Dr. Mehmet Öz: Trump'ı batırmak mı çocukları eğitmek mi?

Dr. Mehmet Öz: Trump'ı batırmak mı çocukları eğitmek mi?

ABD'de yaşayan ünlü Türk cerrah ve televizyon programcısı Dr. Mehmet Öz, ABD Başkanı Donald Trump’ın spor, sağlık ve beslenmeden sorumlu danışma konseyine dahil olmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. 

Hürriyet'e konuşan Öz, "Konseyde benim vazifem, çocukları eğitmek. Benim için hangisi daha mühim? Trump’ı batırmak mı çocukları eğitmek mi? Bunu düşündüm" diyor ve ekliyor "Ben sırf istediğim insanlara yardım edersem bencilce olurdu.Benim eğitebileceğim, yardım edebileceğim çocuk sayısı çok daha yüksek. Bunu Amerikan hükümetini kullanarak yapmam daha da kuvvetli olacaktı."

Akşam içilen Aspirin, pıhtılaşmayı önler

Dr Mehmet Öz, Aspirin kullanımının yanlışlığına dikkat çekti. Genellikle sabah içilen Asprin'in akşam içilmesi gerektiğini vurgulayan Öz, "İnsanlar genellikle sabah içerler. Ama kalp krizi oranının en yüksek olduğu saat, sabaha karşı 05.00-06.00 arası. Çünkü kanımız en çok o saatlerde pıhtılaşır. Akşam içilen Aspirin, pıhtılaşmayı önler"dedi. 

Dr. Mehmet Öz’ün "Türkiye’de kalsaydım Mehmet Öz olamazdım ama Türk olmasaydım da ABD’de başaramazdım" başlığıyla yayımlanan röportajı şöyle:

"Size en çok ne sorarlar?

- En çok nasıl kilo vereceklerini ve anksiyeteden nasıl korunacaklarını.

Anksiyete epey yaygın o zaman...

- Çok yaygın, inanılmaz! Pek çok ülkeye gittim, hepsinde aynı şikâyet... Herkes kendini izole hissediyor. Toplum olarak, birbirimizi devamlı bağlantıda tutmamız gerek. Bu hissi son dönemde biraz kaybettik.

Birbirinden bu kadar farklı toplumları anksiyetede birleştiren ne peki? Siyaset mi?

- Siyaset değil çünkü siyaset her zaman karmaşık bir şeydi. Bence sosyal medya! Herkes, başkasının ne yaptığına bakıp bir şeyler ‘sanıyor’ ama gördüğü şey aslında doğru değil. Şimdi biz, biraz önce fotoğraf çekimi yaptık. Biz bunu yaparken yürüdük, yer aradık, biraz terledik, biraz stres olduk. Fotoğrafta bunların hiçbirini göstermedik, sadece neticeyi gösterdik. Ama arkadaşlarınız sizin için “İnanılmaz güzel bir hayat yaşıyor, Mehmet Öz’le ameliyathaneye girmiş” diyecek mesela...

Yemek, sadece yemek midir?

- Hayır değildir. Bu son senelerde ne yediğimizin değil de, ne zaman yediğimizin önemli olduğunu öğrenmeye başladım. Hugh Jackman yakın arkadaşım. ‘Wolverine’ rolünü oynamak için bir süre inanılmaz miktarda yemek yedi. Ama rolden sonra öyle dev kalmak istemedi tabii. Aralıklı oruç adında bir teknik kullandı. Hollywood’da çok yaygın.

Zor mu?

- Tam aksine, kolay bir teknik çünkü hayat boyu uygulamak mümkün. Bu oruç hem hormonlarınızın seviyesini düzenliyor hem de vücudunuzda fazla şeker varsa, onu düşürüyor. Erken bunamayı geciktiriyor, bağırsakları rahatlatıyor, karaciğer ve şeker hastalıklarına karşı savaşıyor...

Peki, nasıl uygulanır bu aralıklı oruç?

- Birkaç değişik tarzı var. Seçeneklerden bir tanesi beş gün normal yiyip iki gün kısıtlı zaman diliminde yemek. Ama benim en çok sevdiğim metot, her gün yemek yediğiniz zamanı biraz kısıtlamakla uygulananı... Bunun sekiz saat olması şart değil. 12 saatle başlayın. Diyelim ki sabah 07.00’de kalktınız, akşam yemeğiniz 19.00’dan önce bitmeli. Yaz akşamları herkes dışarıdayken yemekler daha geç yenebiliyor. Akşam yemeğiniz 22.00’de bitiyorsa, sabah kahvaltınızı 10.00’dan önce yapmayın; vücudunuz 12 saat dinlensin. Genelde Batı’da (buna Türkiye de dahil) insanlar günün 17 saatinde yemek yiyor. Bu yanlış! Atalarımız hiçbir zaman o kadar sık yemek yemezdi.

 Sağlıklı beslenmek sizce bir irade meselesi mi?

