Donanma Komutanı Veysele Kösele "terör saldırısı var" yalanıyla kaçırılmış

Donanma Komutanı Veysele Kösele "terör saldırısı var" yalanıyla kaçırılmış

Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin kaçırıldığı darbe gecesi TSK içindeki küçük bir grup cuntacı tarafından "Terör saldırısı ihbarı var, gitmeliyiz" denerek kandırıldığı öne sürüldü. Hürriyet'ten Deniz Zeyrek'in aktardığına göre, Kösele, Yavuz fırkateynine götürüldü ve durum anlaşıldığında fırkateyn limandan ayrılmıştı. 

 

Darbe neden cuma gecesi gerçekleşti?

 

Deniz Zeyrek'in iddiasına göre, cunta tarafından kuvvet komutanlarının katıldığı düğünün bilindiği ve darbe gününün özellikle buna göre seçildiği belirtildi.

 

Binali Yıldırım: Vur kardeşim, sesimi kaydet ve vur

 

15 Temmuz gecesi cunta uçaklarının yakıtının bitmesiyle birlikte ineceği düşünülürken Tanker Üs Komutanı’nın rolü ortaya çıktı. Havada darbeci F-16'lara yakıt ikmali yapıldığının anlaşılmasından sonra Başbakan Yıldırım, Ankara ve İstanbul hava sahasını kapattırdı. Korgeneral’e uçan bütün unsurların vurularak etkisiz hale getirilmesi talimatını verdi. Komutan, “Efendim yazılı emir lazım” deyince Yıldırım'ın “Vur kardeşim, sesimi kaydet ve vur” diye bağırdığı öne sürüldü.

Deniz Zeyrek'in Hürriyet'in bugünkü (18 Temmuz 2016) nüshasında yayımlanan kulis yazısı şöyle:

TSK içinde bir grubun Türkiye’ye dehşet yaşattığı kanlı gecenin ayrıntıları aydınlanıyor. Cunta, Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının en yakınına kadar sızmış. Karargâhta komutanları etkisiz hale getirip, komuta karargâhından Türkiye genelindeki yandaş birliklerle iletişime geçen cuntacı subaylar yarattıkları dehşeti, Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı, Kara Havacılık Okulu, Zırhlı Birlikler ve Akıncı Hava Üssü’nden kontrol etmiş.

Cunta, düğmeye Genelkurmay Karargâhı’ndan bastı. Saat 15.30’da darbeci komutanlara şifreli ‘yıldırım harekâtı başlasın’ mesajı gönderildi. Yurt sathındaki yandaş komutanlar, emirlerindeki birlikleri harekete geçirdi. İstanbul ve Ankara’da tanklar şehir merkezine tatbikat görünümünde sokuldu. Akşam mesai bittikten sonra Orgeneral Akar’ın yakın ekibindeki darbeci subaylar darbenin emir komuta zinciri içinde gerçekleştiği algısını yaratmak için Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı etkisiz hale getirdi ve imzasını almaya çalıştı. Akar’ın direnmesi ve birliklere gönderilmek istenen emri imzalamaması, darbecilerin planını sarstı. Ana karargâhta çatışma çıktı ve çevredeki polislerin silah seslerini duymasıyla darbe girişiminin anlaşılmasını sağlayan süreç de başladı. Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan, bizzat gittiği Genelkurmay önünde, silah seslerinin içeriden geldiğini anladı ve durumu tahmin etti. Karaaslan, teşkilatı alarma geçirdi ve Genelkurmay’ın etrafını kuşattırdı.

Akar’ın rehin alındığı saatlerde Kara Kuvvetleri Komutanı ile Kurmay Başkanı da saat 21.00’de Akar’ın özel kalem müdürü darbeci Yarbay Levent Türkkan tarafından karargâha davet edildi. Org. Salih Zeki Çolak ile Orgeneral İhsan Uyar girer girmez etkisiz hale getirildi. Bu esnada koruma astsubayı Bülent Aydın karşılık verdi, çatışmada darbeciler tarafından öldürüldü. Orgeneral Çolak’ın koruma müdürü Yüzbaşı Burak Akın da o çatışmada yaralandı. Darbeciler, Org. Çolak ile Org. Uyar’ı ellerini arkadan kelepçeleyerek Akıncı Hava Üssü’ne götürdüler. Akıncı Üssü’ndeki komutanların tamamı dün saat 16.00 itibariyle kurtarılmıştı.

 

2 korgeneral planları bozdu

 

Ankara’daki kritik hava üssü darbecilerin en önemli karargâhı oldu. Darbeyi yönettiği ileri sürülen Orgeneral Akın Öztürk de burada görev aldı. Üste bulunması gereken personelin önemli bir bölümü tatbikat yalanı ile uzaklaştırıldı. Kalan unsurlar da dışarıdan gelen darbeci bir birlik tarafından etkisiz hale getirildi. Orgeneral Akar ve karargâhtaki generaller Akıncı Üssü’nde tutuldu. Akıncı’daki 141. Filo uçaklarının iki amacı vardı. Birincisi Ankara ve İstanbul’da alçak uçuşlar yaparak darbenin emir komuta zinciri içinde gerçekleştiği izlenimi yaratmak. İkincisi ise darbecilerin gücünü gösterip, darbeye karşı duracak silahlı birlikleri ve polisi caydırmak. Darbeciler, Diyarbakır’daki üs komutanını da yanlarına çekmişti. İncirlik’teki Tanker Üs komutanlığı ve Çiğli’deki üs komutanı da darbecilerin yanındaydı. Ankara’daki Kara Havacılık Okulu’na ise ulaştırma görevi verildi. Orgeneral Akar, Akıncı Üssü’ne helikopterle götürüldü.

