Sözcü yazarı Necati Doğru, doların Türk Lirası karşısında son olarak 3.47'yi görmesiyle ilgili olarak "Kur böyle sıçrayınca; köprüyü yapan işadamına ödenecek bedel araç başına 142.5 TL'ye çıktı. Yani geçenin geçiş ücreti farkının devlete yükü 31 TL'den 53 TL'ye fırladı. Kur yüzde 19 arttı. Devletin cebinden çıkacak fark yüzde 73 yükseldi" dedi.
Necati Doğru'nun "Köprü sarhoşluğu fena çarptı!" başlığıyla yayımlanan (30 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Sadece şarap sarhoş etmez. Bedava köprü de sarhoşluk yapar. Köprü pahalıya mal edilir. Açılışı 10 bin kişilik iftar verilerek yapılır. Bayrama girilir. Geçiş ücreti acıtmasın diye “bayram günlerinde köprü bedava” denir. 4 gün bayramda köprü bedava geçilir. Bayram biter. Köprü sarhoşluğu adamı fena çarpar.
Çarpmaya başladı. Geçeni de çarpıyor. Geçmeyeni de. Osmangazi Köprüsü temeli atılırken kurbanlar kesildiğinde şimdiki başbakan ulaştırma bakanı idi ve “devletten bir kuruş çıkmadan körfeze altın gerdanlık köprü yapıyoruz” diyerek halka gerçeğin tersini söyledi. Oysa köprüyü yapıp geçiş parası toplayacak işadamları ile sözleşme, köprüden günde 40 bin araç geçiş garantisi verilerek yapıldı. Ve sözleşmeye günde 40 bin araçtan az geçerse kalanı devlet tarafından ödenecek diye yazıldı.
* * *
Köprü açıldı. Temmuz bitti. Ağustos bitti. Eylül bitti. Kasım bitiyor. Sonuç ne oldu? 40 bin geçiş umuldu! 15 bin geçiş bulundu! Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'ın (CHP) halka öğrensin diye dünkü gazetelerde açıkladığı bilgiye göre, 40 bin araç geçecek garantisi verilen köprüden ancak 15 bin araç geçiyor. Geçiş ücreti: 88.75 TL. Köprüyü yapan müteahhide sözleşme araç başına dolar üzerinden yapılmıştı. Araç başına garanti edilen ücret ise 35 dolardı. Köprünün açıldığı Temmuz ayı itibariyle 35 doların karşılığı 120 TL idi. Yani köprüden geçecek diye umulan fakat geçmeyen 25 bin araç için, araç başına 120 TL, devletin kasasından çıktı, müteahhide ödendi. Geçenden ise araç başına 31 TL farkı yine devlet ödedi. Geçene de ödetildi. Geçmeyene de ödetildi. Deli Dumrul Köprüsü oldu.
* * *
1 dolar: 2.90 TL idi. Kasım ayı sonuna geldik. 1 dolar: 3.45'e ulaştı. Kur böyle sıçrayınca; köprüyü yapan işadamına ödenecek bedel araç başına 142.5 TL'ye çıktı. Yani geçenin geçiş ücreti farkının devlete yükü 31 TL'den 53 TL'ye fırladı. Kur yüzde 19 arttı. Devletin cebinden çıkacak fark yüzde 73 yükseldi. Size söylüyorum: Sarhoşluk fena çarptı. Sadece 1 ay kaldı. Yeni yıla giriyoruz. Sözleşmeye göre Osmangazi Köprüsü'nde araç başına geçiş garantisi 40 dolara çıkıyor. Geçiş ücreti 88.75 TL'de kalırsa; geçenlerin ücret farkı 74 TL, geçmeyenler için de 162 TL ödenecek. Yani devlet ödemeye mecbur. Çünkü sözleşmenin altında imzası var. Şarap sarhoşluğu geçici. Köprü sarhoşluğu kalıcı.
8'i dünyanın en zengini, 11'de gelişmekte olan, bizi de koyunca 20 ülke ediyor. Geçen yılın 15-16 Kasım günlerinde Antalya'da yapılan G-20 toplantısını; iktidar sözcüleri; “dünya ayağımıza geliyor, çok önemliyiz” havası içinde sunmuşlardı. Söylediklerine göre, bu toplantı sonucunda kazanacağımız yüksek itibar sayesinde Türkiye'ye ucuz döviz akacaktı. Büyüme hızımız yeniden yüzde 6'ları vuracaktı. Obama ile Putin özel uçakları, korumalarıyla, Suudi Kralı, 16 kamyon dolusu eşyaları, makam Mercedesleri, yemek sonrası tadılacak altın süslemeli tatlılarıyla, Japon lider abartısız, gösterişsiz, nazik tavrıyla geldi. Bizimkiler dahil tüm liderler imajlarını parlatıp cilalama fırsatı buldular. 2 günlük zirve toplantısının Türkiye devletine faturasının 563 milyon TL olduğu ortaya yeni çıktı. 563 milyon TL, o günkü kura göre 200 milyon dolar tutuyormuş. Bu kadar büyük harcama; “ışıklandırma yaptık, güvenlik kamerası taktık, kaldırım yeniledik” kalemleriyle açıklanacak gibi değil… Bol harcama yapıp Obama'nın, Putin'in, Suudi Kralı'nın imajı cilalanmış oldu. G-20 Zirvesi Türkiye'de tantanayla toplandı diye ülkemizin ekonomik itibarına bir katkısı olmadı.