- Hayır. Yapmanız gereken basit: En sevdiğiniz yemekleri seçin. Hangileri sağlıklıysa onları yiyin. Genelde insanlar tam tersini yapıyor; en sağlıklı yemeklerden en az nefret ettiklerini yiyor. Bu çok sıkıcı!

Akşam yemeğinden sonra atıştırmak depresif bir ruh hali belirtisi midir?

- Evet, sıkıldığımız için yiyoruz. Akşamları canınız atıştırmalık istiyorsa, ıhlamur gibi kafeinsiz bir çay içebilir, yağsız patlamış mısır yiyebilirsiniz.

Şu aralar dünyada hangi diyet revaçta? Pegan diyeti çok konuşuluyor, siz ne düşünüyorsunuz?

- Geçen sene bir sürü insanı dahil ederek ABD’de en rağbet gören 10 diyeti araştırdık. İçlerinde iki tanesi en başarılı çıktı: Vegan ve Paleo diyetleri... İkisi de en çok kilo kaybedilen ve bu kilonun korunduğu diyetler. Veganlar, dışarıya çıktıklarında yemek bulmaları zor oluyor. Paleo diyetinde de yeterli derecede sebze yok. Bu ikisini bir araya getirdiğinizde, ortaya inanılmaz başarılı bir ‘pegan’ diyeti çıkıyor. Veganlar, diyetlerine biraz yüksek kaliteli et koyarlarsa hayatları çok daha rahat olur. Ama az miktarda tabii. Kırmızı eti de kabul ediyoruz ama balık olursa daha iyi.

Uyuduğunuz zaman beyin hücreleri arasındaki boşluk açılıyor

Doktor Neal Barnard’ın ‘Peynir Tuzağı’ adlı kitabı çok tartışıldı. Kitapta “Kalori, yağ ve kolesterolle yüklü peynir, kilo almanıza neden olurken, yüksek tansiyondan eklem rahatsızlıklarına kadar birçok hastalığa sebep oluyor” deniyor. Peynir yemeyelim mi?

- Neal Barnard yakın arkadaşım. “Şeker hastalığının en büyük nedeni doymuş yağ ve hayvansal yağlardır” diyor. Katiyen peynir, tereyağı yemez.

Siz yiyor musunuz?

- Ben yiyorum çünkü şeker hastalığım yok. Ama dediği doğru. Şeker hastalığınız varsa, uzak durmanız lazım. Vücudunuzu dünyada sizden daha iyi tanıyan kimse yok, olamaz da. Kimseye o rolü vermeyin. Şeker hastalığınız varsa et, doymuş yağ ve şeker yemeyin. Herkesin vücudu ve korkması gereken şikâyetleri farklı. Bazı insanlar demans olacak, bazıları kanser, bazıları eklem ağrıları çekecek. Vücudunuzun gevşek kısmını öğrenin, ona göre beslenin.

Röportaja başlamadan, vitaminleri bile hangi saatte aldığımızın öneminden bahsetmiştiniz.

- Evet, anlatayım... C ve B vitaminleri, 12 saat içinde vücuttan atılır. O yüzden vitaminin yarısını sabah kahvaltıdan sonra, yarısını da akşam yatmadan önce için. Uyuduğunuz zaman beyin hücreleri arasındaki boşluk açılıyor, o boşluklardan beyin hücrelerini yıkayan sular geçmeye başlıyor. Biz hekimler o suların içinde B ve C vitaminlerinin olmasını istiyoruz. Koruyucu hücrelerimizin bazısı sabah kuvvetli oluyor, bazısı akşam... Kemoterapi, değişik değişik hücreleri etkiliyor. Uzmanlar yeni yeni kemoterapi ilaçlarını bazı hastalara sabah erkenden, bazılarına öğlen, bazılarına da akşam vermeye başladı. Çünkü bazı kemoterapi ilaçları sabah farklı, akşam farklı etki ediyor.

Aspirin peki?

- İnsanlar genellikle sabah içerler. Ama kalp krizi oranının en yüksek olduğu saat, sabaha karşı 05.00-06.00 arası. Çünkü kanımız en çok o saatlerde pıhtılaşır. Akşam içilen Aspirin, pıhtılaşmayı önler.

* ABD’de değil Türkiye’de olsaydınız aynı Mehmet Öz olur muydunuz?

- Hayır ama Türk olmasaydım da Mehmet Öz olamazdım. ABD’deki toplum bu yeni sağlık hücumuna hazırdı ama bence Türkiye hazır değildi. 20 sene önce besinlerin ne kadar mühim olduğunu anlatmaya çalıştım. ABD’de 20 yıl önce kinoa yazmayı bile bilmezlerdi. Türk olmasaydım, gönlüm açık olmazdı ve bunu akıl edemezdim.

ABD’deyken İstanbul’un en çok neyini özlersiniz?

- İnsanlarını. İnanılmaz enerjik ve canayakın bir topluluk. Hepimizin kalbinde iyilik ve kötülük var. O iyiyi biraz dürtmemiz gerekiyor. Bunu yapmazsak, toplumlardaki farklılıkları çok daha büyütürüz.

