DünyaSağlık Örgütü (DSÖ) Türkiye Program Yöneticisi Prof. Dr. Toger Ergüder, "Türkiye'de de ne yazık ki son 4 gündür vakalar artıyor; ama dünyada şu anda bizim tespit edebildiğimiz vakalar sadece buz dağının görebildiğimiz kısmı. Bu virüsü taşıyanların yüzde 80'i hiçbir belirti göstermiyor. Yani yüzde 80'inin asemtomik olması, test yapılan cihazların duyarlılığının düşük olması sebebiyle tüm dünyada da Türkiye’de de bulunan vaka sayılarını en az 6-7 ile çarpmak lazım" dedi.
DSÖ Türkiye Program Yöneticisi Prof. Dr. Toger Ergüder, tüm dünyada yeni vaka sayısı ve ölümlerin arttığını söyledi. Prof. Dr. Ergüder, "Bugün itibarıyla vaka sayısı 8 milyonu aştı, ölüm sayıları da 450 bini geçti. Salgının merkezi daha çok Amerika kıtası oldu. Tüm görülen yeni vakaların ve ölümlerin yaklaşık yarısı burada görüldü. Dünyada da salgın yavaş yavaş başka ülkelerde de yeniden görülmeye başladı ve en son Çin’de de ilk defa uzun bir zaman sonra 100’e yakın vaka görüldü. Bu nedenle dünya bir yandan mevcut salgınla mücadele ederken bir yandan da yeni vakaların başka kıtalarda görülmemesi için gerekli önlemleri almaya çalışıyor'' dedi.
Prof. Dr. Ergüder, DSÖ'nün salgının ne zaman biteceğine dair bir öngörüsünün olmadığını ifade ederek, "Bu konuyla ilgili birkaç tane senaryo var. Ya bu salgınla ilgili bir aşı bulunacak ve yaklaşık dünyadaki 7 milyar insan aşılanacak ya da bir ilaç bulunacak veya virüs bir mutasyona uğrayarak ve insanlarda hastalık yapmayacak hale gelecek. Üçüncü bir seçenek ki bu kötü bir seçenek; toplumun yüzde 60’ı bağışıklık kazanacak ve virüs bulaşacak insan bulamayınca da ortadan kalkacak. Ama elimizde ne bir aşı var ne bir ilaç var. Yapılan tüm çalışmalarda da bağışıklık düzeyi halen çok daha düşük oranda. O nedenle şuan maske takmak, 1.5 metrelik sosyal mesafeye uymak ve el yıkamaktan başka hastalıkla mücadele etmek konusunda bilinen bir yöntem şuan ne yazık ki yok" diye konuştu.
Prof. Dr. Ergüder, virüsün aktif bir şekilde halen ortada dolaştığını ve bulaşma riskini kaybetmediğine dikkat çekerek, "Türkiye’de de ne yazık ki son 4 gündür vakalar artıyor; ama şunu unutmayın dünyada şu anda bizim tespit edebildiğimiz vakalar sadece buz dağının görebildiğimiz kısmı. Şu an her gün görülen yeni vaka sayısını 6-7 ile çarpmak lazım. Sonuçta bizim bu testleri yaptığımız cihazlar anca yüzde 60 oranında doğru sonuçlar verebiliyor. Bu virüsü taşıyanların yüzde 80’i hiçbir belirti göstermiyorlar. Bunlara biz asemtomik diyoruz. Yani bu hastalık öncesinde belirti göstermiyorlar ama bunlar virüsü bulaştırabiliyorlar. Yani yüzde 80’in asemtomik olması, test yapılan cihazların duyarlılığının düşük olması sebebiyle tüm dünyada da Türkiye’de de bulunan vaka sayılarını en az bir 6-7 ile çarpmak lazım" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin en başından beri salgınla ilgili olarak birçok tedbir aldığını hatırlatan Prof. Dr. Ergüder, "Türkiye birçok ülkeden önce sınırları kapattı, sokağa çıkma yasağı koydu ve özellikle 65 yaş üstü ve gençleri çok iyi korudu. Okullar tatil oldu. Bu konuda önlemlerimiz çok iyiydi. Tüm bu alınan önlemlerin sonucunda da Türkiye’de ölüm sayıları diğer ülkelerle kıyaslandığında aslında çok düşük oldu. En önemlisi Türkiye’de hükümet, Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu’nun aldığı tüm önlem ve kuralları uygulamaya soktu. Diğer tüm bakanlıklar da Sağlık Bakanlığı’na destek vererekten çok iyi bu durum kontrol altına alındı. Bu kontrolün devam etmesi için de bizim de toplum olarak Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu’na destek verip bu kurallara uymamız gerekiyor. Sosyal mesafeye, el yıkamaya ve maske takmaya devam edersek bu yükseliş tekrar düşecektir. Umudumuz Türkiye’de her gün görülen yeni vaka sayısının onlu sayılara düşmesi. Türkiye en başından beri bu salgını çok iyi kontrol etti ve çok iyi önlemler aldı. Fakat bizlerin bireysel olarak bu kurallara uymaması salgının yeniden artmasına ne yazık ki sebep olabiliyor" dedi.
Prof. Dr. Ergüder, dünyadaki bazı devletlerin Koronavirüs'ten dolayı ölen kişilerin sayısını doğru bildirmediği şeklinde gelen yorumları ise şu şekilde değerlendirdi:
"Bununla ilgili DSÖ birkaç tane rehber yayımladı ve bu konularla ilgili DSÖ tüm ülkelere tavsiyelerde bulunur ve ülkelerden de bu tavsiyelere uymaları beklenir. En başından beri ülkelere hangi vakaları bildirecekler hangi durumları bildireceklerine dair bilgiler verildi. Türkiye’de en başından beri bizim PCR dediğimiz testte pozitif olan vakaları düzenli olarak DSÖ'ye bildiriyor. Pek çok ülke de bu şekilde bildiriyor. O nedenle orada bir sorun yok. Türkiye bütün şeffaf ve açıklığıyla bütün vakaları DSÖ'ye günlük olarak, uluslararası sağlık tüzüğüne göre bildiriyor. Fakat bu dünyada olan bir tartışma. Bir salgın durumunda bu sayılarla uğraşmak çok mümkün olmuyor. Çünkü sizin öncelikle göreviniz hastanede yatan hastalara sağlık hizmeti sunmak, onları bir an önce iyileştirmek oluyor. Yoksa dediğim gibi burada DSÖ’nün Türkiye ile ilgili hiçbir kaygısı ya da şüphesi yok" ifadelerini kullandı.