeyden önemlisi de kendisini beğendiği ve takdir ettiği için yakın bulmuş ve sevmişti. Her zaman eleştirilen, hep kusurları gösterilen kadın kendisini beğenen ve iltifatlar eden eşine kısa sürede bağlanmıştı, ancak üniversiteye gidene kadar çok sınırlı cinsel yakınlıkları olmuştu. Kadın, daha çok mühendislik okumak istiyordu. Ama “Daha başarılı olacağımı düşündüğüm” için dese de aslında ailesinin beklentisine uygun olan tıbbı seçmişti. Tıp fakültesi son sınıfta eşi mezun olunca evlenmişlerdi. Evlendikten sonra eşinin de annesi gibi kısıtlayıcı, yönlendirici, müdahaleci ve kendisini sürekli eleştiren biri olduğunu düşünmeye başlamıştı. Cinsel yaşamları daha çok eşini memnun etmeye ve eşinin kendisinde bir kusur bulmamasını sağlama düşünceleri içinde geçmişti. Bu zamana kadar orgazm olmadığını da yine kendisinde bir kusur bulunacak, beklenen ‘başarıyı’ gösteremediği şeklinde yorumlanacak diye söylememişti. Kadın doktora başvurduğunda annesiyle ilişkisini, eşiyle ilişkisinde de tekrar etmekte olduğunu fark etmeye başlamıştı. Tedavi için başvurmasının iki kaynağı vardı: Birincisi eksik kalan bir kusurunu giderme isteği, ikincisi de eşine karşı kızgınlığını ve yaşadığı doyumsuzluğu ifade edebilme isteğiydi. Doktor ona, tedavi için eşinin de gelmesi gerektiği söylediğinde, tereddüt etmiş ancak daha açık bir ilişki için bir adım olacağını söyleyip, aynı gün eşiyle konuşmuştu. Birlikte ilk görüşmeye gittiklerinde eşi de şaşkındı, bu kadar zaman eşini tatmin ettiğini düşünen erkek, şimdiye dek eşinin bir kez bile orgazm olmadığını öğrendiğinde, eşini suçlamadı. Ama kendisi yetersizlik ve güvensizlik hissetti. Ancak durumdan da rahatsızdı. Doğru biçimde sevişmek! Erkek, üç kardeşin en küçüğüydü. Bir ablası ve bir ağabeyi vardı. Annesi eğitimsiz, babası ise tüccardı. Anne eğitimsiz olmasına karşın, oldukça rahat ve keyfine düşkün, son derece iyi niyetli olarak tanımlanan babanın aksine hırslı, rekabetçi ve yüksek beklentileri olan bir kadındı. Abla ve ağabeyi, annenin yüksek beklentilerini karşılamakta zorlanırken, kendisi her zaman uslu, başarılı biri olmuştu. Anne de diğer çocuklarına her zaman kendisini örnek göstermişti. Çalışkanlığı ve zekâsıyla evin ve annenin prensi haline gelen eş, tüm hayatı boyunca başarılı ve örnek gösterilen biri olmuştu. Kendisini hırslı, çalışkan, başarılı ve kuralları olan biri olarak tanımlıyordu. Şimdi bu sorunla karşılaşmak onun da kendisine olan güvenini sarsmıştı. Çünkü uygun ve doğru seviştiğine inanıyordu. İkisi de birçok durum için en uygun, en şık ve en prestijli şeyleri, aslında gerçekte ne istediklerinden bağımsız olarak tercih etmeye alışmışlardı. İkisi de her zaman seçkinci olmuşlar, ‘sıradan’ insanlardan kendilerini farklı görmüşler, müzik, yeme, tatil alışkanlıkları ve hobilerini de bunlara göre belirlemişlerdi. Kadın, cinsel sorunu nedeniyle aslında ilişkilerinin ve kendisinin temel sorununu gündeme getirme fırsatını yakalamıştı. Cinsel hazzı yakıştıramama Çiftin sorunu temel olarak, ikisinin de yüksek beklentileri nedeniyle doğal olamamalarıydı. Kadın bir hatası, kusuru ortaya çıkıp eleştirilmesin diye, ilişkinin tüm sorumluluğunu eşine terk etmiş, öte yandan çocukluğundan beri yaşadığı