Colin Barras / BBC Future
David Modic, Cambridge Üniversitesi’nde internet dolandırıcılığı psikolojisi üzerine araştırma yapıyor. Bu alandaki araştırma sayısı giderek artıyor ve hem normal vatandaş için hem de güvenlik sistemleri geliştiren firmalar açısından önemli bulgulara ulaşılıyor.
Modic’in üzerinde durduğu konu, insanları dolandırıcılara inanmaya iten nedenler. Onların tuzağına sadece aptalların ve eğitimsiz insanların düştüğünü sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Oxford ve Cambridge üniversitelerinde eğitim görmüş ve bu yıla kadar Kuzey Carolina Üniversitesi’nde fizik profesörü olan Paul Frampton’u ele alalım. Frampton 2012’de uyuşturucu kaçakçılığından Arjantin’de beş yıl hapis cezası aldı. İnternet üzerinden sevgili bulma görünümlü bir dolandırıcılığa kurban düşmüştü. Yine psikoterapist John Worley de Nijerya kaynaklı bir email dolandırıcılığına kurban düşmüş ve 2005’te banka dolandırıcılığı ve kara para aklama suçlarından yargılanmış ve iki yıl hapis cezası verilmişti.
Modic, zekâ ve tecrübenin dolandırıcılara karşı kalkan olamayabileceğini belirtiyor.
O halde insanı bu konuda savunmasız kılan nedir? Binlerce kişi üzerinde araştırma yapan Modic ve ekibi, çeşitli dolandırıcılık türlerine kurban düşen kişilerin bazı ortak özelliklere sahip olduğunu gözlüyor. Bunların bazısı kendine hakim olmakta zorluk çekme gibi tehlikeli olarak algılayabileceğimiz özellikler olabilirken, bazısı da otoriteye güven, arkadaşlarımız gibi hareket etme isteği, tutarlı olma eğilimi gibi olumlu özellik olarak niteleyeceğimiz türden.
Bunlar psikologlar için yeni bulgular olabilir ama dolandırıcılar için değil. Modic, bazı dolandırıcıların, ortak bir arkadaşları varmış gibi davranarak önce kurbanın güvenini kazandığını, ya da daha ikna edici olabilmek için doktor veya avukat gibi otorite sahibi biriymiş gibi davrandığını belirtiyor.
Bazı dolandırıcılıklarda da ilk aşamalarda para kaybetme durumu söz konusu değildir. Kurban önce belli bir çizgide davranmaya yönlendirilir ki daha sonraki aşamada para kaybedecekken de aynı tavrı göstersin. İskambil oyunlarıyla ilgili bazı dolandırıcılıklarda bu strateji kullanılır.
Cambridge Üniversitesi’nde güvenlik ve mahremiyet konusunda araştırma yapan Frank Stajano dolandırıcıların bilimsel araştırmalara başvurmadan bu ilkeleri kendi başlarına keşfetmiş olmasındaki maharete şaşkınlığını ifade ederek “tek tek dolandırıcıların bunları bulmuş olacağını sanmıyor, ağızdan ağza nasıl aktarıldığını merak ediyorum,” diyor.
Nasıl öğrendikleri bir yana, psikolojik zaaflarımızı bilen ve bundan faydalanan dolandırıcılardan da kurbanlardan öğrenilecek kadar çok şey var gibi görünüyor. Stajano da araştırmasında bunu hedefliyor. Kumarhanelere güvenlik danışmanlığı yapan sihirbaz Paul Wilson ile bir çalışma yürüten Stajano, dolandırıcıların kurbanlarını nasıl kandırdığını keşfetmeye çalışıyor.
Uzun çalışmalar sonucunda Stajano, dolandırıcıların, kurbanlarını kandırmak için yedi ikna yönteminden birini ya da birkaçını kullandığını fark ediyor. Bunlardan bazıları Modic’in kurbanlarla yaptığı görüşme sonucunda vardığı sonuçlarla benzerlik gösteriyor.
Buna göre, dolandırıcılar bizi kandırmak için şu yöntemleri kullanıyor:
Zaman yöntemi: Düşünmeden hızla hareket etmemiz için bizi ikna etmeye çalışmak;
Otoriteye itaat: Yetki sahibi kişilere daha kolay inanma psikolojisini kullanmak;
Sürü psikolojisi: Etrafımızdaki insanlar gibi davranma eğilimimizi kullanarak yaptıkları işin meşruluğu konusunda insanları ikna etmek;
Dikkat dağıtmak: Fiziksel olarak cezbedici ikinci şahıslar kullanma vb. yöntemlerle, dolandırıldığımızı fark etmememizi sağlamak;
Mantıklı düşünmeye son verme konusundaki istekliliğimizi kullanmak; internet üzerinden sevgili bulma alanındaki dolandırıcılıklar o yüzden bu kadar yaygın.
İçimizde kalmış ve bastırılmış hile güdülerimize kancayı takarak bizi de suç işlemeye teşvik etmek – Nijerya kaynaklı email dolandırıcılığındaki bilerek kara para aklama girişimi gibi örneğin;
İnsanların iyi niyetini kötüye kullanmak: Para yardımı talep eden emaillere ya da doğal afetler sonrası yardım çağrılarına verilen yanıtlar gibi.
Stajano bu yöntemlerin yüzyıllardır kullanılıyor olmasının şaşırtıcı olduğunu ifade ediyor. Nijerya kaynaklı email dijital çağın ürünü gibi görünse de onun eski bir versiyonu 16. yüzyıl Avrupası’nda da kullanılıyordu.
Stajano, dolandırıcıların kullandığı özelliklerin çoğunun aslında zayıflıktan ziyade insanın güçlü yanlarını temsil ettiğini belirtiyor ve Arizona Üniversitesi’nden psikolog Robert Cialdini’nin “ikna psikolojisi” konulu çalışmasından örnek veriyor. “Otorite insan toplumunda barışçıl yaşamak için yararlı bir yöntem. Dolandırıcılık kurbanlarını aptal olarak görmemeliyiz; onlar aslında hayatta kalmamız için çoğu zaman faydalı olduğu görülen bir şekilde davranıyorlar.”
Yedi ikna yöntemi çok eskilere dayanmakla birlikte Stajano, güvenlik sistemleri geliştiren uzmanların bunları göz ardı ettiğini ve güvenlik ihlallerinde çoğu zaman bu sistemleri kullanan insanları suçladıklarını ifade ediyor. “İnsanlar düzgün kullansa bizim sistemlerimiz güvenli” yaklaşımını benimseyen uzmanları, insan davranışına rağmen değil, onunla uyum halinde çalışacak şekilde sistemler geliştirmeye çağırıyor.
Belki dolandırıcıların tuzaklarından tümüyle kurtulamayacağız. Ama hem kullanıcılar hem de güvenlik sistemleri tasarımcıları, dolandırıcı gibi düşünme yöntemini uygulayarak bu tuzaklardan korunma yollarını bulabilir.