Dolar 12 TL; "Erdoğan iyi çevresi kötü mü?", sorumlu "ilahiyatçı hoca" mı?

 Dolar 12 TL; "Erdoğan iyi çevresi kötü mü?", sorumlu "ilahiyatçı hoca" mı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pazartesi akşamı kabine toplantısı sonrasında ekonomiyle ilgili yaptığı açıklamalar, zaten yükselişte olan doların hızlanarak 12 TL’ye dayanmasına yol açtı.

Önce Erdoğan'ın dün akşam neler söylediğini hatırlayalım. Türk Lirası’nın hızlı değer kaybetmesi nedeniyle yöneltilen eleştirilere “Bu politikayla biz ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı, hangi risklerle yaptığımızı, sonunda ne sonuçlar elde edeceğimizi gayet iyi biliyoruz” diyerek yanıt verdi. Faizle ilgili bilinen görüşlerini tekrarladı, “Faiz sebeptir, enflasyon neticedir. Biz geçmişte uzunca bir süre denenmiş ama bir türlü sonuç alınamamış yüksek faiz, düşük kur kısır döngüsü yerine üretim, yatırım, istihdam, büyüme odaklı ekonomi politikasında ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmakta kararlıyız” dedi.

Bu cümleler faiz indirimlerinin süreceği, TL’nin negatif reel faizinin 9-10 seviyesine ineceğinin işareti olarak değerlendirildi. Ve TL’den kaçış hızlandı. Dolar salı gününe 12 TL’ye dayanarak girdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, doların ateşini çıkaracağını bile bile neden bu tip açıklamalar yapıyor? Bu konuda görüşler muhtelif. Önemli bir bölümü, sorumluluğu Erdoğan’ın çevresindeki danışmanlara ya da ekonomi yönetiminin farklı figürlerine yüklüyor. 

Buna göre yakın geçmişte sorumlu eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’tı. Albayrak’ın geçtiğimiz yılın Kasım ayında görevinden ayrılması sonrasında dikkatler çevresindeki danışmanlara ve ekonomi yönetiminin farklı kademelerindeki isimlere döndü. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikası Kurulu üyeleri Yiğit Bulut, Cemil Ertem, dikkat çeken isimler arasındaydı.

İsmi Lütfi Elvan’ın yerine Maliye Bakanlığı için geçen, Türkiye Varlık Fonu Başkan Vekili Prof. Dr. Erişah Arıcan da ekonomide atılan adımların sorumlusu olarak gösterilen isimler arasında.

Bu isimlere bugün iki isim daha eklendi: Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikası Kurulu üyesi, ilahiyatçı ekonomist Prof. Dr. Servet Bayındır ile eski Bakan Nurettin Canikli.

Erdal Sağlam, Cumhuriyet’teki köşesinde Bayındır’ın İslami nedenlerle faize karşı olduğuna dikkat çekerek, Külliye’nin faiz karşıtı tavrının arkasında son dönemde onun etkisinin büyük olduğunu belirtti.

Sağlam, Canikli’nin de Milli Görüş kökenli olduğuna dikkat çekerek, “Canikli’nin kategorik olarak faize karşı olmasa da Erbakan’ın başbakanlığı döneminde uygulamaya konulmak istenen ‘para basılması’ görüşüne yakın olduğunu biliyoruz” diye yazdı. Şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı’nın neden bu kadar vahim hatalar yapıp ısrar ettiği’ merak ediliyor. Hem iş dünyasında hem bankacılık kesiminde, yoğun olarak faiz indirimlerinin asıl nedeni ve kimlerin etkili olduğu konuşuluyor ama kimse kesin bir yanıt bulamıyor. Servet Bayındır ve Nurettin Canikli’nin, faiz kararlarında öne çıktıkları, son bir yıl içinde bu kadar etkili olduklarını, şimdiye kadar bilmiyorduk.”

Bence bu yaklaşımda gerçeğin kavranmasını engelleyen bir yan var. Çünkü faiz indirimleri başta olmak üzere ekonomide atılan absürt adımlardan geçen yıla kadar Berat Albayrak’ı, şu anda ise Nurettin Canikli, Prof. Dr. Servet Bayındır gibi isimleri sorumlu tutmak, son kertede “Erdoğan iyi çevresi kötü” demek anlamına geliyor.

Bu yöndeki algının aksine benim izlenimim ve Ankara’da ekonomi yönetimini yakından izleyen kaynaklarımın verdiği bilgiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonominin dümenine bizzat geçtiği ve kararları bizzat kendisinin aldığı yönünde. Alınan kararların, atılan adımların sorumluluğu çevresindekilere değil, bizzat Cumhurbaşkanı’na ait.

Zaten Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminde bundan farklı olması düşünülemez.

Erdoğan’ın köklü, geçmişe uzanan bir iktisat anlayışı var. 2018’deki başkanlık seçimi öncesinde Bloomberg televizyonuna verdiği mülakatta, yeniden seçilmesi durumunda, ekonomi ve para politikasında daha etkin bir rol oynayacağını açık açık söylemişti.

O röportajda Erdoğan, Türkiye’yi başkanlık sistemine geçirmesinin ardından, Merkez Bankası’nın daha düşük faiz oranı çağrılarına uymak zorunda kalacağını belirtmiş, “İnsanlar para politikaları yüzünden zor duruma düşünce, kimi sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanını sorumlu tutacaklar. Cumhurbaşkanına hesap soracakları için para politikalarında daha etkin bir cumhurbaşkanı imajı vermeliyiz” demişti. Cumhurbaşkanı, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtiğimiz andan itibaren, buradaki etkinliğimiz çok farklı olacak. Bunu yapıyoruz ki, aldığımız sorumluluğun hesabını verebilelim” diye de eklemişti.

Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin, doların 12 TL’ye dayanmasının arkasında “ilahiyatçı hoca” ya da başka birilerini değil, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomi anlayışını, yazdığını söylediği kitabı aramak gerekiyor.