performans anksiyetesi yüzünden kendini rahat bırakamamış, her zaman kontrollü olmuş ve kendisine yakışmayacağı endişesiyle kendisini cinsel hazza ve kendinden geçmeye bırakamamıştı. Erkek ise bir yandan her şey yolunda gidiyor ve daha önce olduğu gibi her şeyi başarıyor imajını bozmamak için sorunları görmezlikten gelmeye devam etmiş, öte yandan sürekli annesini memnun etmeye, onun arzularını gerçekleştirmeye ve onun gurur duyacağı biri olmaya çabalarken, annesine yönelik kızgınlıklarını görmemiş, onun yerine eşini sürekli eleştiren birine dönüşmüştü. Kadın, fark etmeksizin, eşinin kendisini kontrol etmesini, kendisine müdahale etmesini sağlayacak bir biçimde hatalar yapıyor ya da eşinde güvensizlik yaratacak eylemlerde bulunuyordu. Böylelikle eşini annesine çevirerek, aynı ilişkiyi tekrarlıyor ama bu sefer gerçekten sevileceği ve bir zamanlar olduğu gibi kendisini takdir edeceğini umuyordu. Ancak eşi de annesi gibi kendisini eleştiren ve müdahale eden birine dönüştükçe ona kızgınlık besliyor, ilişkilerini de cinsel yaşamlarını da çıkmaza sürüklüyordu. ‘Doğal olun’ Tedaviye başlayan çifte cinsel birleşme yasağı getirildi ve ödevler dışında cinsel eylemlerde bulunmamaları istendi. Her zaman en iyisini ve en mükemmelini yapmaya çalışmak yerine, canlarının çekebileceği farklı, hatta kendilerine banal gelebilecek şeyleri de denemeleri söylendi. Kendilerinden ve birbirlerinden mükemmellik beklemek yerine doğal ve hatalarıyla birbirlerini kabul etmeye, hatta kusurlarını, eksiklerini fark etmeye ve bunları paylaşmaya çalışmaları söylendi. Özellikle birbirlerine karşı eleştirel değil destekleyici olmaları konusunda uyarıldılar. Tedavinin üçüncü haftasında cinsel mitler üzerinde çalışıldı. Doktor, özellikle şu mitler üzerinde durdu: * Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır. * Sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır; sevişmek hakkında konuşmak veya düşünmek onu bozar. * Başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarı çok önemlidir. * Erkekler duygularını belirtmemelidir. * Erkek nasıl zevk vereceğini bilmeli. * Sevişme ancak her iki tarafın birlikte orgazm olmasıyla güzeldir. * Eşler birbirlerini severse, sevişmekten nasıl zevk alabileceklerini de bilirler. * Cinsel ilişki sırasında mastürbasyon yanlıştır. * Cinsel birleşme sırasında fantezi (hayal) kurma yanlıştır. * Sevişmede neyin normal olduğuna dair kesin kurallar vardır. Çiftin seks terapisi 10 hafta sürdü. Doktorları kadının cinsel arzusunu ve sevişme sırasında yapmak istediklerini gözetmek koşuluyla bir ay boyunca serbest sevişme verdi ve bir ay sonra kontrole çağırdı. Çift, iki ay sonra kontrole geldiğinde kadın artık orgazm olabiliyordu. Üstelik kadının cinsel isteği artmış ve daha önceki sınırlı ve rutin cinsel yaşamlarına birçok değişik ve renkli şey ilave edebilmişlerdi. Ama hepsinden de önemlisi, her ikisini de mutsuz edecek ve muhtemelen ayrılıkla sonuçlanabilecek ilişki patolojisi değişmiş, hem kendileri için hem de ilişkileri için kapıldıkları çıkmazdan kurtulup mutlu olma şansını yakalamışlardı. Kadınlar, sorun yokmuş gibi davranır Bazı kadınlar hayatları boyunca hiç orgazm duygusunu yaşayamaz. Bunda kadının kişilik