Down sendromlu kızlarına damatsız düğün yapan aile: Düğünlere gidince gelinlere bakışı içimizi parçalıyordu…

Down sendromlu kızlarına damatsız düğün yapan aile: Düğünlere gidince gelinlere bakışı içimizi parçalıyordu…

Manisa’nın Soma İlçesi’nde yaşayan down sendromlu 28 yaşındaki Yasemin Erarslan’a damatsız temsili bir düğün düzenleyen ve tüm Türkiye’nin yüzünü güldüren aile yaşananları anlattı. Aile kızlarının diğer çocuklarla oynarken hep gelin olduğunu söylerken “Düğünlere gidince gelinlere bakışları içimi parçalıyordu” dedi.

Düğünü tüm Türkiye’nin duymasından sonra damat adaylarının da aradığını söyleyen aile, “O, 5 yaşında bir çocuk gibi. Ben her gece 5 kez üstünü örtüyorum. Böyle bir şey aklımızdan bile geçmez” dedi.

Soma’da ailesiyle birlikte yaşayan down sendromlu Yasemin Erarslan, küçük yaşlarından bu yana gelinlik giyerek evlenmenin hayalini kuruyordu. Yasemin Erarslan’ın hayalini, annesi Aynur Erarslan ve babası Kudret Erarslan temsili de olsa gerçekleştirmişti. Aile, kendi imkanlarıyla Yasemin’e damatsız temsili bir düğün yapmıştı.

Posta’dan Timur Soykan’ın aile ile yaptığı röportaj şöyle:

Türkiye’ye neşe veren düğünün hikayesini dinlemek için Eraraslan ailesinin Soma’daki evine misafir olduk. Apartman merdiveni, ve giriş kat dairenin kapısında tül süslemeler duruyor. Emekli maaşıyla geçinen ailenin mütevazı evinin salonunda Yasemin’in 15 yıl önce gelinlik ile çekilmiş fotoğrafı asılı.

Yasemin’in annesi Aynur Erarslan, düğünün tatlı yorgunluğunu hala yaşıyor. Ama gözleri ışıl ışıl. Onun bu enerjisinin düğünün de kaynağı olduğu çok belli. Yasemin’in babası Kudret Bey, kırlaşmış bıyıkları, takım elbisesiyle karizmatik ama onda sürprizler var.

34 yıl önce

Aynur ve Kudret Erarslan, görücü usulüyle 1982’de evlenmiş. Aynur Hanım ev kadını, Kudret Bey, Soma Termik Santrali’nden emekli. Oğulları Engin 33 yaşında. Kendi yuvasını kurmuş. Yasemin 5 yaşında çocuk zekasında.

Biz konuşurken çocuk gözlerine özenle kalemini çekmiş, rujunu sürmüş, saçları fönlü salona giriyor. Hepsi çok mutlu. Aynur Hanım “Yerde miyiz gökte miyiz bilmiyorum” diyor. Ama çok zor zamanlar da yaşadılar.

Doktor "yaşamaz" dedi

Yasemin 19 günlükken İzmir’de gittikleri doktor, down sendromu teşhisi koymuş, kalbinde delik olduğunu anlatmıştı.

Doktor ‘Oğlunla ilgilen, kızın yaşamaz’ dedi. Aynur Hanım, evine döndükten sonra günlerce perdeleri açmamış, odasından çıkmamış. Şimdi o zamanları anlatırken “Her gece kızıma sarılıp vedalaşıyordum. Ama anne evladından vazgeçer mi?” diyor.

Büyüdükçe down sendromu belirginleşen kızına her şeyi oyunlarla öğrettiğini söylüyor. Sonra gözleri parlayarak kabustan çıktığı günden bahsediyor: “3 yaşındayken hastaneye gittiğimizde doktor ‘Nasılsın Yasemin’ diye sordu. Yasemin cilveli ‘İyiyim’ deyince doktor, ‘Yanılmışım. Özür dilerim’ dedi.”

10 yıl eve hapis yaşadılar 

Ama zor günler bitmemişti. Yasemin kalbindeki rahatsızlık nedeniyle bir kez sokağa çıktıklarında günlerce hasta yatıyordu. 10 yıl anne kız evde hapisti. Kalbi büyük ölçüde iyileştiğinde yeni, özgür bir hayata başlayabildiler.

