İktisatçı Güngör Uras, vatandaş 'Ayşe teyzenin' anlayacağı dilden Türkiye ekonomisinin geleceği konusunda öngörülerde bulundu. Güngör Uras'ın Milliyet gazetesindeki (10.11.2008) 'Dolar 1.50’ye oturur, zamlar yüzde 25’i aşar' adlı köşe yazısı: Ayşe Hanım Teyzem diyor ki, “Neler olduğunu gördük. Onlar geçmişte kaldı. Önemli olan önümüzde günlerde nelerin olacağı...” Sonra da ısrar ediyor: Anlat bakalım, önümüzdeki günlerde neler olur? Ayşe Hanım Teyzem’e dedim ki, “Kısa süreli de olsa ekonomide nelerin olacağını tahmin etmek çok güçtür. Kocaman kocaman ilim ve bilim adamlarının, üstatların yaptıkları tahminlerin nasıl tutmadığını, nasıl dayak yediklerini gördük. Tahminde bulunmak belalı iştir. Çünkü ekonomide oyuncular devamlı pozisyon değiştirir. Devamlı değişen pozisyona göre gerçekçi tahminler yapılamaz. Hele hele benim gibi saf ve bakir Anadolu çocukları bu işi doğru dürüst yapamaz.” Fakat Ayşe Hanım Teyzem ısrar etti. Dedi ki, “İnsanın yarın neler olabileceği konusunda az çok bir şeyler tahmin etmesi gerekir ki, ona göre adım atsın. Sen aklının yettiğinde yap tahminini... Tutar, tutmaz, ayrı mesele...” Bunun üzerine ben de tahminlerimi sıraladım. Bu yıl büyürüz, gelecek yıl Allah Kerim... Bu yılın sonuna geliyoruz. Yılı yüzde 2-3 büyüme ile tamamlarız. 2009 için şimdiden kötümser beklentiye girmeye gerek yok. Gün ola, harman ola... Zengin ülkeler krizi önleme arayışında piyasaya oluk gibi satın alma gücü akıtıyor. Zengin ülkelerde de fakir ülkelerde de ekonomiler durgunluğa girse bile halk giyinmek, yemek içmek zorunda. Bizim üretimimiz ve ihracatımız yiyecek ve giyecek maddeleri ağırlıklı. Dışarıda yiyecek ve giyecek talebi ölmez ise bizim ihracatımız da büyük ölçüde düşmeyebilir. İhracat devam eder ise üretim ve istihdamda büyük ölçüde gerileme olmayabilir. Kış ayları yağışlı geçer ve de yiyecek giyecek üretimi belli bir çizgiyi koruyabilir ise, 2009 yılında da büyümeyi yüzde 2-3 oranında, hatta onun da üzerinde tutturabiliriz. IMF ile anlaşacağız, döviz girişi devam edecekHükümet, gecikerek de olsa durumu anlayacak. IMF ile masaya oturacak. Anlaşma, Türkiye’nin kriz rüzgârını daha az hasarla atlatmasına (gecikerek de olsa) yardım edecek. Dünyada faizler sıfıra doğru iniyor. Zengin ülkeler piyasaya para akıtıyor. Piyasalardaki para, krizin şaşkınlığı geçince gidecek yer arayacak. Yüksek faiz (risk priminin de üzerinde olduğu için) Türkiye’ye döviz akımının devamını sağlayacak. Unutmayınız dünyada 5 trilyon dolar “kurtarma parasından” söz ediliyor. Tek bir İngiliz bankası 16 milyar dolar destekle ayakta kalabiliyor. Rakamlar büyüdü... Böyle bir ortamda biz cari açığımızı (döviz açığımızı) kapatabilecek dövizi (pahalı da olsa) buluruz. Dövizsiz kalmayız. Dolar 1.60’a çıkabilir ama bu durum kalıcı olmaz Uzun dönemde doların ne olacağı tahmin edilemez. Bakınız doların euro ile ilişkisi bile kısa sürede nasıl değişiyor. Ama görünen o ki, bizde kısa sürede dolar (1.50-1.60 YTL bandında dolanacak ve de) 1.50 YTL dolayında bir yere oturacak. Kısa sürede 1.60 YTL’nin üzerine çıkışlar görülebilir. Ama bu çıkışlar büyük olasılıkla kalıcı nitelik taşımayacak. Tekrarda yarar vardır, dolar fiyatı tahmini yapmak imkânsızdır. Burada “olasılıklardan söz ediliyor.” Halkımızın bankalarda ve cebinde hâlâ büyük miktarda dolar stoğu var. Halkımız bu dolarlara kıyamıyor. Satamıyor. Dolar 1.70 YTL olduğunda bie çok az satıldı. Ama az da olsa bu satışlar dolar fiyatında belli ölçüde istikrarı sağlayabiliyor. Enflasyonu yüzde 15’in altında tutabilmek başarı Önümüzdeki dönemde ithal malları fiyatı artacak. İçeride üretilen malların maliyeti artacak. Eğer halkın cebine ek para girmezse, tüketim gerileyecek ve fiyatlar alıp başını gidemeyecek. Ama önümüzdeki dönemde hükümet bütçeden musluğu açarsa enflasyonu yüzde 15’in altında tutamaz. Fakat görülen o ki, kısa dönemde enflasyonun çıldırması söz konusu olamayacak. Genel enflasyon oranının yüzde 15’ lerde kalması, Ayşe Hanım Teyzem’in pahalılıktan ezilmeyeceği anlamına gelmez. Ayşe Hanım Teyzem’in harcamaları gıda, tüpgaz, doğalgaz, elektrik, dolmuş-otobüs ağılıklıdır. Maalesef bu harcamalarda yüzde 25’i aşan artışlar olacak. Geçen hafta sonu hükümetin doğalgaza