Down Sendromlu Deniz Özcan’ın başrolde oynadığı ‘Tecahül-i Arif’ adlı kısa film, Barcelona Film Festivali’nde 'En İyi Kurmaca Kısa Film' seçildi.
Aynı zamanda iyi bir fotoğrafçı ve müzisyen olan 20 yaşındaki Özcan, Berna ile Erdal Özcan çiftinin ilk çocukları.
Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberi şöyle:
Bebeklikten itibaren özel eğitim ve tıbbi bakımla desteklenen Deniz, daha sonra yaşıtlarıyla birlikte okula devam etti. Liseden kaynaştırmalı eğitim fırsatıyla mezun oldu. Deniz, kursa giderek gitar çalmayı öğrendi. Şimdi küçük besteler yapıyor. Hatta HürriyetGazetesi için de bir beste yaptı. Dost Yaşam Gençlik Tiyatrosu’nda dört tiyatro oyununda oynadı. İki televizyon dizisinde (“Sudan Bıkmış Balıklar”da 8 bölüm boyunca) rol aldı. Fotoğraf sanatçısı Muammer Yanmaz’ın 40 Haramiler grubuna girerek fotoğraf çekmeye başladı. Diğer 39 Harami’nin portrelerini çekerek sergiye katıldı. Halen Saran Holding’in İnsan Kaynakları’nda haftanın bir günü çalışıyor.
Derken, Down Sendromlu bir gencin başrolde olduğu bir kısa filmi çekmek isteyen yönetmen Hasan Kalender ile yolları keşişti.
Kendi deyimiyle ‘ticari’ filmlerden sıkılan Kalender, Down sendromlunun filminin de sıkıcı olmayacağını göstermek istiyordu. Filmin adı Tecahül-i Arif’di. Yani ‘bilmezden gelmek’. Filmde, Down Sendromu Arif vefat eden annesi hâlâ yaşıyor gibi davranıyordu. Çevresindekiler de öyle. Yönetmen Kalender, “Diyalogları Deniz’e uydurdum. Aramızda bir sinerji oluşturmak için 1.5 ay boyunca haftanın belirli günlerinde yanına gittim ve provalar yaptım. Deniz çok iyi yetişmemiş olsaydı zor olabilirdi. Deniz, başardı” dedi. Film sadece Barselona değil, yurtiçi ve dışındaki başka film festivallerin özel seçkileri arasına da girdi.
Kamera karşısına deneyimli oyuncular Sabriye Kara, Altan Erkekli, Yasemin Conka, Erdem Baş ve İlkay Çevik ile geçen Deniz, ilk kez kendi sesiyle oynadı. Kameraya alıştığı için zorlanmadığını belirten Deniz, setin Mart’ın soğuk günlerinde olması nedeniyle soğuktan ve bazen kalabalıktan sıkıldığını anlattı. Deniz, “Hikâyeyi ilk okuduğumda gerçekten kendime yakıştırmıştım. Hasan Abi beni kendi telefonumdan aradı ve teklif etti. Teklifini düşünmeden kabul ettim. Oyuncularla diyaloglarım her zaman iyiydi. Hep öyle kaldı. Kendimi ekranda izlemek aslında heyecan verici. İyi ki oynamışım, o karakteri kendime yakıştırmışım diyorum. Bentekliflere açığım. Başka teklifler gelse... Dizi ya da film olabilir” diye konuştu. Deniz en sevdiği oyuncu ve yönetmenin Cem Yılmaz olduğunu da anlattı.
Oğlu doğduktan sonra Dost Yaşam Down Sendomu Vakfı’nın kurucuları arasında yer alan baba Erdal Özcan, “Down Sendromluların okul çağına kadar iyi desteklenmesi çok önemli. Biz de öyle yaptık. Sonra hayatın içinde, toplumla birlikte ilerliyorlar. Onlara da herkese verilen şansın verilmesi, hayatın içinde tutulması gerekiyor. Aslında biz Deniz’i eğitirken, toplumu da eğitiyoruz” dedi.