Kudret Bey, o günleri anlatırken düğün evine çöken kedere müdahale etmek için ustaca lafa giriyor: “Yasemin iyileşince her yere birlikte gittik. Kahvehanede bile yanımda otururdu. Misafirliğe hep beraber gittik. Yasemin’in sosyal becerileri gelişti. 1995’te birkaç aile Spastik Çocuklar Derneği’ni kurunca hepimizin hayatı değişti.”

Doğuştan süslü!

Aysun Hanım kızının gelişiminden gururla bahsederken ‘gelin hanım’ heyecanla çay servisi yapıyor. Kendisinin kahramanı olduğu hikayeyi dinlemekten çok keyifli. Çantasından küçük aynasını çıkarıp rujunu, allıklarını kontrol ediyor.

“Makyaja merakı nasıl, ne zaman başladı?” sorusuna annesi yanıt veriyor: “Doğuştan böyleydi. Normal çocukların bile konuşamadığı 3 yaşında bize tırnaklarını gösteriyor ve bir şey sürüyor gibi yapıyordu. Babası “Oje sürmek istiyor” dedi, gidip oje aldı, sürdük, çok mutlu oldu.

3-4 yaşında çekilmiş fotoğrafları var, ruj sürüyor. Saçlarında bigudi.” Kudret Bey “Evden çıkacağımız zaman hep 2 saat hazırlanmasını bekleriz” diye ekliyor.

Perdeden gelinlik

“Gelin olmak istediğini hiç size söyledi mi?” diye sorduğumuzda Aynur Hanım “Hayır” diyor ve devam ediyor: “Ama tül perdeleri gelinlik giyer gibi kendine sararken görüyordum. Diğer çocuklarla oynarken hep gelin oluyordu. Bir de sesli düşünür.

Ben içeriden sesini duyarım. Kendi düğünüymüş gibi konuşuyordu. Bir de düğünlere gidince gelinlere bakışları içimi parçalıyordu.”

"Ne derse desinler"

Eylül ayında Aynur Hanım, komşusuyla konuşurken Yasemin’in gelinlik merakından konu açıldı. Komşusu “Evde bir düğün mü yapsak” dedi. Önce aklına yatmadı Aynur Hanım’ın “Millet ‘deli’ der” diye düşündü. Sonrasını şöyle anlattı: “Düşündüm, taşındım. Sonuçta kızım mutlu olacak. Bir gün ‘Amaaan ne derse desinler’ dedim. Üstelik evde değil, düğün salonunda yapmayı kafaya koydum. Dernekteki arkadaşlar da destek verince hazırlıklar başladı.”

Babanın kararı

Aynur Hanım bunları anlatırken sessizce koltuğunda oturan Kudret Bey’in düğün kararına tepkisini merak etmiştik. Önce Aynur Hanım konuştu: “Kudret Bey ‘Hemen yapalım’ dedi.” Kudret Bey o anı şöyle anlatıyor: “En güzel düğünü yapacağımı söyledim. ‘Evin önünde davul da çaldıracağım, yemek de verdireceğim, gelin arabası da olacak’ dedim.”

Peki oğulları Engin tüm bunlara ne diyordu? Aynur Hanım gülümseyerek konuşuyor: “Bizim oğlan hiç istemedi. ‘Siz kendinizi millete güldürecek misiniz? Rezil olacaksınız’ diyordu.” 

Yarı yarıya indirim

Düğün pahalı iş. Emekli maaşıyla geçinen ailenin olanaklarıysa kısıtlıydı. Yasemin’in yengesinin gelinliği biraz kısaltılıp ayarlandı. “Kredi çekmeniz gerekti mi?” sorusuna Kudret Bey “Biraz desteğe ihtiyacımız oldu ama bu konulara girmeyelim” diye ketum bir yanıt veriyor. “Damatsız düğüne, fotoğrafçı, pastacı, kuaför, makyajcı şaşırdı mı?” Aynur Hanım anlattı: “Önce şaşırdılar. Sonra hepsi yarı yarıya indirim yaptı. Yasemin’in mutlu olması için hepsi uğraştı.”

Tahta çalma geleneği

Düğün günler geçtikçe daha büyük bir organizasyona dönüştü. Davetiye dağıtmadılar ama Yasemin’in düğünü Soma’da kulaktan kulağa yayılıyordu. Aynur Hanım kazanda keşkek yapıp dağıttı, sarmalar sarıldı. Soma’da düğünden bir gün önce erkek tarafı gelin evine geliyor ve tahtaları vurup gürültü çıkarıyorlar. Kadınlar erkek kılığına girerek eğleniyor. O gece de doyasıya eğlendiler.

