Merkez Bankası eski başkanı Gazi Erçel, doların trend olarak 1.50'lerden aşağı inmesinin zor olduğunu söyledi. Krize karşı sadece Merkez Bankası'nın sıkı duruşunun yetmeyeceğini ve bunun hükümetle birlikte topyekün bir mücadele ile olacağını söyleyen Erçel, "bu işte en önemli aktör hükümettir" dedi. Yaşanan krizin önceden bilinen krizlere benzemediğinin altını çizen Erçel, uzun süre etkisinin sürebileceğini ve büyüme hızını aşağı çekeceğini kaydetti. Türkiye'nin dış kaynaklarla büyüyen bir ekonomi olduğunu ve yıllardır bunun değiştirilemediğini söyleyen Erçel, şöyle devam etti: "Burada esas yapılacak iş şu: Birincisi, krizin etkisi nasıl azaltılacak, ikincisi de iç talebe bağlı büyümeyi nasıl gerçekleştireceğiz? Bu sorulara hükümet Merkez Bankası ile birlikte iyi bir yanıt bulabilirse biz 2-3 seneyi fazla zarar görmeden atlatabiliriz." "Eğer siz bu krizin yapacağı etkileri iyi tahmin edip o yönlere doğru gidebilirseniz, güven sağlayıcı önlemler alabilirseniz, bu çerçevede iç ve dış piyasalar size inanırsa ve iç kaynakları harekete geçirirseniz, bütçe dengesini bozmadan iç talebi artıracak şekilde kamu yatırımları ile büyümeyi de yüzde 1'in üzerinde tutabilirsek o zaman bu işten daha iyi şartlarla çıkabilirsiniz." IMF ile düşük düzeyli çekişme iyi değil "Ama şimdiki görünüş onu göstermiyor" diyen Erçel, Başbakan Erdoğan'ın IMF ile bu tür son derece düzeyi düşük diyalogla çekişmesinin hiç iyi bir olay olmadığını belirtti. Erçel, şöyle devam etti: "IMF gidecek ve Türkiye'deki tüm görüşmeleri bütün dünyaya duyuracak. IMF'den (ekonomide bazı kırılganlıklar var. Bunlara dikkat edilmesi gerekir. Para yatırıp da paranızı kaybetmeyin) şeklinde bir referans geldiği zaman gelecek kaynak da kuruyacak. Hem de çıkacak kaynakların çıkışını kolaylaştırır. Bu çok ciddi bir olay. IMF'nin sözünü piyasalar dinler mi dinlemez mi bilinmez ama bana IMF çevrelerinden ve dış piyasalardan neden anlaşmanın halen yapılmadığı soruluyor. Bunun nedenini arıyorlar. Eğer hükümet yaklaşan yerel seçimler öncesinde harcama yapmak istiyor, IMF ile bu yüzden anlaşmıyorsa o zaman hepsi ürker ve gelmez. Ayrıca yatırdıkları paraları da çekerler..Eğer hükümet IMF ile anlaşmayacaksa bunun nedenlerini doğru bir şekilde ortaya koyup herkesi inandırması gerekiyor..." Türkiye ile benzeri ülkelerin olası bir borç ödeyememe riskine de işaret eden Erçel, bu durumun bütün global yatırımcıları tetikleyeceğini vurguladı. Erçel, "Örneğin bir Arjantin, Rusya veya Romanya... Ödeyemiyorum dediğinde bu herkese sirayet eder. Yatırımcılar 'Türkiye de ödemeyecek' diye düşünür. Yatırımcı getirmiş parayı koymuş, böyle bir niyeti farkettiği anda parayı çeker. Böyle bir durum bütün ülkeleri etkiler, Asyayı da Latin Amerika'yı da perişan eder. Eskiden Rusya yaptı bunu. Biz 6 ay sallandık." Kur rejimini sakın değiştirmeyin Son dönemde 'Merkez Bankası kurda bir alt taban belirlesin' şeklinde ortaya çıkan önerileri de değerlendiren Erçel, bu aşamada kur rejimini değiştirmek kadar tehlikeli birşey olamayacağını söyledi. Bu tip değişikliklerin ileride düşünülebileceğini ifade eden Erçel, "Ben de dalgalı kuru eleştirenlerden biriydim. Ama belirli bir süre geçtikten ve bütün sistem ona alıştıktan sonra tam kritik bir yerde döviz kurunda ayarlama yapmak çok risklidir. Fakat ileride düşünülebilir, düşünülmesi de lazım." 1.50 seviyesi önemli Erçel dolarla kuru ile ilgili olarak da 1.50 YTL'nin önemli bir seviye olduğunu belirtti. Erçel'in sözleri şöyle: "Kimse bilmiyor ki döviz 3 YTL'ye mi çıkar 2 YTL'ye mi iner, yoksa 1.50 YTL'de mi kalır. Ama bilinen bişey var ki 1.50'lerden aşağı inmesi trend olarak oldukça zor. İnmesi için net döviz akımın gelmesi lazım. Fakat bu akımın gelmesi zor görünüyor."