yaptığı yüzde 22.5’lik zam bunun işaretidir. Bankalar batmaz, faiz mevduatta yüzde 25’e çıkar Dışarıdaki kriz bizim bankalarımızı da sallıyor ama, bu sallantılara dayanıklı yapıları olduğu için bizim bankalar batmaz. Yabancı yerli, kamu özel, büyük küçük aynı mevzuata, aynı denetime,aynı güvenceye sahip olduğundan halkın tasarrufunun nerede olduğu önemli değil. Bugüne kadar direnen hükümet mevduatının tamamına güvence verecek. Bankalar YTL mevduata yüzde 25 dolayında faiz verecek. Bankalardan kredi alana kredinin yıllık maliyeti yüzde 30-35’ler dolayına çıkacak. Devlet iç borç bulabilmek için bono faizlerini yüzde 22’nin üzerine çıkaracak. Bugüne kadar dolar ve euro cinsi döviz mevduatına yıllık yüzde 4-5 oranında (brüt- vergisi kesilmemiş) faiz ödeyen bankalar döviz mevduatı faizlerini yüzde 7-8 dolayına yükseltecek. Kriz rüzgârından en az memur etkilenecek Krizde özel sektörde çalışanlar huzursuz. (1) Acaba patron ay başında maaşımızı ödeyebilecek mi? (2) Maaşımızı azaltacak mı? (3) İşci çıkarmaya başlayacak mı? Özelde çalışanların derdi bu. Özel sektördeki patron da dertli .. (1) Acaba bu fırtınada üretim ve geli ne kadar düşecek? Giderler ne kadar artacak (2) Acaba borçlar nasıl ödenecek? (3) İşçilere ücretlerini ödemek için nereden para bulunacak?(4) Vergi zamanı ne yapılacak? Halbuki devletin böyle dertleri yok. Devleti yönetenler (memurların işverenleri) para yetmedi mi, doğalgaza, elektriğe veya vergiye zammı bindiriyor. Hem kendi maaşlarını hem diğer memurların maaşlarını hem enflasyona göre ayarlıyor, hem de tıkır tıkır zamanında ödüyor. Hiçbir memurun kriz nedeniyle işini kaybetmesi tehlikesi yok. Konut fiyatlarında düşüşler geliyor Konut fiyatları önümüzdeki dönemde büyük dalgalanma gösterecek. Tamamlanmış konutların fiyatında yüzde 30 dolayında indirim başladı. Çünkü yap-satçılar bunları nakde çevirmeye mecbur. Bu indirim oranı artabilir. İkinci el konutlarda ise fiyat indirimi şimdilik yüzde 10’u geçmiyor. Unutmayınız, mecburiyetten satma zorunda olanlar sattıktan sonra ve de piyasada fırtına dindikten sonra, yeni yapılacak konutlarda (inşaat maliyetlerindeki artış nedeniyle) fiyatlar bugünkü çizginin mutlaka üzerine çıkacak. İthal otomobillerde fiyatlar dolardaki artışın etkisinde yüzde 25 oranında artacak. Yerli yapımlarda artış yüzde 15’ler dolayında kalabilir. Nohut mercimek, patates soğan fiyatları artacak Ayşe Hanım Teyzem’i en fazla ilgilendiren gıda maddeleri fiyatlarının ne olacağıdır. Maalesef başta un olmak üzere, fasulye, nohut, patates, domates, yağ, yoğurt fiyatları artacak. Ülkemizde ve dünyada tarım ürünleri talebi karşılamıyor. En fakir ülkelerde, zengin ülkelerin en fakir kesimlerinde bile gıda ürünlerine talep artıyor. Çünkü nüfus artıyor. Tarımsal üretimde ve hayvancılıkta maliyet artışları ürün fiyatını yükseltiyor. Önümüzdeki günlerde başlıca gıda maddelerinin fiyatında değişik oranlarda artış görülecek. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki değişim, yakın gelecekte ekmeğin küçülmesine neden olacak. Sanayide üretim yavaşlayacak Krizden kısa sürece büyük sanayi olumsuz etkilenecek. Otomotiv, demir çelik, beyaz eşya ve kahverengi eşya, gemi inşa sanayilerinde üretim gerilemesi kaçınılmaz. Giyim sanayi, makine imalat sanayii, elektrik sanayii fırtınayı az hasarla atlatabililir. Büyük sanayi tesisleri işçi çıkarmak zorunda kalacak. Anadolu’daki KOBİ türü kuruluşlar, fırtınayı daha az hasarla, daha az işçi çıkararak atlatacak. Moralimizi bozmayalım, bunu da atlatırız... Bizim evin duvarında büyükannemden kalma eski yazı bir levha vardı. Bu levhada “Bu da geçer... Ya hu!” diye yazarmış. Sonra ben onu Latin harfleriyle yazdırdım. Çalışma masamın önündeki duvara astım. İşte o biçim: “Bu da geçer... Ya hu! Geçer de... Bazılarını deler geçer, bazılarını sallar geçer... Bazılarını da hiç etkilemez... Ama sonuçta geçer. Üç zaman içinde (3 ay mı desem, 3 yıl mı desem) geçer. Bu kriz rüzgârı dünyanın sonu değil. Önemli olan yaşamın sürmesi. Yaşamın sürmesi ve refah üretime bağlı. Üreteceğiz ki hem iş hem aş çoğalsın... Bizim arayışımız, üretimi sürdürmek arayışı olacak. Zorluğa çare tükenmez. Yeter ki gerçekleri görelim. Kafayı çalıştıralım.