Hayallerinin üstünde

Ertesi gün kadınlar topluca kuaföre gitti. Yasemin gelinliğini giydi, makyajı yapıldı. Yasemin rüyalarında, izlediği filmlerdeki gibi alkışlar arasında beyaz gelinlikle evinden çıktı. Davullar çalındı, danslar edildi. Gelin arabası ve ardında konvoy düğün salonuna giderken hayal ettiklerinin bile ötesinde bir gece olacağını bilmiyorlardı.

Soma Belediyesi Düğün Salonu’nu 600 kişi doldurmuştu. Gelin, babası Kudret Bey’in kolunda salona girecekti. Kudret Bey, düğünde müzikleri yapacak Tuna Topçu’ya “Giriş müziğini sen seç, bana bile söyleme” demişti. Kolunda Yasemin ile salona girdiklerinde ‘Bana bir masal anlat baba’ şarkısı çalmaya başladı.

Baba ile kızını izleyen 600 kişi ağlarken Aynur Hanım sevinç gözyaşları döküyordu. O anı anlatırken yüzünde aynı mutlulukla “Güldüğüm anlaşılmasın diye elimle ağzımı kapattım. Herkes ağlarken ben çok mutluydum” dedi.

"Sizi çok seviyorum"

Danslar edildi, şarkılar söylendi, düğün pastası kesildi. Yasemin hayalini doyasıya yaşadı. Dernekteki hocasıyla Kafkas dansı oynadı. Yasemin düğünün sonunda mikrofonu aldı ve şöyle dedi: “Çok mutluyum. Annemi, babamı, hepinizi çok seviyorum.” Yasemin’in düğünü gazeteler, televizyonlarda haber oldu, tüm Türkiye’yi duygulandırdı.

Sosyal medyada yüzbinlerce insan haberi paylaştı. Biz Erarslan ailesinin yanından ayrılırken Kudret Bey “Soma çok acılar yaşadı. Burayı güzel bir haberle duyurduk ya ne mutlu bize” dedi. Çok haklıydı.

Soma’dan çıkıp maden şehitliğini gördüğümüzde 301 canın kederi çöktü içimize. Her biri Yasemin gibi bir anne ve babanın canının parçasıydı. Patronların daha çok para kazanma hırsına kurban edildiler. Bu ülkede mutlu olmak neden bu kadar zor?...

Damat adayları aradı

Yasemin’in damatsız düğünü tüm Türkiye’de duyulunca damat adayları da ortaya çıkmış. İzmir’den ve İzmit’ten oğulları down sendromlu iki aile niyetlerinin ciddi olduğunu iletmiş. Kibarca geri çevirmişler. Aynur Erarslan “O, 5 yaşında bir çocuk gibi. Ben her gece 5 kez üstünü örtüyorum. Böyle bir şey aklımızdan bile geçmez” diyor.

Nuri’nin gözyaşları

Düğünün sonunda herkesin çok duygulandığı bir an daha vardı. Yasemin’e Soma Spastik Çocuklar Derneği’nde birlikte büyüdüğü, en yakın arkadaşı down sendromlu Nuri sarıldı. İkisi uzun süre ağladılar.

Nuri, Yasemin’in gideceğini düşünmüştü. Ama ertesi gün dernek binasında yine birlikteydiler. 95’te bir bodrum katında kurulan Soma Spastik Çocuklar Derneği, şimdi 5 katlı binaya sahip. İlçedeki engelli çocuklar ve aileleri için burası büyük bir olanak.

Takıları almadılar

Düğün deyince akla takı da geliyor. Aynur Hanım gülerek yanıt verdi: “İnsanlar zarf içinde para vermeye, altın takmaya çalıştı ama hiçbirini almadık. Akla başka şeyler gelirdi.

Sadece dostumuz Diş Hekimi Mustafa Topçu dedesi sayılır, dinlemedi. Altın taktı. Yasemin şimdi onunla bilgisayar alacağını söylüyor.

Aynur Hanım’ın ehliyeti

Yasemin’in romatizma sorunu var. Bir yıl önce anne kız yürürlerken bacakları ağrımış ve “Keşke arabamız olsa” demiş. Aynur Hanım anlatıyor: “Biraz para biriktirmiştik.

Mutfağı yenileyecektik. Hemen karar verdim. O parayla ikinci el araba aldık. 50 yaşında ehliyet kursuna yazıldım. Ehliyet aldım. Bu yıl yine para biriktirdik, mutfağı yaptıracağız.”