Hava Kuvvetleri’nin diğer unsurları darbeyi anlamasın diye Hava Kuvvetleri Komutanı, Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı ve 11 havacı generalin bulunduğu düğün fırsat bilindi. 5 helikopterle düğünün yapıldığı Moda Deniz Kulübü’ne baskın yapıldı ve komutanların hepsi Kara Havacılık Okulu’na götürülerek tutuldu. Ancak iki korgeneral ve bir tuğgeneral düğünden erken ayrılmıştı ve bu durum darbe girişiminin kaderini değiştiren önemli bir durum oldu.

Girişimin başladığı saatlerde İstanbul’da olan Başbakan Binali Yıldırım, düğünden erken ayrılan bir Havacı korgeneral ile temasa geçerek, Akıncı Üssü’nün kontrol altına alınmasını istedi. Uçakların yakıt bitince ineceği söylense de Tanker Üs Komutanı’nın rolü ortaya çıktı. Uçaklar havada yakıt ikmali yapıyordu. Bunun üzerine Başbakan Yıldırım, Ankara ve İstanbul hava sahasını kapattırdı ve Korgeneral’e uçan bütün unsurların vurularak etkisiz hale getirilmesi talimatını verdi. Komutan, “Efendim yazılı emir lazım” deyince Yıldırım, “Vur kardeşim, sesimi kaydet ve vur” diye bağırdı. Bunun üzerine Eskişehir ve Bandırma üsleri harekete geçirildi. Kaldırılan uçaklar İstanbul ve Ankara’da uçmaya başladı. Akıncı’daki pistleri vurdu. Cumhurbaşkanlığı sarayının etrafındaki bazı darbeci tanklar F-16 ile vuruldu.

 

MİTçiler ağaçları siper aldı

 

Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal İle Muharip Hava Komutanı Mehmet Şanver kurtarıldıktan sonra karargâha gittiklerinde yanlarında Orgeneral Akın Öztürk’ün de olduğu öğrenildi. Öztürk’ün Akıncı’dan mağdur gibi ayrıldığı, ancak darbecilerin başında olduğu MİT tarafından rapor edilince dün sabah saatlerinde evden alındığı öğrenildi. Öztürk’ün Ankara Emniyeti’nde sorgulandığı bildirildi. Komutanların düğün programının darbeciler tarafından bilindiği, günün özellikle seçildiği öğrenildi.

F-16’lar konusunda sıkıntı yaşayan darbeciler bu kez alçaktan ve gece uçuşu yaptırdıkları helikopterlerle Cumhurbaşkanlığı’nı, TBMM’yi, Emniyet Müdürlüğü’nü, Özel Harekât Başkanlığı’nı ve MİT’i vurdu. Silahlı olmayan Sikorsky helikopterlerindeki darbeciler bu kurumları doçka tarzı makineli tüfeklerle taradılar, bomba attılar. MİT Mensupları, kampusundan kurumu savundu. Çatışma sırasında zaman zaman bahçedeki ağaçlar bile siper alındı. 

Türkiye genelindeki sıkıyönetimi Jandarma üzerinden yürütmek isteyen darbeciler, Beştepe’deki Jandarma Genel Komutanlığı’nı ele geçirdiler. Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ın bir arkadaşını ziyaret etmek için tesadüfen binaya gitmesi, oradaki planları da bozdu. Aslan ile korumasını derdest eden darbeciler, Aslan’ın arkadaşı olan Albay’ı da etkisiz hale getirdiler. Genel Komutanlık 10 saat sonra Jandarma Genel Komutanlığı’nın darbeci olmayan subaylarının ve polisin ortak operasyonu ile geri alındı.

 

Donanma komutanı kurtarıldı

 

Bu arada İstanbul’da bir yemekte olan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele, yanına gelen askerlerin ‘Terör saldırısı ihbarı var, gitmeliyiz’ demeleriyle yemekten ayrıldı. Kösele, Yavuz fırkateynine götürüldü ve durum anlaşıldığında fırkateyn limandan ayrılmıştı. Kösele ve emir subayı ile darbeciler arasında arbede yaşandığı da öğrenildi. Darbecilerin Deniz kanadında Gölcük’ten 4, Aksaz’dan 3 gemileri olduğu bildirildi.

 

Karada zırhlı birlikler

 

Darbeciler zırhlı birlikleri de kontrol altında tutuyordu. Ancak zırhlı birlikler yine aynı birlikteki subayların harekete geçmesi ile geri alındı. Özel Kuvvetler’i ele geçirmek isteyen 50 kişilik darbeci bir grup da yine özel kuvvetlerdeki subaylar tarafından etkisiz hale getirildi.