Trump’ı batırmak mı çocukları eğitmek mi?

Bu aralar gündeminizde neler öne çıkıyor?

- Siyasi konulara bakalım... Genelde sağda yüzde 50 insan var, solda da öyle... Neden tam ortadan bölünüyor ve neden birbirlerini anlamıyorlar? Sırf sağ olsa veya sırf sol olsa olmaz! Her ikisi de gerekiyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın spor, sağlık ve beslenmeden sorumlu danışma konseyine dahil oldunuz. Siz sevilen, sempatik bir figürsünüz ama Trump pek değil. Birlikte çalışmaya tereddüt etmediniz mi?

- Çok! Çok ettim! Ama o konseyde benim vazifem, çocukları eğitmek. Benim için hangisi daha mühim? Trump’ı batırmak mı çocukları eğitmek mi? Bunu düşündüm. Bir de şu var: İnsanların yüzde 50’sinden fazlası Trump’ı seçti. E biz bir ülkeyiz. Onun için kim seçildiyse onu desteklememiz gerek. Ben sırf istediğim insanlara yardım edersem bencilce olurdu. Ivanka beni aradı, “Sizi bu konseye koymak istiyoruz, halka yarın söyleyeceğiz” diye haber verdi.

 E size söz hakkı verilmemiş...

- Doğru, verilmedi. “Hayır, beni oradan çıkar” desem ayıp olurdu ama mühim olan o değil. ABD’de Healthcorps adında büyük bir vakfım var. Bu vakıfla ülkenin her yerinde çocukları eğitiyoruz. Benim eğitebileceğim, yardım edebileceğim çocuk sayısı çok daha yüksek. Bunu Amerikan hükümetini kullanarak yapmam daha da kuvvetli olacaktı. Başlangıçta bana kızanlar oldu ama sonra “Sizi anlıyoruz” dediler.

Türkiye’de de yakın zamanda bir seçim atlattık. Bunun sağlığımıza etkisi var mı?

- Eğer bu konulara meraklıysanız çok faydalı. Çünkü bu konuları tartışan insanlar akıllı ve kabiliyetlidirler, sizi eğitebilirler. Ama korku içinde yaşıyorsanız veya kalbinizde kızgınlık varsa bu mitingleri, siyasileri görmek stres verir, hayatınızı bozar. Mesela ben Dünya Kupası’nı seyrederken Türkiye olmadığı için rahattım, anksiyete duymadım. Rahat rahat izleyip oyuncuların ne kadar kaliteli olduklarını görebildim. Ronaldo nasıl çalım atacak, maçtan önce iyi uyudu mu uyumadı mı merak ettim. Ronaldo benim aynı zamanda ortağım. Bir uyku şirketimiz var. Sleep Score isminde bir uygulama yaptık. Ne kadar uyuduğunuzu, uykunun kaliteli olup olmadığını ölçüyor.

Siz futbol oynar mısınız?

- Üniversitede Amerikan futbolu oynuyordum. Ama Türk futbolu bence daha iyi çünkü sporcuların beyni daha az hasar alıyor.

Bizde de futbolcular sahada çok agresif...

- Agresif olmayan bir futbolcunun iyi futbolcu olması daha zordur. Cerrahlar için de bu böyle... İngilizcede ‘controlled arrogance’ derler yani kontrollü kibir. Biraz kibir yoksa bıçakla insanın göğsünü açmaya cesaret edemezsin. Seni korku içinde yaşayan bir cerrah ameliyat etsin ister misin? İşte futbolcular da sahada “Topu bana ver de ben şut atayım” diyor. Ona cesaret edebilecek insanda biraz kibir olacak. Ama tabii, biraz...

Mülteciler umut beslemeye devam ediyor

Geçen haftalarda Suriye ve Nizip’teki mülteci kamplarına gittiniz.  - Kamplardaki sağlık merkezlerini ziyaret ettim. Ezcane, laboratuvar ve muayene odalarına baktım, sunulan sağlık hizmetini anlamaya çalıştım. Birçok mülteciyle konuştum. Hepsi umut beslemeye devam ediyordu. Bu bana çok dokundu. Bu umudun kaybolmaması için gençleri dünyanın geleceğine kazandırmamız gerek. Stres sonrası bozukluğu için James Gordon gibi tecrübeli uzmanlardan yardım aldık.  Bazı mültecileri muayene de ettiniz, değil mi? - Türkiye tarafinda ciddi rahatsızlığı olan herkes, bir şekilde çözüm buluyor, Türkiye Suriyelileri bu konuda kendi vatandaşlarından ayırmıyor. Ama Suriye tarafında 12 yaşında mor renk bir kız gördüm. Fallo tetrolojisi hastalığı var. Bir kalp hastalığı. Düzelmezse, ölecek. Suriye tarafında yönetim olmadığı için gidecek bir merkez de yok. AFAD, sınırın ötesinde de onlara yardım etmeye çalışıyor. "

Röportajın tamamı için tıklayınız