Dolandırıcılık değil, yaşama hakkı

Kuzenine ait yeşil kartla tedavi olup hayatta kalmaya çalışırken ‘nitelikli dolandırıcılık’tan hakkında yedi yıl hapis istemiyle dava açılan lösemili genç, beraat etti. Kuzeninin yeşil kartıyla ‘hayatta kalmaya’ çalışırken, kendisini dolandırıcılık’ suçundan mahkemede bulan 17 yaşındaki lösemili genç, suçsuz bulundu. 17 yaşındaki Sedat ve kartını kullandığı halasının oğlu İbrahim’e, ‘zor durumda kalarak bu yönteme başvurdukları’ için ceza verilmedi. Adana’daki olayda babası ölen ve bir terzide sigortasız çalışarak evin bütçesine katkıda bulunan lösemi hastası Sedat S., 2007’nin mart ayında ağırlaştdı. Her yıl yenilediği yeşil kartının vizesi çıkmayan Sedat, aynı yaştaki kuzeni İbrahim C.’nin kartıyla Adana Numune Hastanesi’ne gitti. Löseminin ilerlemesi nedeniyle Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’ne sevk edildi. Sedat’ın bir başkasının yeşil kartıyla iki ay tedavi olduğunu fark eden üniversite yönetimi, Sağlık Müdürlüğü’ne, müdürlük de Kaymakamlığa bilgi verdi. ‘Yapmasaydım ölürdüm’ Kaymakamlığın suç duyurusu üzerine iki kuzen hakkında ‘Nitelikli dolandırıcılık’ suçundan Adana 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ne dava açıldı. Yedi yıla kadar hapis istemiyle tutuksuz yargılanan sanıklardan Sedat, ağzında maskeyle katıldığı duruşmada, çaresizliğini anlattı: “Yeşil kartla tedavi oluyordum. Kartımın vizesi bitmişti. Vize işlemleri bitmeden rahatsızlığım arttı. Paramız olmadığı için halamın oğlunun kartıyla tedavi oldum. Böyle yapmasaydım ölebilirdim. Çünkü o zaman çok rahatsızdım.” Gencin duruşmada ayakta zor durduğunu fark eden mahkeme başkanı, “Sen bir daha duruşmalara gelme” dedi. Sedat, bu nedenle karar duruşmasına katılmazken, mahkeme heyeti, zorunluluk hallerinde ceza verilemeyeceğini belirten TCK’nın 25/2’nci maddesine göre iki kuzeni beraat ettirdi. TCK’nın ‘meşru savunma ve zorunluluk hali’ni içeren 25. maddesi şöyle diyor: ‘Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşuluyla işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.’