özellikleri, yaşadıkları kadar partnerinin de rolü vardır. CETAD Genel Sekreteri ve İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Şahin, “Orgazm olamamak çok yaygın bir sorun olmasına karşın başvuru oranı az. Kadınlar, cinsel haz alma ve doyuma ulaşmayı çok önemsemezler” diyor. Orgazm bozukluğu nedir? Kadında orgazm bozukluğu, sürekli ve tekrarlayan bir biçimde cinsel birleşmeyle orgazm olamama ya da çok nadiren olma sorunudur. Bazı kadınlar hayatları boyunca hiç orgazm olmamışlarken, bazısı çok nadiren olabilmiştir. Bazı kadınlar mastürbasyonla orgazm olabilir ama cinsel birleşme sırasında orgazm olamazlar. Bazı kadınlar ise hiç mastürbasyon yapmamışlardır. Mastürbasyonla orgazm olabilen kadınların tedavisi daha kolaydır. Mastürbasyon yaptığı halde orgazm olamayan kadınların tedavisi daha uzun sürebilir. Orgazm olamama ne sıklıkta görülür, yaygın mıdır? Cinsel birleşmeyle orgazm olamama kadınlar arasında çok yaygın. Birçok araştırmada kadınların yüzde 40-60 kadarının orgazm zorlukları yaşadıkları saptanmıştır. Orgazm olamamak bu kadar yaygın olmasına karşılık başvuru oranı yüksek değildir. Kadınlar, cinsel haz alma ve doyuma ulaşmayı kendileri açısından çok önemsemezler. Bir araştırmada, cinsel sorunları olan kadınların ve kocalarının yüzde 83’ü evliliklerini ‘mutlu’ veya ‘çok mutlu’ olarak nitelendirmişti. Cinsel birleşme oluyorsa ve erkek açısından bir memnuniyetsizlik yoksa kadınlar da bir sorun yokmuş gibi davranmayı, hatta orgazm olabiliyormuş gibi taklit etmeyi tercih edebiliyor. Sorun daha çok hangi kadınlarda görülüyor? Psikolojik faktörler etkili mi? Yapılan çok sayıda araştırmada orgazmla ilişkili saptanan temel etkenler şunlardır: * Negatif beden imajı, düşük benlik saygısı * Baba-kız ilişkisindeki olumsuzluklar * Geleneksel kadın cinsel rolü * Edilgenlik, çekingenlik * Çift ilişkisine dair ikilemler * Kendini bırakma, kontrolünü yitirme, bağımsızlığını ortaya koyma korkusu * Cinsellik konusundaki korkular * Eşe yönelik olumsuz duygular * Depresif, distimik kadınlar Orgazm sorunu nasıl tedavi ediliyor? Hiç orgazm yaşamamış bir kadınla terapinin ilk hedefi, orgazmı ketleyici tüm çevresel etkenleri yok etmektir. Anorgazmide tedavinin başlıca iki basamağı vardır. Önce kadının yalnız başına sonra da eşiyle birlikte orgazm olması planlanır. Tedavide önce çiftin sevgi ve yakınlık konusunda iletişim ve deneyimlerini artıracak ödevler verilir. Ciftin sevgi ve yakınlık konusunda ilerlemelerinin ardından cinsel iletişimlerini ve cinsel davranış çeşitlerini zenginleştirecek ödevler verilir. Ardından önce kadının kendi başına daha sonra da eşinin yanında ve uyarısıyla cinsel birleşme olmaksızın orgazma ulaşması sağlanır. Cinsel birleşme olmaksızın orgazm olunduktan sonra cinsel birleşmeyle orgazm olma aşamasına geçilir. Bu aşamada başlangıçta cinsel birleşme ile mastürbasyon aynı anda yapılarak orgazm sağlanır. Cinsel birleşme sırasında klitorisin kadın veya eşi tarafından uyarılması giderek azaltılarak klitorisin elle uyarılması olmaksızın orgazm sağlanır. Orgazm tedavisinde önemli faktörlerden biri cinsel birleşme pozisyonlardır. Bazı pozisyonlarda klitoris daha çok uyarılırken bazı pozisyonlarda klitoris uyarısı azdır. (Radikal)